23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı! Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK tüm dünya çocuklarına armağan etmiş bu harika günü. Bizlerde her yıl, çocuklarımıza armağan edilen bu güzel günü, yine çocuklarımızla birlikte kutlarız. Ya da kutladığımızı zannederiz!
23 Nisan tarihinin yaklaşmasıyla birlikte okulları bir telaştır sardı ki sormayın. Çünkü o tören alanında en güzel gösteri yapan grup mutlaka bizim öğrencilerimiz olmalı. Ailelerde de bir heyecandır almış başını gidiyor. Neden mi? Eee çocuğumuz belki de ilk gösterisine çıkacak. Nasıl olurda heyecanlanmayız?
Kimisi rengârenk kıyafetler içerisinde birbirinden uyumlu hareketler yapar(!), kimisi adını bile hiç duymadığı bir kültüre ait kıyafetlerin içinde yine adını bile bilmediği bir dans gösterisi yapar… Çocukların bu sahne performansları da aileleri ve öğretmenleri öyle mutlu eder ki sormayın.
Peki ya çocuklar?
Acaba çocuklarımız da kendilerine armağan edilen bu harika günde, sırf ailelerin gönlü olsun, etraftaki seyirciler çok beğensin ve tüm okulların içerisindeki en harika gösteriyi kendileri sergilesin diye, hiç bir şekilde fikirleri alınmadan üzerlerine giydirilen ve ne anlama geldiğini bilmedikleri kıyafetler içerisinde, yapmak isteyip istemediğiyle ilgili kendisinin hiç fikri alınmadan gelişiminden kat kat üstün bir yetenek beklenerek yapmaya zorlandığı o gösterilerle mutlu oluyor mu?
Acaba kaç öğretmenimiz, sırf çocuklarının istediği bir müzikle, çocuklarının istediği gösteri şekliyle tören alanında onca insanın karşısına çıkmayı göze alabilir? Ya da kaç anne babamız, çocuklarına armağan edilen bu güzel günde, hiç bir anlam taşımasa dahi, çocuklarının kendi istediği gibi gösterisini yapmasından gurur duyar?
Yoksa sizler, gösterinin tam ortasında tüm geleceğinden ümidini kesmiş şekilde yere oturup ağlamaya başlayan, gelişiminden kat kat yüksek performans beklentisinin verdiği stresle gösteriye çıkmadan önce altını ıslatan, ya da tam gösteri başladığında donuk donuk etrafı seyreden ve hiç bir şey yapamayan çocuğunuzu veya öğrencilerinizi henüz sahnede görmediniz mi? Bu acı sahnelerle karşılaşmak için bir hafta daha bekleyin ve sadece izleyin.
Tüm bunların yanında acı olan taraf ise; gösterilere hazırlanmak için çocukların eğitim öğretim saatlerinden çalınan zaman dilimleridir. Sırf çocukları bu etkinliğe hazırlayabilmek için öğretmenlerimiz çocukların gün içerisinde eğlenip öğrenmeleri gereken saatleri, bu çalışmalarla çocuklara zindan edebilmektedirler. Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin 50. Maddesinde; “Özel gün ve bayramlar, okul öncesi eğitim kurumlarında çocukların yaşlarına, gelişimlerine ve eğitim programlarına uygun olarak sınıf içi etkinlikler ile okul merkezli olmak kaydıyla eğitim etkinlikleri şeklinde düzenlenir.” şeklinde belirtilmesine karşın, birilerinin hala çocukları okullardan stadyumlara sürüklemeye çalışmasının mantığına ve hiçbir şekilde onların gelişimlerine uygun ve eğitimsel içeriğe sahip olmayan dans gösterileriyle çocuk istismarına göz yummalarına anlam vermek mümkün değil.
Çocuklarımıza armağan edilen ve onların gönüllerince geçirmesi gereken bu güzel günlerin, biz yetişkinlerin hırsları, zevkleri ve egolarına yenik düşmemesi dileğiyle…
23 NİSANIMIZ KUTLU OLSUN!
Alper Yusuf KÖROĞLU
KMÜ Öğretim Görevlisi