GEZİ PARKI GENÇLİĞİ Mİ? HADİ ORDAN
İki haftayı aşkın bir süredir devam eden Gezi parkı eylemleri birkaç fotoğrafı ortaya çıkarması açısından önemlidir.
Ağaca, yeşile, çevreye sahip çıkma adına başlayan eylemler illegal örgütler, aşırı fraksiyonlar ve bu ülkeye zerre kadar bir faydası dokunmamış olanlar, yapılan hiçbir şeyi olumlamayanlar, ideolojilerinin esiri olanlar, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada etkinliğini, bir aktör olmasını istemeyenler tarafından başbakana ve hükümete karşı bir linç kampanyasına dönüştü.
Bir kez daha yanılmadık ve gördük ki millet iradesine ve demokrasiye saygı göstermeyenler, ilk demokratik seçimlerde sandığa gömülüp bir daha oradan çıkamayanlar, bu kafa ve anlayışla da hiçbir zaman sandıktan çıkamayacak olanlar sokak hareketlerinden ve sokağın şiddetinden medet ummaktadırlar.
Başbakan niçin kaybetmiyor? Bu insanlar bu soruyu neden kendilerine sormuyorlar? Niçin bu kadar seviliyor, neden bunu kendilerine sormuyorlar? Elbette milleti okuyamadıkları için, milleti anlayamadıkları için kendilerine bu soruları soramıyorlar.
Onbir yıldır bu ülkede kimin hayat tarzına müdahale edilmiş, kimin içmesine, eğlenmesine karışılmış da bu ‘istemezük’ naraları atılıyor. Bu süreçte darbe ve darbecilerle mücadele edilmiş, demokrasinin bütün kural ve kurumlarıyla oturmasına çaba harcanmış, dış borçlar sıfırlanmış, faizler inmiş, enflasyon tek haneli rakamlara hapsedilmiş, istikrarlı bir büyüme sağlanmış, eğitime bütçeden ayrılan pay birinci sıraya çıkartılmış, yapılmışta yapılmış. Millet de zaten bunun takdirini her sandıkta ortaya koymuş.
Bu fotoğrafın bir yüzü. Diğer bir yüzü diktatör olarak yaftalamaya çalışılan başbakan bir günde benim takip ettiğim kadarıyla tam 12 saatini gezi parkıyla ilgilenen, kişi ve kişilerle görüşerek ve onları saatlerce dinleyerek geçirmiş. Talepleri almak, meseleyi daha bir kavramak, karar sürecini sağlık bir şekilde yöneterek en isabetli bir karara varmak amacıyla bunları yapmış. Ya hu diktatörlük bunun neresinde? Hangi diktatör gündüz saatlerinden başlayarak, gecenin ilerleyen saatlerine, sabaha kadar vaktini bu işe ayırır. Bu nasıl bir körlüktür.
Diğer bir fotoğraf gezi parkına çadır kuran gençler. Ne deniyor bunlara. Her şeyi kabul etmeyen, sorgulayan, taleplerini demokratik eylemler yaparak ortaya koyan, yaratıcı bir zekaya sahip, ülkenin değişim ve dönüşümüne katkı sağlayacak olan yeni bir nesil.
Günlerdir kendilerini ifade edecek bir heyet ortaya çıkaramayan, ne istediğini bir türlü yetkililerin avazları çıktığı kadar kendilerini kabul edeceklerini belirtmelerine rağmen gerçekleştiremeyen bir gençlik mi bu ülkenin değişim ve dönüşümünü sağlayacak. Provakatörlerin etkisinde kalıp onları içlerinden atamayan bir genlik mi bunu sağlayacak. Kendilerinin anlaşılmasını arzu edip başkalarını anlamaya çalışmayan bir gençlik mi bu değişim ve dönüşüme ön ayak olacak. Yaratıcı zeka, küfrün her çeşidini duvarlara yazmak mıdir? Küfrederek mi bu değişim yapılacak. Günlerdir su yüzü görmeyen vücutları ile mi, yoksa çişleri ve b..k arının üzerinde sabahlayarak mı devrim yapacak bu zeki gençler.
Kendilerinin başlattığını varsaydığımız bu masum, ağaçlar kesilmesin talepleri yüzünden Türkiye’nin zarar gördüğünü bu kadar gündür artık görmeyip, eylemlerine devam eden bu gençlik mi bu ülkenin medarı iftiharı. Öğretmenlerinin ya sınıf geçme ya eylem sözlerinin tesiri altında kalıp kendilerini bilerek ya da bilmeyerek kullandıran bu gençlik mi övünç kaynağımız.
Doksanlı yıllarda dünyaya gelip AKparti iktidarı yıllarında gençliğini yaşayıp Türkiye’de olup biteni, dünyada olup biteni idrak edemeyen bu gençlik mi geleceğimizi aydınlatacak.
Bu gençliği bu hale nasıl getirdik diye üzülecek, vah edecek yerde, bunlardan ders çıkaracak yerde apolitik diye tarif edilen bu gençliği göklere çıkartıyoruz.
Kime ne anlatıyorsunuz? Hadi ordan.
M.Abdulkadir YUSUFOĞLU