Zorlu, vermiş olduğu mesajında şu ifadelere yer verdi: “Hiç kuşkusuz ki, her insanımızın onurlu ve kimseye muhtaç olmadan yaşama hakkı vardır. Sosyal devlet anlayışı da bunu teminle mükelleftir. İnsan emeği helal kazancın anahtarı, bereketli hayat sürmenin ana fikridir. Verilen emekler çileye karşı mücadele, zahmet ve zorluklara karşı müstahkem mevzidir. Emek demek alın teri demektir. Emek demek rızkını taştan çıkarma iradesiyle aynı kapıya açılmaktır. Emekli olma hali ise emeğin övünç madalyası, gurur tablosu, iftihar vesikası, gönül huzurudur. Hayat boyunca çalışıp çabalamanın payesidir emeklilik. Geleceği planlamanın, gelecekle ilgili hayal kurmanın, geleceği emniyete alma düşüncesinin tezahürüdür emeklilik. Görevini yerine getirmenin, üzerine düşeni harfiyen yapmanın vicdan rahatlığıdır emeklilik. Bugün emekli olan insanlarımız dünün çalışanları, bugün çalışanlarımız ise gelecekteki emeklilerimizdir. Yani her insan, normal şartlarda günü geldiğinde emekli olacak, emekliliğe hak kazanacaktır. Emeklilerimiz kendilerinden beklenen görevi yerine getirmenin kıvancıyla kalan ömürlerini sağlık ve saadet içinde geçirmenin hedefindedir. Elbette bu onların en tabii hakkıdır. Hiç kimse emeklilerimizi yabana atmamalı, işe yaramaz görmemeli, külfet olarak değerlendirmemelidir. Bu en başta ahde vefanın gereği, geçmişe duyulan saygı ve minnetin tartışma götürmez sorumluluğudur. Şunu samimiyetle söylemek istiyorum ki, emeklilerimizdeki itaat, onlardaki sadakat, onlardaki tevekkül, onlardaki tahammül, onlardaki cefakârlık ve alicenaplık kimseye nasip olmamıştır. Merhum şairimiz Yahya Kemal Beyatlı bize şu dizeleriyle zihnimizde şimşekler çaktırmıştır: “Yürü, hür maviliğin bittiği son hadde kadar; insan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.” Evet, kim olursak olalım, ister genç ister yaşlı, ister çalışan isterse de emekli, şu fani hayatta hayal ettiğimiz sürece yaşayacağımız bir hakikattir. Hayalin sözü biterse hüsranın dili çözülecektir. Hayalin boğazı düğümlenirse hezimetin hükmü geçecektir. Hiç kimse bu söylediklerimi hayalciliğin övülmesi olarak anlamamalıdır. Emeklilerimizin bir hayali vardır; o da haklarını almak, ekonomik güvenceye erişmektir. Emeklilerimizin bir hevesi, bir hedefi vardır; o da ömrün son demlerinde rahata ve huzura kavuşmaktır. İYİ Partinin de bir hayali ve iddiası vardır; bu da haram saltanatına son vermek, ihanet saltanatının hayat damarlarını kesmek ve emeklilerimizin yüzünü güldürmek, talihlerini güzelleştirmektir. Allah’ın izniyle bunu yapacağız, bunu başaracağız; emeklimize yan bakandan, sinsi sinsi dudak bükenden misliyle hesabını soracağız. Buna söz veriyor, buna ant içiyoruz. Yeminler çiğnenmek için değil tutulmak içindir. Varsın birileri yeminlerini yutsun, varsın birileri ilke ve ahlakla yollarını çatallaştırsın; ne gam, ne tasa. Mutlaka ki, Millet İttifakı diyorsa yapacak, ne söylüyorsa, neyi amaçlıyorsa Rabbim izin verdiği sürece hayata geçirecektir. Gerçekleri