Karamanlı İnfluencer Zemine Salık da onlardan biri. Sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla binlerce kişinin hayatına dokunuyor. Ev Hanımı ve 4 çocuk annesi Zemine Hanım bir yandan çocukları ve eviyle ilgileniyor bir yandan da hayatından kesitleri paylaştığı sosyal medya hesabında, yemek tarifleri, hayat kolaylaştıran pratik bilgiler, indirime giren ürünler ve yaptığı gezilerle özellikle Karamanlı kadınlara öncülük yapıyor. ‘Benim öğrendiğimi, herkes öğrensin’ düsturuyla yola çıkan Zemine Hanım, İnfluencerlıktan kazandığı parayla ev ekonomisine de katkı sağlıyor. Zemine Hanım çok yakında Karamanlı takipçilerine büyük bir sürprizi olduğunu açıkladı.
“İLK HESABIMI HOBİLERİMİ YAYINLAMAK AMACIYLA AÇTIM”
İlk sosyal medya hesabını yaptığı hobileri yayınlamak amacıyla açtığını ifade eden Zemine Hanım, o süreci şöyle anlatıyor:
“Ben doğma büyüme Karamanlıyım. 4 çocuğum var. 18 yıllık evliyim. Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. Şu an aktif olarak influencerlık mesleğini yapıyorum. Sosyal medyada hesap açtığım ilk günü asla unutmuyorum. Ben aslında boş durmayı seven bir insan asla değilim. Hayatımda her dönem farklı işlerle uğraştım. Çeşitli, hobilerle edindim. Geri dönüşüm projeleri yaptım. Takı tasarımı, kaligrafi… Hatta şöyle bir şey söyleyeyim ben ilk dikiş dikmeyi kendi kendime öğrendim. Annem'e söyledim. Annem, ‘Eline iğne batırırsın’ dedi ve öğretmedi. Bende izleye izleye kendi kendime öğrendim. 15 yaşımdayken ilk çantamı diktim. Hobi amaçlı yaptıklarımı yayınlamak için sosyal medya hesabı açtım. O zaman insatgram yaygın değildi o yüzden facebook hesabı açtım. Aslında burada herhangi bir meslek, ya da bir şey yapayım değil de vakit geçirmek amacıyla açtım. Hobi amacıyla yaptıklarımı, fikirlerimi paylaşayım diye açtım.”
“SESSİZ BİR ÇOCUKTUM”
Sosyal medya hesabından özgüvenle ve rahat bir tavırla konuşmalar yapan Zemine Hanım, çocukken aslında hiç öyle değilmiş:
“Aslında ilk paylaşmandaki amaç bildiklerimi başkaları tarafından görünür hale getirmekti. Çünkü çocukluğunda çok sessiz, problem çıkarmayan, ağırbaşlı bir çocuktum. Muhtemelen ondan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben ortamda en görünmeyen, en görünmek istemeyen, geri planda duran kişi bendim. Söze çok karışmayayım diye düşünürdüm. Çok az konuşurdum. Sesimi çok az duyarlardı. Ondan kaynaklı olabilir paylaşma isteğim. Mesela sınıfta da çok hassas bir çocuktum. Yani parmak kaldırdım. Ola ki yanlış bir cevap verdim. Öğretmen bana ‘yanlış’ dedi diyelim ben o ders bitene kadar kesinlikle bir daha parmak kaldıramazdım. Küçükken oturduğumuz yerden dolayı çok oyun arkadaşım da yoktu. Evde de hep büyük işlerini yapmak isterdim. Anneme salatada yardım ederdim. Çok evcimendim. Çocukluk zamanımda kuzenlerim hariç, komşu, mahalle arkadaşım çok yoktu.”
