30 yaşındaki Sümeyye Teber, Erciyes Üniversitesi Safiye Çıkrıkçıoğlu Meslek Yüksekokulu Laborant ve Veteriner Sağlık Bölümü 2015 Mezunu. Mezuniyet sonrası bir veteriner yanına girerek kendi mesleğinin yapmak isteyen genç kadın, cinsiyetçi yaklaşımlar sebebiyle iş bulamamış ve bir çağrı merkezinde işe girmiş. Mesleğini yapmak isteyen Sümeyye Hanım, anne ve babasını da ikna ederek işten çıkmış ve köye yerleşerek hayvancılık yapmak için kolları sıvamış. Tam o dönemde Tarım ve Orman Bakanlığının Kırsal Kalkınmada Uzman Eller Projesi’ne denk gelen genç kadın, devletten aldığı 250 bin liralık hibe desteğiyle 51 koyun ve 2 koçtan oluşan bir aile işletmesi kurmuş. İşleri ilerleterek bir çiftlik ve mandıra kurmak istediğini ifade eden Sümeyye Hanım, “Ailem desteklemeseydi asla yapamazdım” dedi.
YAŞADIĞI COĞRAFYAYA UYGUN MESLEK SEÇMİŞ
Üniversite tercihinin mesleğini belirleme süreci olduğunun bilincinde olan Sümeyye Hanım, üniversiteye girerken yaşadığı coğrafyaya uygun bir seçim yapmış:
“1994 Karaman merkez doğumluyum. İlkokul, Ortaokul ve liseyi eğitimimi Karaman’da okudum. Daha sonra üniversite için Kayseri'ye gittim. 2015 Safiye Çıkrıkçıoğlu Mesleki Yüksekokulu Laborant ve Veteriner Sağlık Bölümü mezunuyum. Üniversite bölümü meslek seçimimi belirleyen alan olduğu için, yapabileceğim bir şey okumak istiyordum. Tercih yaparken çok düşündüm. Karaman'da takdir edersiniz ki ya işçi olup fabrikada çalışacaksın, ya da bir yerlerden bir hayvancılıkla ilgili bir şey yapacaksın. Ben de hayvancılığa ilgi de duyuyordum zaten bu bölümü seçtim. İyi ki de öyle yapmışım. Gençlere tavsiyem tercih yaparken büyüdükleri yaşadıkları çevreyi düşünerek hareket etsinler. Ülkemizden çok fazla üniversite mezunu işsiz genç var. Tavsiyem yapabilecekleri mesleklere yönelsinler.”
CİNSİYETÇİ YAKLAŞIM YÜZÜNDEN İŞSİZ KALDI
Üniversiteden mezun olduktan sonra kendi mesleğini yapmak isteyen Sümeyye Hanım, kadın olduğu için iş bulmamış. Bir süre çağrı merkezinde çalışmak zorunda kalsa da, hayvancılık yapma isteği kendi işini kurmaya itmiş:
“Ben normalde üniversiteden mezun olduktan sonra bir veterinerin yanında işe başlayarak hem mesleğimi yapıp hem de kendimi geliştirmek istiyordum. Saha tecrübem olsun 3-5 yıl sonrasında hayvancılık yaparım diyordum. Burada çoğu veteriner erkek. Yanlarında kadın tekniker istemiyorlar. Sahada çok iş göremez tarzında bir bakış açısı var. Ben bunun böyle olduğunu düşünmüyorum. Şu an ben hayvancılık yapıyorum. Bir veterinerin yaptığı her şeyi yapıyorum. İş başvuru döneminde güvenmediler. Güvenselerdi o yoldan da giderdim. Veterinerin yanında iş bulamayınca boşta kalmamak için hayvancılığı biraz ertelemek zorunda kaldım. Çağrı merkezinde işe girdim. Ama aklımda hep mesleğimi yapmak vardı. İmkanını bulduğum anda da işi bırakarak köye yerleştim ve kendi işimi kurdum.”
