DOSTLARI ÖZLEMEK 2: MEHMET ALİ BAYRAK HOCAM

Hocamın sahavetini anlamak ve anlatmak benim naçiz satırlarıma sığmaz elbet amma ben, Karaman’ın ne mübarek, ne mükerrem insanlar yetiştirdiğini, hocamı tanıma bahtiyarlığını erememiş olan muhterem karilere aktarabilmek için çaba harcıyorum deryada damla misali.

Yıl 2009, Anadolu Gençlik Derneğinin tertiplediği İstanbul’un Fethi programı için İstanbul Beşiktaş İnönü Stadına gittik. O yıllarda Anadolu Gençlik Derneğinin Karaman Şube Başkanı Abit Uçak hocamdı. Abit hocamda nahifliğiyle ve takvalı duruşuyla kendisine hayran olduğum bir şahsiyetti.

Gül pansiyonun önünde toplandık yolculuk öncesi. Kafilemiz çoğu gençlerden oluşan bir minibüs dolusu neferdi. Sanki o minibüsle İstanbul’u yeniden fethe gidiyorduk. Bunca yıl geçti hala o takvalı yolculuğu unutamadım. Bana ve refakat eden biraderime ayrılan koltuğa oturduk. Yanıma birisi oturdu. Benimle hiç konuşmadı. Bende yolculuk boyu hiç sesini çıkarmadan oturan adamı rahatsız etmemek için başladım kendimi sıkmaya. Gerim gerim gerildim amma.  Nihayet Üsküdar’a vasıl olduk. Yanımda oturan adam son derece sert ve gevrek bir ses tonuyla; “Beni mihrimah camisinin önünde bırakın. Benim toplantım var!” deyiverdi. Nihayet yanımda oturan kişinin sesini duymuştum. Duymuştum amma yahu o ne sert bir ses tonuydu öyle. Adam inince sordum Abit hocaya, hocam! Kimdir bu muhterem? Abit hocam: Mehmet Ali bayrak hocamdır! dedi. Ben ne kadar sertmiş amma? dedim. Abit hocam: olur mu? Dedi. Mehmet Ali hocam bayrak gibi yumuşak ve mütevazı biri! dedi. O yolculukta ben hocamın sehavetini kavrayamamıştım amma bende anladım Mehmet Ali hocamın bayrak gibi yumuşak kendisine hayran olunacak derecede sehavetli olduğunu.

Bir dönem Gençliğin Sesi Radyosunda asrısaadeti anlatırdı. Onu dinleyenler anlarlardı hocamın haza bir Allah dostu ve eşsiz bir peygamber aşığı olduğunu. Cansuyu Derneğinde Cansuyu oldu muhtaçlara. Merhum Necmettin Erbakan hocamın geride bıraktığı mükerrem bir şahsiyettir hocam. 2010 yılında Kalaba köyünde tertip edilen bir kutlu doğum programına katılmıştık hocamla. O günden sonra hiç eksik etmedi şefkatini benden. Hiç ummadığım anlarda tatlı tatlı sürprizler yapar ve yeryüzünde bir zerre bile olamayan ben fakire kıymet verir ve tasarruf buyururlar.  Çok isterdim hocamın öğretmenliği döneminde bir öğrencisi de ben olmayı. İsterdim ondan daha çok istifade edip ona çok daha yakın olmayı. İki kere haneme şeref verdi hocam. Tıpkı Ebutürap gibi! Geceleri mazlumların kapısına erzak koyup sessizce ayrılıveren Hazreti Ömer gibi. Nasılda heyecanlanmıştım Mehmet Ali Bayrak hocam kapımı çaldı diye. Kalbim ellerimde atmıştı sevinçten. Çok kısa oturdu. Ağzıma hasret balını çaldı ve gitti. Hocam hep kısa ve özdür. Telefon konuşmaları dahi son derece kısadır. Daha söyleyecek çok şey bırakır ardında. Amma hocam, Erbakan hocamın tesis ettiği Saadet zincirinin en kutlu neferlerindendir. Bilmem Mehmet Ali Bayrak hocamın kıymetini bilen ve ondan istifade edenler ne mertebani amma ben hocama yakın olmak için bir ömür dahi feda etmek isterdim. Rabbim Mehmet Ali Bayrak hocama uzun ve saadetli ömürler baş eylesin. Cansuyu olsun fakirlere. Bütün mazlumlar tanısın onu. Değerlerimizi yitirdiğimiz şu kara günlerde çoğalsın Mehmet Ali Bayrak hocalar. Aç ve çorak kalmış bir tek mazlum kalmasın. Selam olsun Mehmet Ali Bayrak hocama! Selam olsun; bütün Mehmet Ali Bayrak hocalara! Selam olsun gocunmadan mazlumlara el uzatanlara ve selam olsun hidayete tabi olanlara.