“EŞİM BÜYÜK ŞANSIM”
Kısa süreliğine çalıştığı özel sektörde olan bir işyerinin eşiyle tanışmasına vesile olduğunu anlatan Zemine Hanım, hayattaki en büyük şansından birinin eşi olduğunu ifade etti:
“Evliliğim çok şaşırtıcı şekilde oldu. Çünkü eşimle işyerinde çalışırken tanıştık. Ve normalde ailemin yapısı ve bakış açısına göre çalışmama izin vermeleri o dönem mümkün değildi. Ailem asla bağnaz değil ama çok korumacıydı. Tek kız olmanın verdiği korumacılık. Çalışmamı istemiyorlardı. Benim ısrarımla ikna oldular. Orda işe girmem benim ilk kırılma noktam oldu. Orada bir şey başarabilmenin ve insanların bunu görmesini keşfettim. Ben yapı olarak bir iş yapacaksam hakkıyla en iyi şekilde yapmaya çalışırım bunu bu iş yerinde de uyguladığını belirtti… Eşim de okulunun tatil dönemlerini çalışarak değerlendirdiği dönemde aynı işyerinde çalışmaya başlamış… Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Mühendisliği mezunu… Orada tanıştık ve evlendik. Hayattaki en büyük şansım eşim. O kısa iş döneminde eşimle denk gelmem. Eşim sosyal medyaya karşı bir insan değil ama 3- 4 sene önceye kadar kendini yorma, ihtiyacın mı var derdi. Şimdi kabullendi ve destekliyor.”
FACEBOOK’TAN İNSTAGRAMA KAÇIŞ
Zemine Hanımın Facebook’tan İnstagram’a geçişi adeta bir kaçış gibi olmuş:
“Facebook’tan İnstagram’a geçişim kaçış gibi oldu. Beni orada kimse bulamaz sandım ama öyle olmadı.. Benim sayfamın ilk adı ‘Evim ve zevkli yaşam’dı. Bunun sebebi de benim tek yönlü bir şey yapamayacak olmam. Bu durum benim yapıma uygun değil. Her gün yemek yapıyorum ama her gün özel bir yemek yapamam. Her gün tarif veremem. Her gün gezi yapamam. Dedim tek yönlü bir şey yapamam ben o yüzden genel bir isim bulayım ve rutinim neyse onu paylaşayım. İnstagram’ı açtıktan sonra telefon rehberindekilere mesaj gidiyor ya baktım akrabalarımdan takibe alanlar oldu. Hepsini tek tek engelledim. İsmim geçmiyor ya bilmiyorlardı kim olduğunu. Hiç görmesinler diye rahat bir 100 kişi engellemişimdir. Bunun sebebi de yaşadığım yer küçük. Bir de şimdi herkes paylaşım yapıyor. Rutin hayatın parçası gibi. Ama benim başladığım dönem hiç öyle değildi. Kendi annem basta olmak üzere ‘Ne gereği var’ yorumları yaptılar. Bazı gereksiz yorumlar alıyordum o yüzden İnstagram’a adeta kaçtım. O dönem ben geri dönüşüm projeleri yapıp paylaşıyordum. O şekilde İnstagram'da çok fazla kişi olmadığı için yükselişim daha kolay oldu. Bir anda sayfam bin kişi oldu…”
PATLAMA, KIRILMA NOKTASI
Zemine Hanım, sosyal medyasındaki patlama noktasını şöyle anlatıyor:
“Benim yedi bin kişi falan takipçim olduğunda bir yemek paylaştım. Patlıcan mantolama adı. Böyle içi közlenmiş patlıcan. Dışı kıymalı sarma, fırında pişiriliyor. Onu yapmıştım O keşfete düşmüş. Başka sayfalar beni etiketleyerek paylaşmaya başladı. Ondan bir hafta sonra falan Show TV editörü bana mesaj attı ve dedi ki; “Pelin Karahan’la yemek programı yapıyoruz. Gelmek ister misiniz?”… Gelen mesaja ilk inanmadım. Bir hafta sonra Pelin Karahan’ın editörüyse onun bu kişiyi takip etmesi gerekiyor diye düşündüm. Ve takip ettiğini gördüm. Bir hafta falan sonra dönüş yaptım ve telefonlaştık. Arada kaldım. Karar vermek benim için çok zordu. İçimden ‘Gitmezsen pişman olabilirsin ama gidersen en fazla ne olabilir ki?’ diye düşündüm ve eşimle gittim. Karaman’ı temsil ettiğim için menünün yanına arabaşı çorbası da sundum. Gitmeden önce Karaman’ı temsil ettiğimin farkındaydım. Çünkü Karaman’ın tanınmayan bir yapısı vardı o dönem. Ulusal bir televizyonda yer almak çok önemliydi. Bunu fırsat bildim Karaman’a has menengiç, şebit ekmek, mayalı ekmek, kıtır elma götürdüm. Batırık malzemesini götürdüm. Orda birleştirip tattırdım. Güzel bir şekilde yemeğimizi yaptık. Malzemeler tam istediğim gibi değildi ama tüm aksiliklere rağmen menümü çıkardım. Sorunsuz döndüm. Benim için güzel bir hatıra oldu.”
