Küçük yaşlardan itibaren müziğe meraklı olan ve sanatla iç içe bir ailede büyüdüğünü söyleyen Sevcan Hanım, bu alandaki bilgi ve yeteneğini çok sonradan tesadüfen keşfettiğini söylüyor. Aslen Karamanlı olan Sevcan Hanım, lise ve üniversite eğitimini ‘bilgisayar programcılığı’ üzerine almış. Çeşitli kurumlarda bir süre mesleğini yapan Sevcan Hanım, bir gün müzik aletleri satan bir yerin önünden geçerken üflemeyi hiç bilmediği halde içten içe yıllarca istek duyduğu ney’i alarak hayatının akışını değiştirmiş. Tasavvuf ve ney üzerine yeni bir yol çizen ve sadece bu alana yönelen Sevcan Hanım, ‘Adeta kendimi buldum’ diyor. Zamanla kendini geliştiren Sevcan Hanım, geldiği noktada çeşitli programda sahne alıyor, ney dersleri veriyor ve kendini daha da geliştirmek için çalışmalarına devam ediyor.
ANİ BİR KARARLA İÇİNDEN GELENİ YAPTI
Evine giderken önünden geçtiği müzik aletleri satan iş yerinin içine giren ve ney alan Sevcan Hanım, o kararı nasıl verdiğini şöyle anlattı:
“Ben aslen Karamanlıyım. Lise ve üniversitede ‘Bilgisayar programcılığı’ bölümü okudum. Bir süre kendi mesleğimle ilgili çeşitli işlerde çalıştım. Şu an kendi mesleğimi yapmıyorum. 2018 yılından beri neyle ilgileniyorum. Kültüre sanata dair müziğe dair neye dair musikiye dair işlerle hem hal olup, bu yolda ilerlemeyi çalışıyorum… Biz 3 kardeşiz. İki abim de aslında böyle bir müzisyenlik tarafı var. Yine anne ve baba tarafımda şarkı söyleyen ve enstürman çalan kişiler var. Ama ney üfleyen kimse yoktu. 21-22 yaşlarında benim aslında isteğim ve niyetim hep ney üflemekti. Ama hep çok zor bir şeymiş gibi, çok büyük bir şeymiş gibi gelirdi. Benim ulaşmam yapabilmem zor gibi düşünüyordum. Bu yüzden yeltenemedim. Ama içimde hep ney sevdası vardı. Hz. Mevlana türbesine her gittiğimde büyük bir hayranlıkla izlerdim neyzenleri. Bir yerde ney sesi duyduğumda içime işlerdi. Ama dediğim gibi cesaret edemezdim. Bir gün eve giderken müzik aletleri satan bir iş yerinin önünden geçiyordum. Bir ney gördüm vitrinde. Ani bir kararla girdim ve aldım. Ney üfelemeye başladıktan sonra bunun bana çok iyi geldiğini hissettim ve kendimi buldum.“
İŞİ BIRAKIP NEY ÜFLEDİ
Önceleri kendi çabasıyla sonra da online kurstan kendini geliştiren Sevcan Hanım, işini bırakarak tamamen kendini neye adamış:
“Neyi aldım ama o dönemde Karaman’da kurs yoktu. Neyden ilk sesi çıkarmak biraz zordur derler. İnternetten videolar izledim ve ilk üflediğimde ses çıkardım. Tabii o ilk çıkardığım ses, kaba bir sesti… Tabii şimdi burada iyi enstürman kötü enstürman kime gitmeyelim ne yapmalıyım. Burada bilmediğim için biraz ezbere yol almaya çalıştım başlarda. Çünkü kurs yoktu, kimseyi tanımıyorum. Böyle ufak kendimi deniyorum ama ses çıkarıyorum. Sonra Halk Eğitim Merkezi’nde kurs açıldı. Hemen başladım. Kursa Başladığım o dönem hocamla tanıştım. Neyzen Kerem Tufan'la. Neyzen TV'den online ders aldım ama birebir niteliğindeydi. Halk eğitimin saati uymadı için onu bırakıp, Kerem Hocayla devam ettim. Tamamen kendimi sanata müziğe, özel derslere verdim. Ve kendimi iyi setmeye başladım. O yüzden artık kendi mesleğimi bıraktım. Tamamen şimdi enerjimi bu tarafa verdim. Bu tarafta yapabileceğimi fark ettim.
