Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi 18-19 Şubat 2012 tarihinde Kızılcahamam’da Vefa Buluşması ve Geleneksel M. Akif İnan’ı Anma Hatıra Yarışması Programı düzenledi. Her şeyden önce şunu söylemeliyim ki yıllardır sürdürülen hatıra yarışmasının yanına bu yıl eski başkan ve genel merkez yöneticilerini kapsayan vefa buluşmasını da koymaları son derece nazik ve anlamlı bir düşüncedir. Programı düşünen, planlayan ve uygulama aşamasına getiren mevcut genel merkez yöneticilerini kutluyorum.
Değerleriniz varsa, değerlerinizi oluşturanlar ve değerlerinize değer katanlarınız varsa onları anmak, hatırlamak ta bir değerdir. Anmanın, hatırlamanın esası sevgidir. Sevgisiz anma ve hatırlama olmaz. Anıyorsanız, hatırlıyorsanız seviyorsunuzdur ya da seviyorsanız anıp, hatırlıyorsunuz demektir. Sadece anmak, hatırlamak tek başına yeterli midir? Bu soruya evet demek mümkün değildir. Anmakta ve hatırlamakta sebat yoksa yani bir süreklilik arz etmiyorsa sevginizde ciddi bir eksiklik vardır. Böyle anmak, hatırlamak ne anmadır ve ne de hatırlamadır. Sevginiz sürekli, anma ve hatırlamanız anlık değilse işte bu; vefadır.
Kapitalizmde sevgi yoktur. Her şey menfaat ilişkilerine dayalıdır. Menfaatiniz ortadan kalkmışsa şayet, ilişki anlamını yitirmiştir. Kapitalizm üretmeği ve üretileni çılgınca tüketmeyi amaçlar. Sizin değeriniz, ne kadar ürettiğinize ve ne kadar tükettiğinize göredir. Neyi ürettiğiniz ve neyi tükettiğiniz önemli değildir, yeter ki üretin ve tüketin. Hayat mutfakla tuvalet arasındadır kapitalizmde. Sizi bir o tarafa bir bu tarafa koşturur durur. Bunu söylememdeki maksat kapitalizmde vefanın olmadığını belirtmek içindir. Vefanın olmadığı bir toplumsal yapı temelsiz bir binaya benzer. En ufak bir sarsıntıda yıkılır gider.
Toplumsal yapıyı ayakta tutan en temel etkenlerden biridir vefa. Bu açıdan bakıldığında düzenlenen vefa programı daha bir anlam kazanmaktadır. Programla ilgili izlenimlerime gelince. Protokol halef-selef sendikacılardı. Salim Uslu, Mahmut Kaçar, Halil Etyemez, Mahmut Arslan. Ayrıca Prof. Dr. Ramazan Kaplan da konuklar arasındaydı.
Genel Başkanın açılış konuşması ve protokol konuşmaları ardından hatıra yarışması ödül törenine geçildi. Dereceye girenler ödüllerini aldılar, akabinde birinci olan bir hanımefendi birinciliğe layık görülen eserini okudu. Okudu ama ne okudu. Programa damgasını vurdu bu eser. Başörtülü bir kızın doktor olma hayallerinin nasıl çalındığı anlatılıyordu bu eserde. Derslerden nasıl çıkarıldığı, okuldan nasıl dışlandığı, sınavlara ne sebeple alınmadığı, yurtlara nasıl giremediği ve sonuçta nasıl kapı dışarı edildiği bir film şeridi gibi gözler önüne serildi. Ancak biz bir süre sonra film bitecek ve ayrılmayacaktık. Çünkü dinlediğimiz ve izlediğimiz manzara bir film değildi. Gerçekti. Türkiye’nin bir gerçeği. Bir hayatın karartılması, bir hayalin söndürülmesi, bir umudun yok edilmesi gerçeği.
Bir kez daha yüzleştik yüzlerce gencin başörtüsü takmaları neticesinde harap olmalarıyla. Yüzlerce hikayeden sadece biriydi dinlediğimiz. Buğulaşmayan göz, yangına dönüşmeyen yürek kalmadı dinleyenler arasında. Başta genel başkan olmak üzere gözlerden damla damla gözyaşı dökmeyen kalmadı. Zannımca sadece bu acıyı yaşatanlar değil, sessiz kalanlarda yüce adaletin keskin kılıcından kurtulamayacaklardır. Ne diyeyim zalimler için iyi ki varsın cehennem. Ateşin gür olsun.
Eskimeyen dostları gördüm. İlklerden İbrahim Eren ve Mustafa Özenle karşılaştım. O kadar içten ve samimi kucakladılar ki bu kadar olur. Yıllardır görüşmediğimiz Adıyaman, Amasya, Tokat, Çorum, Samsun, Rize, İstanbul, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Van, Siirt, Niğde, Yozgat, Bursa başkanlarıyla sohbet etme imkanı bulduk. Hasret giderdik. Eskiyi yad ettik. Dertleştik.
Akşam rahmetli Akif İnan İçin düzenlenen mevlid-i şerifi dinledik. Dualarla andık. Sonrasında rahmetli genel başkan ile hatıralar paylaşıldı. Plaket töreni ardından sanat müziği dinletisiyle program neticelendi.
Soğuk kış gecelerinde böyle anlamlı bir programla içimiz ısındı. Aidiyet duygusuyla bir aile olmanın hazzını tattık.
Evet yemek, içmek güzeldi de gösterilen vefa daha bir güzeldi. Düşünenlere şükranlarımı sunuyorum.
Cahit SUCİ