Zemin Hanım Karaman’a döndüğünde her şeyin çok değiştiğini söyledi:
“Gittiğimi kimseye söylememiştim. Döndükten bir hafta sonra yayınlandı. Herkes duymuş arayanlar soranlar. Yurtdışından bile bir sürü kişi aradı. Yayında İnstagram adresimi de yazmışlardı. Akrabalar hemen aratmış. Teker teker yaptığım tüm engelleri açtım. Sonrasında paylaşıp etiketleyenler de oldu. Bir anda 15 bin takipçim falan oldu. Ama takipçiden ziyade Karaman’da bir popülerliğim oldu. Bende de bir şey var. Ya bir işi hiç yapmayacağım ya da yapıyorsam başarılı olacağım. Sonrasında ben bu kimliğe bürünmek zorunda kaldım. Artık akrabalar, arkadaşlar da takıp ediyor. Paylaşım yaparken korktuğum bir sürece girdim. Hırslanmadım hiçbir zaman ama azmettim. Çekilişler yaptım. Aktif paylaşımlara devam ettim. İşleyiş ve algoritmayı çözdüm o arada. Şimdi takipçi sayım 195 bin civarında.”
HAYATLARI DEĞİŞTİ
Pandemi döneminden sonra hayatlarının bir anda değiştiğini anlatan Zemine Hanım, o süreci şu şekilde aktardı:
“İkiz çocuklarım doğduktan sonra evde sorumluluklarım arttı. Pandemi oldu ve evden çıkamadım. Odanın birini komple oyun odasına çevirdim. Yatak bile yoktu. Salıncak, kaydırak, top havuz.. Bu süreçte de dışarıya çok çıkamıyorduk. Çıksak da sadece doğa oluyordu. Uzun süre çarsıya çıkmadım. Alışverişlerimi internetten yapıyordum. Pandemi bitmeye yakın çarsıya bir çıktım karsıma gelen gülümsüyor selam veriyor. Eve geldim eşime anlattım. Ne oluyor anlamdım. Karamda patlayışı pandemi döneminde oldu. Ve ben fark etmedim. O dönemden sonra gittiğimiz yerlerde dün şuradaydınız, buradaydınız dönüşleri olmaya başladı. Bu beni çok rahatsız etti.. Bir de ben mükemmel bir insan değilim. O dönem kısa bir soyutlanma oldu. Tabı paylaşımlara devam ediyordum ama çarsıya çok çıkmıyordum. Sonra normalleşti kafamda. Çarsıya çıkacağım ne yapacağım, nasıl davranacağım soruları tamamen gitti. Kendi kendime dedim ki normalini devam ettir.”
