Kelimeler, kelimelerin birleşmesi, kalıplaşması vb. yollarla meydana gelen yapılar bir dilin söz varlığını oluşturur. Dillerde söz varlığını meydana getiren unsurların yazıya geçirilmesi belli kurallara göre olur. Bu iş, imla veya yazım terimiyle ifade edilir.
Başlangıcı söze dayanan insan dili, yazıyla birlikte önemli bir gelişme kaydetmiştir. Böylece konuşma dışında dilin ikinci yönü ortaya çıkmıştır: yazma. Bir dilin ölçünlü (standart) hâle gelmesi, yapısını ve estetiğini koruyabilmesi için imla ile bu mühim meselede birliğin sağlanması şarttır. Sağlıklı bir iletişimde sözcüklerin doğru söylenişi kadar doğru yazılışı da önemlidir.
Yaklaşık bir asırlık imla maceramızın en çok konuşulan işaretlerinin başında düzeltme yahut yaygın adıyla şapka işareti (^) gelir. Bu, zaman zaman kullanımına dair “kalktı/kalkmadı, var/yok” şeklindeki tartışmalarına şahit olduğumuz bir diyakritik işarettir. Böyle işaretler, hâlen aralarında Türkçenin de bulunduğu birçok dilde seslerin yazıya dökümünü yaparken kullanılıyor. Türkçedeki ç, ş sesleri için Latin alfabesindeki c, s harflerinin altına eklenen çengel, bunun bir diğer örneğidir.
Yazım, geçtiğimiz asırda önce Dil Encümeni’nin, ardından Türk Dil Kurumunun (TDK) öncelikli konularından biri olmuştur. Kurum’un, 91 yıllık tarihinde kılavuzun baskısını 28 kez yapması, yazım bahsine harcadığı zamanı anlatır. Bu çabalar, meseleye madalyonun arka yüzünden bakıldığında, o tarihten beri eğitim hayatımızın temel sorunlarından birinin yazım olduğunu, onun da bir türlü istikrara kavuşamadığını gösterir.
Düzeltme işareti, yeni alfabenin kabulüne ilişkin çalışmalar sırasında dile getirilen önerilere uyularak kullanılmaya başlanmıştır. Dil Encümeni’nce 1928’de hazırlanan İmlâ Lûgati’nde de kendisine yer bulmuştur. İşaret, 1965 yılında yayımlanan Yeni İmlâ Kılavuzu’na kadar kılavuzlardaki yerini muhafaza etmiştir. O sene çıkarılan “yeni” kılavuz, 36 yıldır uygulanan birtakım kuralları değiştirmiştir.
Yazıda 1965 yılına kadar kullanılan ancak o yıldan sonra peyderpey kullanımı daraltılan şapka, eserin 1985 baskısından itibaren tekrar Kurum’un kılavuzlarına girmiştir. İşaretle ilgili nihai düzenleme ise 2005’te hazırlanan kılavuza (24. baskı) nasip olmuştur. Düzeltme işareti, o tarihten sonra kullanılması gereken yerler belirlenerek kılavuzlardaki yerini sağlamlaştırmıştır. Son düzenlemede işaretin anlam ve söyleyişe etki eden özellikleri esas alınmıştır.
Kılavuzların 1965’ten beri sergilediği istikrarsızlık, öğrenciler başta olmak üzere toplumun birçok kesiminde kafa karışıklığının yaşanmasına yol açmıştır. İşaretin bugünkü imlada olmadığına dair düşünce zihinlerde öylesine kökleşmiştir ki düzeltme işaretinin varlığından bihaber, dahası kendisine işaretle ilgili bir soru yöneltildiğinde “Kaldırılmadı mı?” diyerek sizi gizliden gizliye cahil göstermeye çalışan bir topluluk ortaya çıkmıştır. Aşağıdaki örnekler, işaretin kullanıldığı yerleri göstermektedir. Detaylı bilgi için kılavuza bakılabilir:
Tarihî olaylar, millî topraklar; gâh, rüzgâr, mahkûm; âşık / aşık, hâlâ / hala gibi.
Tebrikât:
Tebrikât, Arapça tebrik kelimesinin Arapça “-ât” ekiyle yapılmış çoğuludur. “Tebrikler, kutlamalar” demektir. Dilimizde bu ekin teslim-ât, teşkil-ât gibi pek çok örneği vardır.
Tebrik kelimesi bugün Türkçe sözlüklerde bulunan bir kelimedir. Günlük hayatta da çok kullanılır. Onun çoğul şekli tebrikât ise sözlüklerde pek görülmez. Günlük dildeki kullanımı da bayram, resmî program gibi merasimlerle sınırlıdır. Kelime sonunda yer alan “kef” harfi, “tebrikât”taki “a” ünlüsünün ince okunması gerektirir. Ayrıca aynı seste, çokluk ekinin bir parçası olması hasebiyle “bir elif miktarı” uzunluk da söz konusudur. İşte “a” sesinin ince telaffuz edilecek olması, yazılışta bu harfin üstüne düzeltme işaretinin konmasını icap ettirir. Harekât, meskûkât (sikkeler, paralar), meşkûkât (şüpheli şeyler) gibi.
Karaman Valiliğinin genel ağ sayfasında yayımladığı “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Tebrikat Töreni Gerçekleştirildi” başlıklı haber, kelimenin hem yanlış yazılışını hem iki farklı yazımını örneklendiren bir metin olmuştur. Başka hataların da görüldüğü metnin doğrusu şudur (Parantez içindeki koyu yazımlar doğru şekillerdir.):
Cumhuriyetimizin (Cumhuriyet’imizin) kuruluşunun 💯. (100.) Yıl (yıl) dönümü ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında, Valilik Makamında (makamında) düzenlenen tebrigat (tebrikât) töreninde, Valimiz (Vali’miz) H. Engin Sarıibrahim tebrikleri kabul etti. |
Şef.
Karaman Belediyesinin katkılarıyla tertip edilen Cumhuriyet Konseri için hazırlanan afişte “Şef” kelimesinden sonra nokta konması yanlıştır. Kılavuzlarda işaretin bu biçimde kullanılması gerektiğini gösteren bir madde ve misal yoktur. “Şef.” şeklindeki yazım, “nokta”nın bilinen kullanım yerlerinden hiçbirini örneklendirmemektedir. Buraya yakışan, “Şef”in kim olduğunu açıklayacağı için iki nokta işaretidir.
Meşhur atasözüdür: Bir mıh (çivi) bir nal, bir nal bir at kurtarır. Bir at, askeri gideceği yere salimen ulaştırır. Askerin bu çabasının, mensubu bulunduğu ordunun ve devletin bekasını doğrudan etkileyeceğine kuşku yoktur.
Yazılı ve sözlü iletişimde dili doğru kullanmak, noktalama ve imlaya riayet etmek, sağlıklı düşüncenin bir neticesidir. Kendimize ve dile gösterdiğimiz saygının da göstergesidir. Taşıdığımız ana dili bilinci ve hassasiyetinin seviyesini göstermesi bakımından da ayrıca önemlidir.