Burada o başarı elde edebileceğimi fark ettim. Burada o gelişimi kaydedebileceğimi fark ettim. Bunu bana manevi tarafı geri dönüş şeklinde oldu aslında. Yani orada belki sabah gidip, akşam gelip 50 bin lira para kazanabilirdim ama belki sıkılacaktım bir yerden sonra. Burada saatlik çalışıyorum. Kendimi vakit ayırıyorum. İstediğim zaman seyahate çıkıyorum. Kültür, sanat, müzikle ilgilileniyorum. Bu bana çok daha iyi geliyor. Ben aslında buraya daha çok ait olduğumu ve burada kendimi çok iyi hissettiğimi fark ettim. Rüzgar beni buraya getirdi. O yüzden şu an çok mutluyum. Çok keyfim yerinde.”
“USTAMA ÇOK ŞEY BORÇLUYUM”
Ney’le ilgili her şeyi ustası Kerem Tufan’a borçlu olduğunu ifade eden Sevcan Hanım, onun rehberliğinde ilerlemeyi sürdürdüğünü anlattı:
“Bu yolda Ustam Keren Tufan Hocam ışık oldu. Kendisi Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçası. Kerem Hoca, aynı zamanda müzik terapisti. Kuşadasında.
2018’den bir gerçekten benim hayatımı ışık tutan, bana rehberlik eden, hayatımı önderlik eden kişi. O yüzden hakkını ödeyemem. Ona çok canı gönülden teşekkür etmek istiyorum. Onu rehberliğinde ilerledim. Yine onun yoluma ışık tutması ile iki yıldır özel ders vermeye başladım. Ondan aldığım cesaretle, ondan aldığım ilhamla. Yine tabii başka büyük neyzenlerimiz de var. Üstad neyzenlerimiz. Onlardan da ilham alarak, istifade ederek buraya kadar geldim. Ama tabii burada biraz beslenmek de önemli. Bu noktada Kerem Tufan'ı ve neyzen TV'nin bana çok büyük katkısı oldu. Neyzen TV de kültür sanat ve eğitim platformu. Bir sosyal medya platformu aslında. Dünya çapında bilinen bir yer. Çok nitelikli ve kaliteli bir yer. … Tüm bu yolculuğumda geldiğim noktada Karaman’da aslında temel amacım şuydu; musikinin ve neyin tanınırlığını arttırmak ve şifasının tesirini fark edilir hâle getirmeyi amaçladım. Hem verdiğim derslerle hem de yer bulduğum programlar, konserler, dinletilerde.”
EVDEN SAHNELERE UZANAN YOLCULUK
Kendiini geliştirdikten sonra, ders vermeye başlayan Sevcan Hanım, ilk sahne deneyimini şöyle anlatıyor:
“2 yıl önce başladım özel ney dersleri vermeye. Hem online hem de yüz yüze. Burada önce bir kurumda çalışmaya başladım ama aslında bu da hayaldi benim için. Yani bir gün ney derslere verecek olmak hani benim için hayal bile değildi. Beni bu yola çıkaran asla bu değildi ama. Hani bazı şeylerde kendimizi buluruz ya. Kendimizi iyi hissederiz. Benim için öyle bir yolculuktu. Tasavvuf da aynı şekilde. Tasavvufa olan ilgim nereden geldiğini bilmiyorum. Tamamen içsel bir şey. Konya, Karaman topraklarında olduğumdan da olabilir. Mevlana hazretleri, Yunus Emre gibi alimlerin bulunduğu topraklarda olmamdan ileri gelebilir… Özel bir kurumda yüz yüze derslere başladım. Bir yıl sonra online derslere de başladım. Aslında aklımda bile hiç olmayan şeyler gelişti. Biraz kendimi geliştirince mesleğe dönüştü. Ben iş noktasında orayı bırakıp emeğimi buraya verdiğim zaman kendiliğinden gelişti süreç. Ben hiç uğraşmadım. Ama sonuç olarak yaptığın şeyin karşılığını almak ve burada kendini iyi hissetmek, hani müzik ve sanat insana gerçekten çok bir gelen bir şey. Ve bu yolda gelişim sağlayıp karşılığında güzel şeyler işitmek çok güzel. 