PARA KAZANMA SÜRECİ
Zemine Hanım, sosyal medyadan para kazanma sürecini de şöyle anlattı:
“İlk talep Show TV’ye çıkacağım zaman gelmişti. Çok şaşırmıştım. Bir firma bana ulaştı ve dedi ki biz size eşarp yollayalım. Siz yayında onu kullanın. Şaşırdım ve kabul ettim. Markamız görünsün yeter dediler. Dediğim gibi o dönem takipçi sayım çok yüksek değildi. Sonra mutfak araç gereçler gelmeye başladı. Para kazanmadım ama ürün yolladılar. 80 bin kişi olunca da internetten alışveriş linkleri vermeye başladım. İlk kazancım da o dönemde oldu. Elişi yapan kadınlardan çok talepler oldu. Bu taleplerin bir kısmını hayrına yaptım. Zaten ben hemen reklam almıyorum. Önce düşünüyorum ben bunu nasıl yapabilirim nasıl paylaşabilirim diye. Kadın girişimcilere özellikle çok destek oldum. Ücret aldığım noktaya geçtiğim zaman da vergi dairesine başvurduk ve vergi vermeye başladık. Tam olarak o zaman İnfluencer’lığın meslek olduğunu anladım. Reklam anlaşmaları yaptığımda banka hesabıma yatan paranın yüzde 15’ini vergi olarak veriyorum. Bize bu konuda çok haksız eleştiriler yöneltebiliyorlar. Bu konuda şöyle düşünmek gerekir. Otomobil ustasına ‘Bir vida sıktı 4 bin TL aldı’ diyor musunuz? Onu o tecrübeye getiren bir süreci var. Ne aşamalardan geçmiş bilemezsin. Belki soğukta titreye titreye çıraklık yapmış… O sürece gelene kadar yaşadığı aşama, tecrübe, deneyim süreci.. Şu an işimi daha kolay yapıyorum. Ama geçmişte sıkıntı yaşadığım oturup ağladığım dönemlerin sonuçlarını alıyorum. Bir de kazandıklarımızla yeniden ekipman alıyorsunuz. Ben mesela ilk tripod aldım. Drone aldım, mikrofon vs.. Bazı gelen eleştirilerin çok haksız olduğunu ve bizim alanımızda yaptığımızın emeklerin çok görülmediğini düşünüyorum.”
DENGE SAĞLAMAK
Zemine Hanım hayatında her anlamda dengede olabilmek için çabalamış ve şu an bunun sonuçlarını alıyor:
“Bana şimdi her şeye nasıl yetişiyorsun diye soruyorlar. Çok yoğun bir tempom var. Ama planlı bir şekilde bunu kontrol altında tutuyorum. Eşim ziraat mühendisi sabah çizmemi giyip tarlaya da gidiyorum. Aynı günün akşamı topukluyla davete de katılıyorum. Tüm bu süreci kontrol altında tutuyorum. Bir dönem tüm sürecimi paylaştım insanlar nasıl yetiştiğime nasıl başardığıma inanamadı. Şimdi geldiğim noktada 2 senedir falan günümün sadece yüzde 20’sini ancak paylaşıyorum. Hatta telefonum paylaşamadığım videolarla dolu.. Evin içindeki dengeyi de herkese sorumluluk vererek sağlıyorum. Evdeki herkes sorumluluk alacak durumda. Bu nedenle hepsinin bir görevi var… Mesela bizim evin en büyük problemi çamaşır. Kurutma makinamız var. Çıkan çamaşırları ortaya getiriyoruz. Herkes kendi çamaşırını önüne alıp katlayıp kaldırıyor. Düzeni çok önemsiyorum. Çocuklar nasıl alışırsa öyle gider düşüncesindeyim. Herkesi kendi odasını toplamayı, süpürmeyi, bilerek büyütüyorum. Sofra hazırlanıyorsa biri kaşık getirecek biri tabak biri bardak. O sürece herkesi dahil ediyorum. Ve özellikle akşamları aile ile vakit geçiriyoruz. Telefondan uzak oluyoruz. Geniş aile değerlerimize önem vererek yaşamaya devam ediyorum ve çocuklarıma da bunu öğretmeye çalışıyorum.”