Şimdi diyeceksiniz ki hain , kahpe ve bi o kadarda namussuz ve alçak diye bildiğimiz malum terör örgüt mensubu yoksa Karamanda da mı var acaba. Bahsi geçen terör örgütüne mensup ya da sözüm ona örgüt yanlısı kimler var bilemem ama bildiğim bir şey var ki 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suç faillerinin yakalanmasına yardımcı olanlara veya yerlerini, yahut kimliklerini bildirenlere para ödülü verilmesine dair İçişleri Bakanlığı yönetmeliği, Resmi Gazete'de yayımlandı. Hayırlı ola.
Hani sözlükte ifadesini bulan “terör ya da terörizm, siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere; resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımıdır. Terör uygulayan organize gruplara terör örgütü; terör uygulayan şahıslara ise terörist denir. Eyvallah bu da tamam. Tamam da bir sorun var gibi sanki. Biz terörist deyince millet olarak ilk aklımıza ki ikisinin de adı batsın “kahpekaka” ve “necisrail” gelir. Bu iki lanet topluluğun her hangi bir ferdini değil ihbar cümlesinin kökünün kazınması ülkemizde yaşadığı halde şeref ve şuur sorunu olanlar hariç bu hepimizin yegane hayalidir.
Gel gör ki İsrail denen sözde devletin işgal ettikleri topraklarda yayımlanan sözüm ona forbes israil dergisi haddini bilmez bir şekilde Işid’i, Hamas’ı, FARC’yi, Hizbullah’ı, Taliban’ı, El Kaide’yi, Leşker-i Tayyibe’yi, El şabap’ı, Real IRA’yı ve Boko Haram’ı başlıca en zengin terör örgütleri diye anlatırken ne hikmetse israil’i ve pkk denen it sürüsünü yazmaktan imtina etmiş. Hani Şecaat arz ederken sirkatin söylemek denen şey işte.
Kimse kusura bakmasın ama bir gerçek var ki devletimiz ve siyasi iradenin başındakiler bu kanunu tamamen iyi niyetle yürürlüğe koysalar da, kendini bilen şerefli ve şuurlu olan ülkemiz insanı bir kuruş almadan bu görevi yapacağı gibi; teröristleri ve terör örgütüyle bağlılığı olan bu sözde insanları gördüğü ve bildiği halde terörist bilmeyip ihbar etmekten kaçınanlarda en az o teröristler kadar vatan haini olsa gerektir. Buraya kadar tamam.
Lakin bir şey daha var ki bir örgüt mensubu olmadığı halde hal ve hareketleri terör ve terörist kavramı ile bire bir örtüşenleri ne yapacağız. Hani diyor ya terör kavramının anlatıldığı sözlükler de. “Siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere; resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımıdır” diye. Hal böyle olunca sormadan edemiyor insan kendi kendine.
Gözümüzün içine baka baka bu örgüt bozuntusunu haklı bir davanın sözcüsüymüş gibi göstermeye çalışan, konuşmaları ve tavırları itibar edilmese de son derece itici ve küstahça olan ve en az dağdaki çapulcular kadar sorumlu bazı kıravatlı (!) ve grand tuvalet (!) güruhu da terörist bilip ihbar edecek miyiz?
Bu güzelim ülkemiz de yaşayan ve hiçbir şey yapmamışçasına elini kolunu sallaya sallaya dolaşan, binlerce başörtüsü düşmanlığı, kuran düşmanlığı, ezan ve namaz düşmanlığı yapıp yıllarca bu milletin evlatlarına, kurumlarına, kurslarına, derneklerine, vakıflarına, gencine ve yaşlısına sistematik olarak zulüm etmiş ve bir çoğunun sonu borç, hastalık, psikolojik bunalım, intihar ve ölümle bitmiş hadiselerin yegane sorumluları ki emin olun fırsatını bulduğu an zulüm etmeye devam etmekten geri durmayacak olan bu zevatı da terörist bilip ihbar edecek miyiz ?
Yıllarca eşini ya da üvey çocuğunu döven hayata küstüren, ölmüşten beter eden yolda sokakta dışarıdan bakınca insan gibi görünse de azılı bir canavar olan sarhoş- kabadayı kılıklı insan müsveddelerini; sırf siyasi görüşünden dolayı binlerce Müslüman Türk evladına aylarca olmadık baskı ve engellemelerle bir bakıma zulüm ederek yıldırma çabası gütmüş bir takım profesörleri, dekanları ve rektörleri de terörist bilip ihbar edecek miyiz ?
Bu ülkeye benzeri bir daha zor gelecek olan Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN gibi bir dehayı sırf kendi siyasi, ekonomik ve nefsi çıkarları için, bir bütün halinde savaşa kalkışıp karalayan, aşağılayan, siyasi hayatından ve iktidardan eden ve sonrasında ev hapsine kadar varan psikolojik şiddeti, zulüm ve baskıları reva gören, bizim için ölmedi ölmeyecek ama onlar için belki de yaşarken öldürdük gözüyle bakan o zalimleri de terörist bilip ihbar edecek miyiz ?
Az kalsın unutuyordum. “Paralel Örgüt” diye adlandırılan ve başta üst düzey yöneticilerimiz olmak üzere her türlü yayın organında bu ifade ile adlandırılan bir gurubun tek ve hak din İslam olduğu halde bazı dinleri ve mensuplarını ki İsrail ve bir çok Hıristiyan milletler başta olmak üzere dost edinme derdine düşerek bu milleti ve ümmeti hayretler içersinde bırakan, yıllarca bu ülkenin en zeki çocuklarını alıp namaz kılan ama etliye sütlüye karışmayan, sadece kendi gurubuna fayda sağlamaya kurgulanmış, tek dertleri gurupları ve makamları için kazanmaya ve büyümeye odaklı, gerektiğinde giyiminden, kuşamından, manevi değerlerinden sırf mensup oldukları gurup için emredildiği oranda iki dakikada vazgeçiveren bir nesil yetiştirip bir kez bile Filistin’i, Suriye’yi, Çeçenya’yı, Bosna’yı ve ümmeti dert edinmeyen aslında bu ülke ve ümmet için yiğit birer mücahit olacak iken pasivize ederek sırf mensubu olduğu gurubun hürmetine ülkesinin iktidarına, devlet makamlarına, MİT’ine ,Tır’ına vatanının mahremine ve namusuna göz koyan insanlar haline getiren bir bakıma o gençleri yaşayan birer ölü haline getirenleri de terörist bilip ihbar edecek miyiz?