18 Mart'da ilk konserimi yaptım. Sahnede olmak, sahneden o seyirciyi görmek çok güzel bir deneyimdi. Sonrasında bir halt konserinde bir trio yapacaktım. Trio dediğimiz insanlar içeriye giderken misafirler yerlerini alırken canlı müzikle karşılama. Orda da 3 kişi, 5 kişi, 10 kişi, 20, 30 derken. Sonrası salon bir anda dolunca trio değil konser oldu. Bana da sürpriz oldu. Ben sahneye çıktığımda tüm salon yerlerini almıştı. O çok büyük bir deneyimdi benim için. Çok güzel geri dönüşler aldım. Ondan sonra küçük ney dinletileri, programlar oldu. Karaman’da bir çok organizasyon da bir kadın olarak, bu işin kadın öncüsü olarak rol aldım.“
‘KARAMAN’DA KADIN NEYZEN Mİ VAR?’ DİYE ŞAŞIRIYORLAR
Sevcan Hanım, mesleğini duyanların ‘Karaman’da kadın neyzen mi var’ diye şaşırdığını söyledi:
“Erkeklerin, diyaframlarının kadınların diyaframından daha büyük olduğu söylenir. O yüzden erkeğin hakimiyetinin, nefes kuvveti daha iyi olabilir belki ama kesin bir bilgi değil bu sadece bir duyum. Hani onunla alakalı olabilir mi bilmiyorum ama erkek neyzenler, kadın neyzenlerden daha fazla. Karaman’da da buna şaşırıyorlar. ‘Karaman’da kadın neyzen olduğunu bilmiyorduk’, ‘Siz Karaman’da mı yaşıyorsunuz?’ diye şaşırıyorlar. Çünkü bizim gibi sanatla, müzikle ve kültürel faaliyetlerle ilgilenen kişiler böyle şeyler gördüğü zaman seviniyor mutlu oluyor. Çünkü biz de gördüğümüz zaman seviniyoruz. O şekilde güzel geri dönüşleri alıyorum… Kadınlardan ders almak isteyip da kadın hoca arayanlar varmış. Bu noktada beni görünce çok sevindiler. Sosyal medya hesaplarımdan bana ulaşıyorlar.”
“NEY HİSLE ÜFLENİR”
“Ney hisle üflenir. Zaten duygu katmazsak o zaman hem dinleyici hem üfleyen haz almıyor. Hani şarkı söyleyen bir insanın biraz yaşanmışlığı olmalıdır derler ya. Duyguyu bilmesi için şarkıyı okurken o duyguyu hissettirebilmesi için biraz yaşanmışlık gerekir. Çünkü oradaki o nağmeyi o sözleri tam böyle etkili aktarmak için o duyguya girmelidir. Bu yüzden burada duygu o önemli. Üfleyen kişinin muhattabı da aslında karşı taraftaki kişinin duygusudur. Yani üfleyen hangi duyguyla üflüyorsa karşı taraftaki de aslında aynı duygudan alıyordur. Yani orada bir eşleşme oluşuyor. Çünkü neyin zaten insan sesine en yakın seslerden birisi olduğu bilinir. O yüzden ney anlatır, ney konuşur derler ama duyabilene işitebilene. Her kulak onu işitmez, her kulak onu duymaz derler. Orada böyle herhangi bir müzik dinliyormuş gibi değil de gerçekten oraya kulak verip dinlediğiniz zaman bir şeyler söylediğini hissedebiliyoruz. Bu noktada neyin o uhrevi tarafı bizi etkileyen tarafı ön plana çıkıyor. Hatta ben her zaman şey diyorum. Yani neden çıkan sesin bize olan tesirini gözle görebilselerdi, herkes ney üfelemek ya da dinlemek isterdi. Bir bendir icracısının çok sevdiğim bir sözü vardı; ‘Çaldığım bendir duyduğun sendir’diye söyler. Ben de onu neye entegre ederek; ‘Çaldığım neydir duyduğu sendir’ demek istiyorum. Çünkü herkes kendinden bir şeyler işitiyor.”
