Çocukluğumuzu tükettik; bir aralar küçüktük, sokaklarda ellerimiz soyulurdu oynarken, sonra cep telefonları ürettik! Başından kalkamadığımız içine dünyaları sığdırdığımız bilgisayarları ürettik…
Bir aralar okullu olduk… Ödevler aldık, dersler işledik, arkadaşlar edindik… Kitaplar tükettik, sınıflar tükettik sonra sınavlar tükettik. Bunlar bize yetmedi eğitimin yanında ahlak dersi vermeye kalkınca öğretmenlerimizi tükettik, bu yüzden çocuk katiller için özel ceza infaz kurumlarını ürettik
Zamanı tükettik; günleri, ayları, yılları harcadık, sevdiklerimizi harcadık onları harcarken ne yalanlar tükettik ne oyunlar oynadık. Bu yüzden de daha iyi oyunlar ürettik, kimsenin duymadığı ve her kişiye farklı entrikalar ürettik…
Zamanı tükettik evet; daha büyük okullara transfer olduk, iller değiştirdik, yoları tükettik… Geldik, gittik, gezdik, gördük, anlattık ve anlatıldık, kalemler tükettik… Sonra bir de okul bitirip mahalle baskısından kurtulmak için sabit çözümler ürettik, orijinalliği tükettik ama kabul görmek için herkesçe onaylanmış fikirleri farklı şekilde dile getirme yöntemleri ürettik.
Dilimizi ve özümüzü tükettik, yabancı kelimelerden oluşan cümleler ürettik! İletişimi tükettik… Birbirimizi dinlemedik, ne sesler tükettik ne çok tıkadık belki kulaklarımızı, belki bu yüzden ürettik tık tık mesajları…
Ama çok konuştuğumuz zamanlarda oldu. O zaman da kelimeleri, cümleleri tükettik… Kalp kırdık vicdanları tükettik… Sonra saygı duymak ve duyulmak için ha bir de itibar mevki için unvanlar ürettik…
Zamanı tükettik; baharı, yazı sıcaktan bunaldığımız anları tükettik… Yaprak döken ağaçları, coşkun ırmakları tükettik… El sallayan içimizdeki uçurtma uçuran, yorulmadan dağ tepe koşan küçük çocukları tükettik çünkü… Suyu yağmuru karı tükettik… Toprağı çiftçiyi tarımı tükettik… İhtiyacımızı karşılamak için de yapay ürettik…
Güneşi, oksijeni rüzgârın nazlı havasını tükettik. Sonra daha çok elektrik daha çok ağaç daha temiz dünya için dönüşüm ürettik, devasa fabrikalar ve tesisler ürettik
Zamanı tükettik; şarkıları, ezgileri ilahileri şiirleri tükettik… Edebiyatı, resmi tükettik. Ağladığımızda gözyaşlarımızı güldüğümüzde gençliğimizi tükettik… Bir de sahip çıkamadık yaşlılarımıza huzur evleri ürettik…
Destanlar tükettik… Şairler tarihler tükettik… Onlara inanamadık ya da kabullenmedik birbirimize düşmek için siyaset ürettik… senden benden bizden ondan diye ayrımcılık yapıp dışlamayı ürettik…
Mehmetçikler, aslanlar, Yiğitler, Alpler tükettik… Biz bize yetmedik biz olamadık düşmanlıklar ürettik… Güveni tükettik, birbirimize inanmadık, partiler ürettik, benimki doğru seninki yanlış dedik…
Hikâyeler tükettik, haberler tükettik manşetler tükettik… Reyting rekorları için yalanlar ürettik bir de sözümüzde durmadık ne hayatlar tükettik.
ülkeler tükettik… yeniden doğup daha büyük zaferler kazanmak için sınırlar ürettik, hudutlar çizdik… Sınırları da tüketip yasadışı yollar ürettik… ekonomik çıkarlar için uluslarını katleden devletler ürettik…
yaşamlar tükettik, milletler tükettik…nefes alabilmek için göçler ürettik “mülteci” sıfatını ürettik..
Paralar tükettik, ama daha çoğuna ihtiyacımız vardı daha çoğu için bankalar ürettik, faizler ürettik… Bu bize yetmedi milyon dolarlar ürettik milyon dolarlarımızı korumak için de silahlar polisler ürettik… Başka milyon dolara gözümüzü diktik savaşlar ürettik… o da yetmedi kimyasallar atom bombaları ürettik…
Aile bağlarını, özlük değerlerini tükettik, harcadık… Bel büktük, boyun eğdik ona, işimize gömülüp dönen çarkın parçasıydık aslında, daha lüks tüketmek için zamanı çok çalıştık daha çok çalıştık… Gündüzlerimizi tükettik… Gecelerimizi tükettik, göremediğimiz ve büyürken yanında olamadığımız çocuklarımızın en çok da büyürken ihtiyaç duyduğu sevgilerimizi tükettik… Eksiklerimizi tamamlamak için sus payı pahalı hediyeler ürettik…
Çok sevdik sevgiyi tükettik, evlilikleri tükettik ne avukatlar ne hâkimler tükettik… Sonra çocuklarımıza sahip çıkamadık çocuk esirgeme kurumları ve sevgi evleri ürettik…
Çocuklarımızı tükettik minik yürekleri harcadık, yerine küçük hırsızlar ürettik çünkü! Daha iyi çal daha çok kazan dedik… Bir başkasının umuduydu belki çaldığımız acıma duygumuzu tükettik…
Gençlerimizi tükettik, önce bağımlı olsun sonra denilen her şeye tapsın diye uyuşturucular ürettik…
Adamlarımızı, adamlıklarımızı tükettik… Kahvelerde oynadığımız renkli hayatlarımızı çalan renkli taşlar ürettik… Evlerimizi, yuvalarımızı tükettik… Parçaladığımız ailelerimizden boynu bükük yavrular ürettik…
Ayşeler, Fatmalar, Gülizarlar tükettik, namus dedik kadınlarımızı tükettik, mutluluğu atıp bir yana saklayıp kırk kilit sandıklara kadına şiddeti ürettik. Oda bizi mutlu etmedi ensest ilişkiler ve çocuk gelinler ürettik…
Ölümü tükettik… ne çok kez öldük aslında… Yaşamı tükettik aldığımız nefesi tükettik… Acıya daha çok katlanmak için güya ilaçlar ürettik… O da yetmedi intiharlar ürettik… Ölmüş gibi yapıp yine de ölmedik…
Zeynep KARTAL
Zeynep KARTAL