“O ANI YAŞA YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR”
Hayatımız hızlı bir tempoda farkına varmadan akıp gitmektedir, birde bakmışız ömrümüzün sonu gelmiş ve hayallerine dalmışız keşke yapsaydık geçmiş hayallere dalarız, o an itibarıyla yapmak istediklerimizi biraz sonra yaparız, yarın yaparız diyerek erteliyoruz, bilmeliyiz ki o an geçmiştir,
Ve o an bir daha geri gelmez ve o anı yakalayamayız, o gürül gürül akan suyun o anki akışıyla çıkardığı ruhumuzu rahatlatan şırıltılı sesi yakalayamayız, gökyüzüne baktığın zaman bulutların pamuk şeklini almış şekilleri ile süzülüşlerini geceleri o kümelenmiş yıldızları kutup yıldızlarını aynı şekilde heyecanı yaşayabilecek miyiz ,en yakınımızdaki bebeğimizin bir düşünün bir annenin doğum yaptığında bebeği ilk kucağına aldığında onun kokusunu ciğerlerine çektiği zamanki mutluluğu o anki hazzı bir daha aynı şekilde duyabilecek mi ? torunumuzun o anki gülüşü ,anne baba veya dede dediği o anı bir daha aynı güzellikte aynı masumiyette görebilir miyiz.
Zaman en kıymetli hazinemizdir ve onun değerini bilerek iyi yaşamalıyız ve mutlaka ayaklarımızı suya, bedenimizi toprağa, elimizi yeşile dokunarak yaşamalıyız.
Hayatımızın her aşamasında anı iyi yaşamak işte ,evde ,sosyal yaşamda aklınıza gelebilecek her yerde şu anda tek bu an var ve o an bir daha geri gelmeyecek.
O anı yaşamak için geçmişimizdeki kötü anıları ve gelecekteki planlarımızı o an için aklımızdan çıkarmamız gerekir ki anı yaşayalım.
Bir elma bahçesine girdiniz ve etrafınızda mis gibi kokan rengarenk dallarından sarkan elmalar ,kendi renk tercihinize göre bir elma kopardınız sert ve sulu kendi başınasınız , ve elinizde özçekim yapacağınız telefon bile yok o elmaya yansıma yapmış güneş ışığı ile beraber ve elmayı ısırırken çıkardığı o ses ve haz , damağınızda o anda duyduğunuz mutluluğu sonra aynı güzellikte aynı yansıma ile bir daha duyamazsınız.
O anı yaşamak için bütün duygulardan geçmişimizden kafamızdaki kırk tilkiden sadece bir tanesini bırakmalıyız o tilkide o anı yaşamak ve kullanmak için...
Arkadaşlarınız ile bir doğa seyahatine çıkıyorsunuz, bir daha hayatınızda göremeyeceğiniz yerleri gezmek için ve doğaya kendinizi salıyorsunuz ama herkesin elinde bir cep telefonu başlıyoruz, özçekim ve manzara fotoğrafları çekmeye doğaya ne için geldiğimizi amacımızı unutarak yapıyoruz bunları, o kadar zahmet çekerek gelmişiz ama biz doğanın kokusunu içimizde hissedeceğimiz yerde nelerle uğraşıyoruz.
En basitinden hangimiz lavabo ya giderken bile telefonsuz gidiyoruz.
Hayat; insanlar başka planlar yaparken başlarından geçenlerdir.
Hayatımızın her anın değerini bilerek yaşamalıyız, o an bir daha aynı şekilde karşımıza çıkmayacak o anki mutluluk, sevginin yerini hiç Bir şey doldurmaz, karşı tarafımızdaki kişilerin o anki hissettikleri duygular belki ömürleri boyunca belleklerinde kalacak hayatına yön verecek.