MÜZİĞİN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ
“Ney benim için yoldaş demek. Yoldan önce de yoldaş derler. Ben bunun bir yolculuk olduğunu düşünüyorum. Aslında hepimiz bir yolda yolculuktayız. Bu yolda bana eşlik eden bana yoldaşlık eden neyim. Her anımda nefes verdiğim ve mutlaka karşılığını aldığım, hissettiklerimi müzikle aktardığım, bazen söyleyemediklerimizi söyler ney. Nefesin bir kamışın içine gitmesi ve kamış aracılığıyla nefesten bir ses ortaya çıkması çok sıra dışı bir şey. Beni en çok etkileyen yanı bu. Nefesten çıkan ses mutlaka kendi ruh halinden çıkıyor, ki nitekim o nefes de bize ait değil. Yaratıcının nefesi olduğu için orda derinlik başlıyor. Yani neyin derinliği ve tasavvufla birlikte duyduğumuz o ses o nefes verdiğimiz hali içinde kaybolmamıza neden oluyor… İbni Sina ve Farabi gibi Türk bilginlerinin müzikle tedavi konusunda elde ettikleri bilgiler bize müziğin iyileştirici gücünün aslında gösteriyor. Osmanlı ve Selçuklu döneminde müzikle tedavi çalışmaları uygulanmış.Bu noktada müziğin ve sanatın tesirini görüyoruz. Bu bir miras aslında. Bu mirasa sahip çıkıp Karaman’da bunu bilinir hale getirmeyi niyetledim ve bunu amaçladım. Ve bu yol da hizmet vermeye devam ediyorum. Çok küçük de olsa bir dokunuş yapabilirsem, çok küçük de olsa bir katkım olabilirse ne mutlu. Ben bu tarz şeylerin biraz daha farkına varılıp, bunu yapan kişilerin önlerinin biraz daha açılması gerektiği düşünüyorum. Ve Karaman’da sanatı ve müziği açığa çıkaracak, aktif hale getirilecek girişimlerin yapılmasını umud ediyorum.”
YENİ BAŞLAYANLARA TAVSİYERLE
Sevcan Hanım yeni başlayanlara ve başlamak isteyenlere şu tavsiyelerde bulundu:
“Ney üflemek gerçekten bu kadar zor değil aslında. Ama tabiki çok kolay da değil. Burada önemli olan şey biraz beslenmek, yani biraz ruhum beslenmesi. Çünkü beslenmeden yani ben kendi adıma ilk başladığım dönemlerde... Ney sakinliği, dinginliği, sabrı öğretiyor. İsteseniz de hareketli olamıyorsunuz. Ney öğrenirken sizi şunu söylüyor siz; ‘Dur’. Bir ses üzerine günlerce çalışacaksınız. Orada durmayı öğretiyor. Orada mecbur kalıyorsunuz durmaya. İsteyerek ya da istemeyerek mecburen durmak zorunda kalıyorsunuz. Ama o beslenme ustamın bana çok katkısı oldu.Belki olmasaydı bırakırdım. Çünkü ney meşk usulü yapılır. Sohbet, tarzı, hasbihal tarzı, tasavvufu, derinliği, felsefesi, kültürü, tarihi, sanasal tarafı formu hepsinden bahsedilir. Eskiden tekkelerde, medreselerde yapılırmış. Hala yapılıyor, üstatlar yapıyor, yine böyle atölyelerde yapılırdı, hala yapılıyor. Ben de biraz böyle meşk usulüne değinmeye çalışıyorum. Çünkü bir kişi beslenirse zorluğuna katlanıyor… Ama gözleri korkmasın. Öncelik iyi bir enstürman, çok kaliteli olması gerekiyor. Çünkü kendini başarasız hissedenlerin çoğunun enstürmanı iyi değil. Bu yüzden yoldaş dedik ya. Yola iyi bir yoldaşla çıkmak gerekiyor. Yarayoluda bırakmayacak.O yüzden önce neylerini çok iyi seçmeleri gerekiyor. Neyi güzelse zaten iyi bir rehber eşliğinde ilerledikleri taktirde vakit ayırdıkları, mesai harcarlarsa emek verirlerse ney onlara mutlaka karşılığını verecektik...