“ŞİİR, EDEBİYATIN EN ZOR BRANŞIDIR”
Program, Şahan Çoker’in öz geçmişinin okunmasıyla başladı. Ardından Çoker, şiirin edebiyat içindeki yerini ve şairin tanımını ele alan bir konuşmayla davetlilere hitap etti. Çoker, "Şiir, edebiyatın en zor branşıdır. Avrupa’da şiir yazana şair denir; ancak bizde bu unvan, uzun ve zorlu bir sürecin ardından hak edilir. Karşınızda elli yıldır şiir yazan bir insan duruyor; ama bu süreç, sadece yazmaktan ibaret değil. Şair olmak için önce klasik şiiri öğrenmekle başlanır. Rubai, koşut, mesnevi ve destan gibi türlerle ilk desenlerimizi oluştururuz. Bunun yanı sıra Rus şiirini, Fransız şiirini ve Türkiye’deki şairleri çok iyi bilmek ve örnekler oluşturmak gerekir." diyerek şair olmanın bir birikim işi olduğunu ifade etti.
“ŞİİR, BİR ÜST DİLDİR VE BU DİLİ YAPILANDIRMAK, İNANILMAZ BİR ANLATIM GÜCÜ GEREKTİRİR”
Şahan Çoker, şiir yazmanın derin bir anlatım gücü gerektirdiğini vurgulayarak, “Benim için şiirin tanımını yapan kişi İsmet Özel’dir. Eğer bir şiirin romanı yazılabiliyor, resmi yapılabiliyor ya da filmi çekilebiliyorsa, şiire gerek yoktur. Çünkü şiir, bir üst dildir ve bu dili yapılandırmak, inanılmaz bir anlatım gücü gerektirir. Bugüne kadar ilham denilen şey bana hiç gelmedi. Bizim kuşakta ustalarımız, ne yazdığımızdan çok, ne okuduğumuzu sorardı.” dedi.
“ŞİİR, HER SANAT DALININ BİR ŞEKİLDE YOLU DÜŞTÜĞÜ BİR ALANDIR”
Şiir ve sanat arasındaki bağa dikkat çeken Çoker, "Sanatçı, ürettiği ürünü tüketmek zorundadır; aksi takdirde o ürün, sanatçıyı tüketir. Sizi okuyan ya da izleyen birileri varsa sorumluluk hissedersiniz ve yeni şeyler üretmek zorunda kalırsınız. Ancak Türkiye’de şiir zor bir durumda; çünkü biz 40 yıl önce eğitimde felsefeyi bıraktık, çoktan seçmeli bir hayata geçtik ve düşünmeyi unuttuk. Sanatı, düşünceden ve felsefeden ayrı düşünemeyiz. Şiir, her sanat dalının bir şekilde yolu düştüğü bir alandır." ifadelerini kullandı.
Çoker, şiirin Anadolu için kültürel bir aktarım aracı olduğuna vurgu yaparak, "Roman bizim hayatımıza Tanzimat ile girdi; ancak halkta karşılığını bulması 1940’ları buldu. Oysa biz, binlerce yıldır her şeyi şiirlerle anlattık. Dede Korkut’tan Orhun Anıtları’na, Manas Destanı’ndan Cumhuriyet dönemi şiirine kadar tüm kültürel aktarımı şiirle yaptık." dedi.
“ŞİİRİ YENİDEN CANLANDIRMAK İÇİN ÇORBAYA TUZ ATMAYA ÇALIŞIYORUM”
"Günümüzde şiir gündem oluşturmuyor.” diyen Çoker, “Bu sistemin içerisinde şairler yok ve şiir kitapları satmıyor. Altı yüz kadar şiirle uğraşan öğrencim var ve onlarla sürekli iletişim halindeyim. Şiiri tekrar sanatın bu güçlü silahını yeniden canlandırmak için çorbaya tuz atmaya çalışıyorum. Benim şiirle ilgili derdim bu.” diye konuştu.
Konuşmasının ardından Şahan Çoker, şiirlerini, bestekâr ve piyano sanatçısı Mustafa Boran Durgun, akustik gitarda Hikmet Aykut ve solist Hülya Aykut’un eşliğinde seslendirdi. Yaklaşık bir saat boyunca sahnede kalan Çoker, performansıyla eğitimcilerin gönlünü fethetti.
Program, İl Millî Eğitim Müdürü Mehmet Çalışkan’ın Şahan Çoker ve ekibine günün anısına hediye takdimi ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.