ŞEHİRDEN KÖYE, TERSİNE GÖÇ
Şehir merkezinde doğup büyüyen genç kadın, büyük bir cesaretle yaptığı tersine göç sürecini şöyle anlatıyor:
“Biz şehir merkezinde yaşıyorduk. Doğma büyüme Karaman merkezliyim. Babam Karapınar'ın Çiğil Köyü'nden. Annem de Salur diye bir köy var oradan. 2018 yılında ben Çağrı Merkezi'nde çalışıyorken hiç bilmediğimiz Kızık Köyü’nde bir arsa denk geldi. Annemler o dönemde benim kendi mesleğimi yapmamı isteyip, destekliyordu. Bir cesaret o arsayı aldık. Köy yeri hem daha uygun olur dedik, Hem de yavaş yavaş hayvancılığa başlamak için alanımız oldu. Annemler benim için 3-5 hayvan aldılar. O zamanlar ben evliydim. Annemlere hayvan bakımında destek olacağımı söyledim. Ve onlar burada ufaktan hayvancılığa başladılar. Ben o dönemde merkezde oturuyordum. Gidiş gelişler yaparak destek oluyordum. Sonrasında bir ayrılık yaşadım ve buraya gelerek köye yerleştim. Planlarımızda buraya yerleşmek vardı ama bu şekilde değildi. Sonrasında ipleri elime aldım. Az bir hayvanımız vardı zaten. Tüm bakımlarıyla ben ilgilendim. Sonrasında da işi büyütmek için araştırmalara başladım. Tam o dönemde Tarım ve Orman Bakanlığının Kırsal Kalkınmada Uzman Eller Projesi’ne denk geldim…”
‘ZOR’UM KOLAY’LAŞTI
Bu süreçte biraz yorulsa da anne ve babasından tam destek aldığı için ‘zor’un ‘kolay’laştığını söyleyen Sümeyye Hanım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kendimi çok şanslı hissediyorum. Annem ve babam her zaman yanımda ve destekçi. Ben babamla hayvanların bakımını yaparken annem çocuğumla ilgileniyor. Mesela yakın zamanda hayvanların doğumları başlayacak, kış ayı. Ben geceli gündüzlü hayvanları kontrole gideceğim. O süreçte annem yine destek olacak. Hayvancılığın çok zorluğu var ama el ele verince zor kolay oluyor… Sabah kalktığımızda hemen ortalığı toparla, kahvaltıyı hazırla, yap. Oğlum Aras'ın üzerini hazırla. Onun okula gideceği eşyalarını hazırla. Hepsini annemle işbirliğiyle yaparız. Sonra onu okula götürürüm. Gelirim. Köy yeri ve hayvanlar olduğu için muhakkak işlerimiz olur. Mesela hayvanların suyunu doldurmak gerekir, yemini hazırlamak gerekir. Onlar yapılır. Ya da hayvanların mesela aşısı vardır. Hemen onları yaparım. Hayvanları kontrol ederim. Herhangi bir sağlık sorunu olan var mı diye. Babam bana bu konuda yardımcı olur. İşi bitirince tekrar giderim. Aras’ı alır gelirim. Yemekti temizlikti… Akşama doğru çocuğun ödevi varsa onunla ilgilenirim. Ona kitap okurum. Sonra çay, sohbet gün biter... Tüm bu süreçte ailem her zaman yanımda ve destek.”
‘YAPAMAZSIN’ DİYENLERE ALDIRMAMIŞ
Hayvancılığa başladığı ilk zamanlarda çevreden ‘sen hayvancılık yapamazsın’ diyenlere kulak asmayan Sümeyye Hanım, şunları söyledi:
“Ben kadınların desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kadının destek gördükten sonra yapamayacağı iş yok. O yüzden bir kadın böyle bir işe gireceği zaman önce kendine güvenecek. Hele bir destekleyeni olursa… Olumsuzluklar her zaman olacaktır. Pes etmeden yürümek, üzerine gitmek gerekir. Mesela bana ilk zamanlar ‘Sen hayvancılık yapamazsın’, ‘Hayvancılık gelişmiyor para kazanamazsın, geçinemezsin’, ‘Üniversite okudun ama o işler üniversite okumakla olmuyor’, ‘Üstesinden gelemezsin’ diyen çok oldu. Ama o sözler beni geri çevirmedi. ‘Bir durun!’ dedim. Bir deneyeyim. Kendim göreyim... Kulak asmadım. Girdim ve yaptım. Pişman da değilim, gayet üstesinden geliyorum ve geçiniyorum da. Kadınların üretime katılması devlet desteğiyle artık çok daha kolay. Çünkü devlet kadın girişimcilere bu konudaki hibe ve kredi desteği sunuyor. Üretmek, ülke ekonomisine katkı sağlamak ve kendi işinin başında olmak mutluluk verici. Ayrıca kadının ekonomik özgürlüğünün olması da çok önemli. ”
