Merhaba değerli dostlar; Doğu Karadeniz ve Batum turu ile tekrar karşınızdayım.
Bu tur da ise Gümüşhane'den başlayıp Tokat'a kadar uzanan ve son durak Tokat'a uzanan gördüğüm ve gezdiğim yerleri kısaca sizlere anlatacağım. Gümüşhane'den Karaca mağarası, Trabzon'dan Ayasofya camii, Gürcistan'dan Batum şehri Artvin Borçka'da bulanan Karagöl Batum'da bulunan Alnino (Ali ve Nino) heykeli ve Medea heykeli Amasya ve Amasya’yla özdeşleşmiş Ferhat ile Şirin'in hikayesi Ordu Boztepe’yi anlatacağım ve elimden geldiğince kısa tutmaya çalışacağım.
Gezimize başlıyoruz sevgili dostlar; İlk durağımız Gümüşhane ve Karaca mağarası.
Karaca mağarası; Gümüşhane Torul Cebeli köyü sınırları içinde olup şehir merkezine 17 km uzaklıkta deniz seviyesinden 1550 km yükseliktedir. Karaman'ın Taşkale köyü sınırları içinde bulunan İncesu mağarasına benzemektedir. Doğal oluşan taş ve sarkıtlar, küçük gölcükler bulunmaktadır. Mağara demir korkuluk ve merdivenlerle led ayladınlatma yapılarak içerideki doğal ortamı daha rahat görmeyi sağlamışlardır. Karaca mağarası tıpkı İncesu mağarası gibi Astım ve nefes darlığına iyi geldiği bilinmektedir iç alanı ise 1500 metrekaredir. İncesu mağarası nazaran daha kısadır. Sonraki durağımız Trabzon. Gümüşhane'yi Trabzon’a bağlayan 14500 metre yani 14.5 km uzunluğunda yer yer mavi, yeşil, sarı renkli ışıklandırmalar yapılmış en uzun tünelden geçip Trabzon'a varıyoruz.
Trabzon Ayasofya camii; Ortaçağ'da denize yakın bir konumda tepelik bir arazi üzerine inşa edilmiş
Manastır kilisesidir. Trabzon Rum İmparatorluğu'nun günümüze kadar korunarak ulaşmış, Bizans taşra üslubu ile Gürcü soğan kubbesi ve Selçuklu taş işçiliğinin bir arada uyum içinde kullanılarak sıra dışı bir mimarisi vardır. Ayasofya'nın Trabzon Rum İmparatoru I. Manuil zamanına 1250-1260 yılları arasında 13. yüzyılda yapıldığı kabul edilirken, kimi kaynaklara göre de 1204 yılından önce yapıldığı sanılmaktadır. Manastır daha sonra 1584 Yılında Camiye 1964 yılında ise camii ve müze olarak halen aktif olarak kullanılmaktadır. İstanbul'da bulunan Ayasofya’nın bire bir aynısı ve minyatürüdür.
Sümela Manastırı; Yunanca adı Panagia Sumela veya Theotokos Sumela dır. Trabzon ilinin Maçka ilçesinde bulunan Altındere Vadisi ve milli park sınırları içerisinde yer almaktadır. Meryem Ana Deresi'nin (Antik Yunanca adı: Panagia) batı yamaçlarında yer alan, Kara (Antik Yunanca adı: Mela)tepesinin üzerinde ve deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikte konumlanmış Rum Ortodoks manastır ve kilise kompleksidir. Hristiyanlık alemi için önemli olan her yıl 15 Ağustos'ta aktif olarak ayinler gerçekleşiyor.
Şimdi turumuza Batum ile devam ediyoruz.
Gürcistan/Batum (Gürcüce-Lazca/ Batumi) Gürcistan Başkent Tiflis Batum Türklerin de yaşadığı en yoğun bölge ve gidilmesi en kolay şehirlerden biridir. Artvin Sarp sınır kapısından resimli TC Kimlik ve form doldurarak kolayca geçebilirsiniz. Pasaportla da giriş-çıkışla kolaylıkla yapılabiliyor. Türkiye de kalan bölgeye Sarp Batum’daki kalan bölgeye' de Sarpi denmektedir. Para birimi Laridir. Gelelim Alnino'nun ( Ali- Nino) hikayesine. Ali Azeri Müslümanlık inancı ile büyümüş Nino ise Hristiyanlık geleneklerine göre büyümüş bir Gürcü beyin kızıdır. Ali'nin ve Nino'nun aşkı 1914 yıllara dayanıyor. İki genç birbirini görüyor ve aşık oluyorlar ve evlenmeye karar veriyorlar. Ancak çift aşklarının ilk zorluğuyla karşılaşırlar ve 1. Dünya savaşı patlak verir. Bu arada Ali'nin arkadaşı Melik Nahararyan'da Nino ya aşık olduğunu öğrenir ve Melik Ninoyu kaçırır.
Peşlerine düşen Ali Melik'i yakalar ve öldürür. Ali Dağıstan'ın bir köyüne kaçmak zorunda kalır ve Nino'da ailesini bırakarak aşkının peşinden giderek Aliyle tekrar birleşir ve orada evlenirler.
Ali ve Nino'nun evlenmesinden sonra Rus İmparatorluğu'nda ihtilal başlar. Ali memleketini Bolşeviklerden korumak için Nino'yu İran'a gitmesini ister ve kendisi de Azerbaycan'a geri döner.
Hamile ola n karısı İran'da kalarak Ali'nin dönmesini bekler ve Ali döner bir kız bebekleri dünyaya gelir.
Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından Ali ve Nino ülkelerine geri dönerler. Hatta ülkelerinin kültür elçileri olurlar. Mutluluğu yakaladıklarını düşünen çift bu kez de 1920 yılında Bolşeviklerin Azerbaycan hükümetini devirmek ve Sovyet iktidarını kurmak istemeleri için Bakü'yü işgal etmeleri ile karşı karşıyadır. Ali Nino ve kızını Tiflis'e gitmeleri için ikna eder ve Ali memleketini bu durumda bırakmak istemez ve Gence'de kalır. Başına gelen her şeyi bir deftere yazan Ali 24 yaşında hayatını kaybeder. Nino ve kızı ile birlikte Paris'e gider ve bir daha da Bakü'ye dönmez.
Batum Medea heykeli: Gürcistan Batum Medea Heykeli, Koklheti Kralı Aeetes’in kızı olarak geçmektedir. Yaşamlarını sürdükleri yer bugünkü batı Gürcistan olarak bilinen yerdir. Birçok kaynakta Medea’dan bir büyücü olarak bahsedilmektedir. Kaynaklar Medea’nın tanrıça Hecate’nin bir rahibesi olduğunu vurgulamaktadır. Nadir kaynaklarda da cadı olarak tasvir edilmektedir.
Medea, Circe’nin yeğeni ve güneş tanrısı olan Helios’un torunudur. Daha sonra ise kahramanlık unvanına sahip olan Jason ile evlenerek “Kahramanın Eşi” unvanına sahip olmuştur. Corinth Kralı olan Creon da kendi kızını Jason’a sunmuş ve evlenmeleri yönünde dileklerde bulunmuştur. Aynı dönemde Medea ile evli olan Jason, kralın teklifini geri çevirememiş ve Medea’ı terk ederek kralın kızı Glauce ile birlikte olmaya başlamıştır. Bu olay karşısında Medea tepki vermek için Jason’dan olan çocuklarını öldürmüştür.
Değerli dostlar biliyorum okumaktan belki biraz sıkıldınız ama elimden eldiğince kısa tutmaya çalışıyorum. Aslında Medea'nın hikayesi bu kadar kısa değil ama sizleri düşünerek kısa tutuyorum. Sırada Amasya var. Amasya'dan da Ferhat ve Şirin'in hikayesini anlatacağım.
Ferhat ve Şirin; Ferhat Nakkaştır, saraylarda süslemeler yapan Şirin'e sevdalı bir yiğit delikanlı.
Bir birilerini görüp aşık olurlar. Şirin'e dünürcü gönderir ve zamanın Amasya sultanı Mehmene Banu durumu önce kabul etmek istemez ancak aklına bir plan gelir. Nasılsa başaramayacağını düşünen Sultan Ferhat'tan olmayacak istekte bulunur. Şehre suyu getirmesini ister ve suyu getirirse Şirin'i vereceğinin sözünü verir. Ferhat külüngünü alarak dağlara çıkar 39. günde suyu akıtmayı başarır. Durumu öğrenen sultan Ferhat'a bir cadı gönderir. Önce korkar cadı sonra da acı acı güler,
Ne vurursun dağların böğrüne ey Ferhat Şirin'in öldü sana helvasını getirdim der. Bu acıya dayanamayan Ferhat Şirin yoksa bende yaşayamam der ve külüngü fırlatır havaya düşer başına. Oracıkta can veren Ferhat'ı görür Şirin inletir yerleri gökleri. Atar kendini kayalıklardan ve uzanır Ferhat'ın yanına. Gömülürler yan yana. Her iki mezarda birer gül bitermiş sevenlerin anısına ama iki mezar arasında kara çalı çıkarmış iki sevgiliyi de iki gülü de ayırmak için.
Sıradaki durağımız Ordu Boztepe: Boztepe'ye teleferikle çıkıyoruz. Deniz seviyesinden 450 metre yükseklikte olup karayolu ile de çıkmak mümkündür. Tüm Orduyu kuşbakışı gözlemlemek muhteşem bir şeydir. Kafelerin, lokantaların ve çeşitli alışverişlerin aktivitelerin yapıldığı muazzam bir tepedir. Boztepe’den aktaracağım bu kadar.
Karagöl; Artvin Borçka ilçesine bağlı 27 km uzaklıkta 1800 lü yıllarda bugünkü Klaskur yaylasının yakınlarında bulunmaktadır. El değmemiş bir doğa harikası göldür. Yürüyüş parkuru, sandal turu ve piknik yapabileceğiniz eşssiz güzellikte bir tabiat parkı. Cafesi ve hatıra olarak alabileceğiniz küçük bir dükkan vardır. Tişörtler, bileklikler, çantalar, kupalar vesaireler görülmesi gereken göllerden biri diyelim ve turumuzu sonlandıralım. Uzun uzun anlatmaya gerek olmadığını ve sizlerin de sıkıldığınızı düşünerek Ayder yaylasını, Uzungöl'ü Samsun'u Giresun'u Trabzon Araklı çay fabrikasını anlatmaya gerek duymadım. Fırsatınız ve zamanız olursa özellikle turla gezmenizi şiddetle öneriyorum ve tavsiye ediyorum. Bu arada sizlerden özür diliyorum bu köşe yazım çoktan sizlerle buluşması gerekiyordu ancak araya tatil girince uzadı ancak tamamlayabildim onun için sizlerin affınıza sığınıyorum. Saygı ve sevgilerimle.