GAZETECİLİK

  GAZETECİLİK 

       Karaman Gazeteciler Cemiyetinin Yıllık Olağan Kongresi yapılmış… Elbette yasal zorunluluk gereği kongre ilanı falan yapılmıştır ama rastlamadık. Bir dostumuzdan kongrenin yapılacağını duyduk, bir ses bekledik gelmeyince de biz de sessiz kalma gereğini duyduk. Katılmadık, katılamadık oyumuzu da kullanamadık. Vardır bir illası, gelmemiz gerekse ses seda gelirdi diye düşündük.
Yeni Yönetim oluşmuş. Hayırlı olsun. Liyakatli bir listenin oluşmasına da sevindik.
Irmaklar vardır çeşit çeşit. Bazıları binlerce yıldır akar hayat verir. Bazıları birkaç damla yağışla mevsimlik akar. Yazın kurur, güzün uyur, kışın yoktur, bahar yağışları ile birkaç damla ile oluşur. Nerden geldiği belli değildir nereye gittiği ve sularını nereye akıttığı da belli değildir. Bir süre sonra da yine yok olur. Araziyi aşındırdığı ile kalır. Benzer gazetecilerimiz de vardır.
Bazı nehirler de hiç kurumaz, debisi artar, azalır ama hep akar. Güzergahı bellidir. Yeşilırmak, Kızılırmak, anlı şanlı Sakarya gibi de olur, Fırat ve Dicle gibi kardeş de olur, Asi gibi isyankar da. Kiminin rengi Göksu gibi gösterişlidir, kimi Çoruh gibi deli doludur. Kimine bazı coğrafyalardan farklı beslenmeler nasip olmuştur, beslendikçe genişler büyür ve elebette heybetlenir ve etrafını yıkar. 
Kıymeti bilinip önüne barajlar kurulanlardan istifade edilir. Kimisi de “Su Akar Türk Bakar” misali boşuna akar.
Ama bu büyük nehirlerin menzili denizdir. Bu tür nehirlere benzeyen gazeteciler de vardır.  
Irmakların rengi gibi, rengi ne olursa olsun bu mesleği icra edenlerin en önemli gücü sürekliliği ve bir denize ulaşmalarıdır. Birikimlerinin bir faydaya dönüşmesidir. Para için yapılacak, köşe dönülecek bir meslek değildir. Mektebinde de okuduk, sahasında da çalıştık. Bu işin ne mektebi ne de sahası bu mesleği öğretmiyor. Pek çok teorik konuda yardımları olsa da insanın kendi kendisini yetiştirmek zorunda olduğu bir meslek. Bir konuda değil, her konuda entelektüel bir birikim isteyen bir meslek. Çok okumayı, çok dinlemeyi ve çok öğrenmeyi gerektiren bir meslek. 40 yıldan sonra bu işi ne kadar biliyorsun diye sorulduğunda bir muhasebe yapsanız en mantıklı cevap “öğreniyorum” olmalı. 
Karaman’da da mesleğimize gönül veren çok ama çok sayıda insanımız oldu. O kadar değişken yapıda  bir meslek gurubu yaşadık ki, hafızalarımız kayıtta zorlandı. Başlamadan hevesi kırılanlar, hevesini alamadan ekmek parası nedeni ile ayrılmak zorunda kalanlar, beklediği şatafatlı yaşantıyı ve hak etmediği halde görmek istediği forsu yaşayamadığı için çark edenler olmuştur. Tüm meşakkatine rağmen de bu yolda göğsünü siper ederek devam etmekte olanlar bilir çekilen çileyi.
  Gönül bu mesleğe heveslenen herkesin bu mesleği hakkınca icra ederek saflarımızda yer alması. Bu mesleğin fedakârca yapılabilecek bir meslek olduğunu peşin kabul etmesi gerekir. Bu mesleğin manevi kazancından başka bir kazancının olmadığını anlaması gerekir. Bu mesleği eğri doğru, yeterli yetersiz yaptığı için farklı bir beklenti içinde olmaması gerekir. Yani toplumdan ayrıcalıklı bir hakkının olmadığını bilmesi gerekir. Tek hakkının mesleğini icra ederken kendisine herkesin her türlü kolaylığı göstermek zorunda olduğunu bilerek bu hakkını kötüye kullanmaması gerekir. Toplumda 4. Kuvvet olarak görev yaptığını ve sınırlarının neler olduğunun farkında olması gerekir. Bunların dışında bir özel statüde kabul edilmesini istediğinde de toplumun kendisine “hadi ordan” dediğinde de alınganlık ve tafra yapmaması gerekir. 
Meslek gurubu olarak da tutarlı, kaynaşma içersinde, birbirini sahiplenen, dayanışma duygularına sahip, birbirinin haklarına saygılı, meslek etiğine bağlı, mesleğinin gelişmesi ve meslektaşlarının yükselmesi için çalışan bir mantık içinde olmalıdır. 
Gazeteciler Cemiyeti de bu amaçla kurulmuş olmalı ve bu uğurda görev yapmalıdır.
  Yeni seçilen başkan ve Yönetim Kurlu Üyesi meslektaşlarıma bu uğurda başarılar dilerim. 
HASAN ÖZÜNAL

Not: Bu yazı değerli gazetici yazar Hasan Özünal'ın iziniyle yayınlanmıştır. 3. şahısların bilgisine....