RÖFLELİ HAYVANCI
Mesleğini sorduklarında, hayvancılık yaptığına inandıramadığını söyleyen Sümeyye Hanım, onca işin arasında bakımını asla ihmal etmiyor:
“Benim bir anlayışım var. Ahıra gittim mi çoban gibi giyinirim. Ama eve girdiğimde evi sil süpür, pasta börek yap. Duşunu al hanımefendi ol. Saçlarımı fönletmeyi, boyatmayı da bilirim ve yaparım, çizmeleri ayağıma giyip hayvan pisliğinde iş yapmayı da. Fırsatını bulduğun her zamanda kuaföre de giderim. Bakımlarımı ihmal etmem. Nasıl hayvanlarımı ihmal etmiyorsam ya da oğlumu ihmal etmiyorsam, kendime de bakıp, kendimi ihmal etmiyorum. Ekmeğimi, böreğimi, peynirimi de yapıyorum. Gezmeme de gidiyorum. Tabiki ben böyle yetiştim. Bunun etkisi çok fazla. Bizim ailede ‘Sen kızsın, yapamazsın. Bir dur bakayım’ yok. Bilakis hayvancılığı da yaparsın. Şoförlük lazımsa şoförlüğü de yaparsın… Köyde beni tanımayanlarla denk geliyoruz. ‘Sen hayvancılık mı yapıyorsun? Yok ya babanla annen yapıyordur’ diyorlar. İnandırmakta zorlanıyorum. Onlar genelde çocuğu bırakırken flan gördükleri için beni. İnanamıyorlar. Ama şimdi koyunları meraya çıkartırken o kıyafetle görmeye başladılar. Sağım yaparken görenler oldu. ‘Aaa yapıyormuş’ şimdi… Bazen işim oluyor merkeze geliyorum. İşimi soruyorlar. Gencecik kız bir de saçlar yapılı ama hayvancılık yapıyor. Nasıl oluyor? Çok şaşırıyorlar.
BAKANLIK PROJESİNDEN HİBE DESTEĞİ
Sümeyye Hanımın Tarım ve Orman Bakanlığının Kırsal Kalkınmada Uzman Eller Projesi hayatının dönüm noktası olmuş:
“Hayvancılık yapmayı kafaya koymuştum. Neler yapabilirim diye tarım il müdürlüğüne gittim birkaç defa. ‘Ben hayvancılık yapmak istiyorum, bakın ailemde böyle bir yeri var, ben bunu yapabilirim. Bununla ilgili bir kredi alabilirsem ben hayvancılığı yapacağım’ dedim. Zaten ufak tefek annemlerin koyunları vardı. Ben bunu geliştirmek istiyordum. Ama bunun için kredi gibi bir şey almam gerekiyordu. Onlar da şu an proje yok ama yakında açılabilir dediler. Bir yıl kadar git gel yaptım uğraştım. Vazgeçmedim. Gide gele araştırırken ‘Uzman Eller Projesi’ne denk geldim. Dediler ki ‘Bak senin bölüm de uyuyormuş. Bu projeye dahil olabilirsin’. Ocak-Şubat döneminde proje başvuruları başladı. Ben direkt başvurdum. O süreçte de burayı hazırladık. Alabileceğimiz hayvan sayısına göre hayvan arayışına başladık. İstenilen belgeleri tamamladık. Yaklaşık 6-7 aylık süreç sonunda hibe desteği aldık. 250 bin lira hibe desteği aldık. Onunla da 51 dişi, 2 koç alarak başladık… Bu proje benim için bir dönüm noktası oldu. Şu an 70 tane dişimiz 3 tane erkeğimiz var. Benim önceliğim hayvan sayısını 250’ye çıkarmak. Hayvanı büyüteceğim. Nasip olursa tekrar bir arsa, bir ahır yaptırıp ahırı büyütmek ve hayvancılığı geliştirmek istiyorum. Önümüzdeki 3 yıl hedefim bu. Sonrasında inşallah 250 başa ulaşırsa artık tamamen hayvancılık yapıyor ve bu işten geçinebiliyor olacağım. Hedefim sürüyü büyüterek aile işletmesinin üstüne çıkarak çiftlik kurmak ve mandıra açmak.”