HAYAT UZUN BİR YOL

Hayat uzun bir yoldan ibarettir. İçinde sürüp giderken bilmediğimiz ön göremediğimiz birçok kavşağı, çıkmaz sokağı, dönüşleri barındırıyor. İçinde ilerleyip sürdürdüğümüz yaşam çeşitli duraklardan oluşuyor. Ve kimi zaman isteyerek kimi zaman elimizde olmadan bu duraklara uğruyoruz. Her durakta yeni bir maceranın içinde buluyoruz kendimizi. Uğradığımız her durağın bize kazandırdıkları ve bizden götürdükleriyle devam ediyoruz yolculuğumuza. Yolculuklar kolay değildir. Hazırlıklı olmayı gerektirir. Ve aynı zamanda da hazırlıksız yakalanacağımız anlar olacağını da kabullenmeyi gerektirir.

Hayatın uzun bir yol olduğunu belirttik. Bu da ister istemez bu yolun sonu nereye varacak sorusunu akıllara getiriyor. İnsan olmanın fıtratında vardır bilinmezliğe karşı belirgin olma isteği. Bilmemek korkutur çünkü. Bilinmez olanı kavramak istemeyiz çünkü anlamlandırmaya eğilimliyizdir. Bu sebeple de hayat yolculuğunun nereye varacağını bilmek isteriz. Ancak gözden kaçırdığımız nokta şu ki yolculuğa çıkarken birçok hedef belirlesek de hangi nihai sonda yolu bitireceğimizi bilemeyişimizin netliğidir. Bilmek de zaten iyi midir kötü müdür ne kadar tartışılsa da ben bu tartışmada bilmemenin daha iyi olduğu kanısındayım. Nerde biteceğini bilmek, yolculuktan alacağımız keyfi azaltacaktır. Akışa kendimizi bırakmayı zorlaştıracaktır. Ve yeni hedeflerden bizi alıkoyacaktır belki de. Zaten şurada bitecek diye tadacağımız birçok şeyden vazgeçmemize neden olacak ve gitmek isteyeceğimiz birçok durağa varamadan bitirmemize neden olacaktır. Tam olarak bu yüzden yolculuğun nereye varacağını bilmemek daha iyidir diye düşünüyorum. Bilinmezlik bazen güzeldir.

Bilinmezlik güzeldir ancak bazı bilinmezlikler hayatımızın tam orta yerinde birçok hedefin ortasında karşılar bizi. Ve o anda ne yapacağımızı bilemeyiz. Olayı budur zaten bilinmezliğin. İşte bu yüzden hayat yolculuğunda karşımıza çıkan ani ve beklenmedik olaylar karşısında sorumluluğu ele alabilmeliyiz. Ve koşullar ne olursa olsun yola devam etme isteğimizi koruyabilmeliyiz. Çünkü yolculuğun yalnızca çiçekli manzaralar sunmayacağını kabul etmeliyiz. Bazen fırtınalı havalarda, çamurlu duraklarda yolculuğa ara vermemiz gerekebilir. Ancak duraklar, bir süre beklemek içindir. Sonsuza dek orada kalamayız. Toparlanıp, kontrolü ele alıp yola devam etmemiz gerekir. Çünkü hayat bekleyerek, takılı kalarak yaşanabilecek bir süreç değildir. Hayat, uzun bir yolculuktur. Yolculuklarımızın sonu ne zaman, nerede, nasıl bitecek bilmiyorum. Ama umarım her birimizin yolculuğu bizleri nihai güzelliklere vardırır.