söylemekten korkmayacağız. Yanlışta direten ahmaklara, yozlaşma ve yolsuzlukta debelenen anarşist ruhlara, haram ve hıyanette çırpınan ahlaksız yüzlere Türkiye’yi teslim etmeyeceğiz. Demem odur ki, emeklilerimizin ızdırap dolu bakışları ve iç yaralayıcı halleri istismar dili ile bağlanmanın, sakat icraat ve tercihlerle ötelenmenin sonucudur. Emekli darboğazdadır. Gördüğümü, duyduğumu, tespit ettiğim gerçekleri kısaca ifade edecek olursam, emekliler perli perişandır. AKP zulmü emeklilerimizi adeta kavurmakta, hayatlarından bezdirmektedir. Parklar, caddeler, sokak araları, cami avluları mutsuz ve umutsuz emeklilerimizle dolup taşmaktadır. Yıllarca emek verenlerin sessiz çığlığına kulak asan yoktur. Yıllarca milleti ve devleti için üretenlerin şikâyet ve beklentilerini özümseyen ve önemseyen bir Hükümet iradesinden ortada eser bulunmamaktadır. Emeklilerimiz ısınamamaktadır. Emeklilerimiz doymamakta, seyahat edememekte, tatil yapamamaktadır. Üç kuruşla ömür geçiren, maaşları günden güne eriyen emeklilerimiz, 65 yaş aylığı alan mağdurlarımız, dul ve yetim kalmış biçarelerimiz unutulmuş, kenara itilmiştir. Bunun ne inançlarımızda ne de milli kültürümüzde yeri vardır. Emeklilerimizin cebine giren her kuruş zamma, faize, vergiye gitmektedir. Emeklilerimiz yıldan yıla fakirleşmiş, sefalete demir atmışlardır. Emeklilerimizin her lokması, karnını doyurduğu her nimeti pahalanmıştır. Neden, çünkü AKP, emekliyi borca yatırmış, krize sokmuş, elinde avucunda ne varsa gasp etmiştir. Normal görmeyeceğimiz bu durum ayıptır, günahtır, zalimliktir. Emekli kardeşim, sana diyorum, sana sesleniyorum; susarsan, durursan, korkarsan, kanarsan, tepki vermezsen cebine giren karanlık eller daha da azacaktır. Emekli kardeşim, çok istediğin halde torununa harçlık veremiyor, evlatlarına yardım edemiyor, çarşıda, bakkalda, manavda, pazarda, markette hep boynunu büküyorsun. Çok arzu ettiğin halde; dünyada ev, ahirette iman demene rağmen kiradan kurtulamıyor, bir göz ev alamıyorsun. Bunları kabul etmiyorum, emeklilerimizin sorunlarının çözümsüz ve sürüncemede bırakılmasını hepiniz şahit olun ki, tüm gücümle reddediyorum. Biliyoruz ki, bulut bengisu yağdırsa bile söğüt ağacından meyve alınamaz. Bu itibarla güneş batıdan doğup doğudan batsa da, AKP hükümeti emekliyi düşünmez, emeklinin prangalarını söküp atmaz. Zira emekli demek emek veren, emek sarf eden demektir. Ne var ki AKP’nin emek verene değil, kan emici kenelere, geleceğimizi eleyen emperyalist çevrelere düşkünlüğü vardır ve her şeyiyle de ortadadır. Hiçbir emeklimiz açlık sınırının altında bırakılmamalıdır. Emeklilerimiz dünya gözüyle derin bir oh çekmeli, cepleri para görmelidir. Emekli kardeşim hüzünlenme, İYİ Parti kuşatmayı yara yara geliyor. Emekli kardeşim göz pınarlarından yaş süzülmesin, bükülen belini doğrultmak için İYİ Parti engelleri aşa aşa, iftiraları kıra kıra geliyor. Türk milleti bu kez gür bir sedayla İYİ Parti diyor, Millet İttifakı diyor.”