DERSİMİZ TÜRKÇE - 5:

Kullanımı Dikkat Gerektiren Kelimeler: Müteakip, Teşrif ve Refüj.

Türkçe tarih boyunca çeşitli nedenlerle birçok dilden kelime almıştır. Dil araştırmalarında bu tür kelimeler “alıntı” terimiyle adlandırılır. Çince, Soğdca gibi komşu kavimlerin diliyle başlayan bu süreç, hâlen devam etmektedir. Bazıları yüzyıllardır yazı ve konuşma dilinde kullanılan bu kelimeler, sahip oldukları tarihî ve kültürel arka planla Türkçenin bir parçası, değeri olmuştur. Bugün 700 bine ulaşan söz varlığımızda farklı toplum ve kültürlerle temasın hatırasını taşıyan binlerce örnek vardır. Ne var ki böyle kelimelerin bir kısmı, özellikle yazı dilinde anlamı değiştirilerek veya asıl anlamı dışında kullanılarak anlatım bozukluğuna yol açmaktadır. Bazen de cümle içinde edat veya fiilimsi öbeği oluşturan bu sözcüklerin, grup teşkilinde tamlanan unsura yanlış ekle bağlandığı görülmektedir. Dilimize Arapçadan giren müteakip ve teşrif kelimeleri, sözü edilen durumun en meşhur örnekleri arasındadır.

İsm-i fail kalıbında olan müteakip (<müte‘âkib), bugün zarf veya sıfat göreviyle işletilen bir kelimedir. Zarf olarak “ardından, -den sonra” anlamındadır. Kelime bu yönüyle bir çekim edatı görünümündedir. Cümlede sıfat işleviyle yer aldığında “arkadan gelen, ardı sıra gelen” manasındadır. Kelimenin özgün dilde “izleyen, takip eden” karşılıkları da vardır.

Müteakip, özellikle cenaze anonslarında yahut haberlerinde sıkça duyduğumuz bir alıntıdır. Çoğumuz aşağıdaki cümleyi veya benzerini cami, belediye hoparlöründen duymuş ya da gazete, televizyon gibi ortamlarda görmüştür:

“Cenazesi öğle namazına müteakip musalladan kaldırılacaktır.”

Müteakip, örnekte de görüldüğü üzere, zarf olarak kullanıldığı zaman yönelme hâli ekine (-a, -e) değil belirtme hâli ekine (-ı, -i, -u, -ü) ihtiyaç duyan bir kelimedir. Zira bir edat gibi işletilen sözcüğün öbek teşkilinde ihtiyaç duyduğu ek, ilkokulda öğrendiğimiz şekliyle, “ismin ‘i’ hâli eki”dir. Cümlenin doğrusu şudur:

“Cenazesi öğle namazını müteakip musalladan kaldırılacaktır.”

Benzer bir durum kaynak dilde mastar olan teşrif (< teşrîf) kelimesi için de söz konusudur. Teşrif “şereflendirmek” demektir. Genellikle cumhurbaşkanı, bakan, vali gibi devlet erkânı için kullanılır. Resmî törenlerde sıkça duyduğumuz şu sözler yanlıştır:

“Sahneye / kürsüye teşriflerini arz ederim.”

Teşrif, söz diziminde kullanıldığında nesne isteyen, başkaca söylersek anlamı bir nesneyle, varlıkla tamamlanan bir kelimedir. “Şereflendirmek” anlamına gelen bu kelimenin grup veya cümle teşkilinde istediği ek, belirtme hâli ekidir (-ı, -i, -u, -ü). Bu açıklamalar ışığında cümlenin kurgusu şu şekilde olmalıdır:

“Sahneyi/ kürsüyü teşriflerini arz ederim.”

Gelelim refüj kelimesine.

Fransızcadan iktibas edilen bu kelime, “orta kaldırım” demektir. Orta kaldırım, sözlüklerde “Taşıt trafiğinin yoğun olduğu yollarda yayaların karşıdan karşıya daha kolay geçmesi için yolun ortasında düzenlenmiş kaldırım” şeklinde tanımlanır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere refüj, dağarcığında “orta” anlamı taşıyan bir sözcüktür. Bu nedenle genellikle kaza haberlerinde işittiğimiz yahut okuduğumuz orta refüj şeklindeki kullanımlar yanlıştır. İfadeyi refüj veya dilimizdeki karşılığıyla orta kaldırım biçiminde düzenlemek doğrudur.

Kaza metinlerinde kendisine çokça yer bulan refüj kelimesinin, dilimizde karşılığı olmasına rağmen ısrarla kullanılması dil bilinci açısından üzerinde düşünülmesi gereken bir noktadır. Sözcüğün, Türkçe karşılığındaki kelimelerden biriyle zikredilmesi ise ciddi bir hatadır. Sıkça tesadüf edilen bu hataların, dikkatsizliğin yanı sıra ilgili kelimenin anlamını bilmemekten kaynaklandığı muhakkaktır. Ayrıca konuşmacıların yahut gazetelerde editör, metin yazarı olarak çalışanların sözlük kullanma ve yazım kılavuzuna bakma alışkanlığına sahip olmadığının göstergesidir.

Dil, büyüsü olan bir düzendir. Aynı zamanda kuralları sözlük ve gramerlerle kayıt altına alınmış bir sistemdir. Doğasına aykırı kullanımları, biçimleri kabul etmez. Bu durum, en kısa bir cümlede bile kendini belli eder. Göze batar, amiyane tabirle sırıtır. İşte dilin gücünden, tılsımından yararlanmak isteyenler, onu hem etkili hem de doğasına ve kurallarına uygun kullanmalıdır.

             

1. Not: Öğretmenler Günü’nde akademik camiayı unutmayıp bizlere yöresel lezzet pestelma ile kahve gönderen Belediye Başkanı Savaş Kalaycı’ya teşekkür ederiz.

2. Not: Daha evvel “Dersimiz Türkçe” konulu yazıları çarşamba günleri yayınlayacağımızı duyurmuştuk. Ancak işlerimizin yoğunluğu nedeniyle yazıları gazeteye biraz gecikmeli verebiliyoruz. Elde olmayan bu gecikmenin hoş görüyle karşılanacağını ümit ediyoruz.