Nihayet bir aralık ayı daha! Dillerde bir dua: ya rap; asgari ücret olacak kaç paraaa. Ben tam bir yıl oldu asgari yaşamayı öğreneli. 5500 lirayla tanıştım asgari ücretle! 5500 , 8500 derken 11402 lirayı gördüm. Elimde ise; bitmeyen ay sonları, borçlar, ve daha cebime girmesi bile nasip olmayan bir 11402 liranın adı kaldı. Hani bir ortadirek şaban abimiz vardıda her zamda krizler geçiriyordu ya! Biz alıştık ama; öyle her zamda kıriz filanda geçirmiyoruz hani. Allahım! Farkına bile varmadan deliriyormuyuz yoksa? Bu ay belli olacak yeni asgari ücret. 17 binleri bile göreceğini söyleyenler var. Ben hiç sevinemiyorum çünkü her yeni asgari ücret , yeni yeni hatta koca koca zamlar demekte ondan. Keşke yükseltmeseler asgari ücreti ve hiç zamda yapmasalar. Aslında güzel günlerde gördük. Milletçe uçağa bile binebilecek ekonomiye sahip olduğumuz güzel günler. 15 gün önce 60 liraya aldığım basit bir şampuan olmuş 128 lira. Bu karamsar tablo karşısında asgari ücret 20000 olsa ne çıkar.  Zamların tayinini allah yapar gibi son derece manevi teselli sözcükleride kar etmiyor ümitlerimi tazelemeye. Tecrübeli arkadaşlarıma soruyorum: yahu! Diyorum; asgari ücret 2800 lirayken nasıl geçinirdiniz? Arkadaşlarım: yahu! Sen ne diyorsun! Biz 2800 lira alırken birikim bile yapardık? Diyorlar gayet hazin bir sesle. Hani bir hadisi şerif var ya: adamın biri peygamber efendimize; salat ve selam onun üzerine olsun! Gelmiş ve demiş ki: ya resulullah! Bir türlü yetiremiyorum! İki yakamı biraraya getiremiyorum! Dua et! Kazancım çoğalsın! Demiş. Alemlerin sultanı sormuş adama: kazancın ne kadar. Adam: şu kadar kazanıyorum! Deyip bir miktar söylemiş efendimize. Peygamberimiz; s.a: kazancını şu kadar miktara indir ve bana bir müddet sonra geri gel! Diye buyurmuş. Adam gitmiş ve bir süre sonra geri gelmiş efendimize. Demiş ki: anam babam sana feda olsun ya resulullah! Buyurduğun gibi kazancımı düşürdüm! Artık bu elimdeki miktarla geçinebildiğim gibi sadaka bile verebiliyorum! Demiş. İşte efendim! Bizimkiside o hesap. Ne asgari ücret zamlansın! Nede yeni yeni zamlar kapımızı çalsın. Hükumetin asgari ücrete tek zam yapacağız demesi zamlar karşısında biraz daha dayanıklı olabilirmiyiz diye içimde hafif bir umut uyandırsada; asgari ücretlinin günden güne gücünü yitirdiğini büyüklerimizinde gözardı etmemeleri gerekir tabiki. Bu dönemde çocuk olmak vardı aslında. Ne fatura derdi var! Ne ay sonu! Baba! Arkadaşımdan gördüm! Canım çekti! Bana falan silgiden alsana? Baba beni hafta sonu plastationcuya götürsene? Vs vs. Elbette baba bu! Baba güçlü! Baba alır! Baba.  Futbol müsabakalarını ve spor yorumcularını takip etmeyi severdim eskiden. Maçlarda yer eden şiddet içermeyen atışmalarda beni mutlu eder nedense. Maçları görselleyemediğimden sıradan bir futbol müsabakası ilgimi çekmez! Ben maçlarda heyecan ararım; anlatıcısından yorumcusuna, oyuncusundan seyircisine kadar.  Bir iki haftadır hakemlerin sürekli eleştiri yağmuruna tutulduğuna şahitlik ederken sanki perşembenin gelişi çarşambadan belli olur der gibi bir kulüp başkanı sahaya giriyor ve maçın hakemi; üstelikte fifa kokartlı bir hakeme saldırıyor ve darp ediyor. Ciddi manada türk futbolu adına kara bir geceyi yazdı tarih tozlu sayfalarına. Son olarakta bir farkındalık oluşması adına yüreklerinize seslenmek istiyorum. Bundan önceki yazılarımdan birindede bu hassasiyeti vurgulamaya çalışmıştım. Görme engelliler halk arasında kabartma yazı diye bilinen braille alfabesi ile eğitim alırlar. Artık günümüzde hemen hemen bütün ilaç firmaları ilaçların kutusuna braille alfabesi ile ilacın adını ve miligramını basarlar. Amma; karamanımızın eczacıları bu yazıların hayatiyyetini bilmediklerinden bu kabartma yazıların üzerine etiket yapıştırıp o yazıların üzerini kapatırlar. Ben bu hassasiyetimi eczacılar odası başkanına hatta bir önceki valimiz Sayın Tuncay Akkoyun beylere bizatihi iletme fırsatı bulmama rağmen hala eczane personellerinin o yazılarınüzerlerini etiketle kaplama eylemlerinin devam ettiğine üzülerek şahit oluyorum.  Bütün eczacılara sesleniyorum: o kutuların üzerindeki noktacıklar bizim için hayati önem arzediyor. Lutfen personellerinizin o yazıları etiketle kaplamalarına müsade etmeyin. Siz okuyucularımdanda istirhamımdır: illaki çevrenizde bir görme engelli olmasına gerek yok. Bir eczaneye işiniz düşerse: ilaçlarınızın kutusundaki kabartma yazıların üzerini etiketle kaplayan eczane personeline karşı uyarıcı sesinizi yükseltin! Yükseltin ki: hiç olmazsa karınca misali bu bilincin oluşmasına katkıda bulunun. Efendim: bilmem bu asgari ücret nereye gider? Ben dilime dolanan bir türküyle bu yazıyı nihayetlendireyim. Ne demiş mahzuni baba: yiğit muhtaç olmuş guru soğana! Bilmem söylesemmi? Söylemesemmi?