İletişim insan hayatının vazgeçilmez bir unsurudur. İletişim için bir çok farklı yolu kullanırız. Bazen yazarak ifade ederiz kendimizi bazen bir bakış veya bir gülümsemeye sığdırırız duygularımızı veya başlı başına duygularımızı yansıtır hale geliriz iletişimle. Bu çoğu zaman kontrolümüzün dışında bile olabilir. Örneğin; sevdiğimiz biriyle karşılaşınca verdiğimiz tepki ile hoşlanmadığımız bir insanla karşılaştığımızda verdiğimiz tepki farklıdır. Bunu konuşmamıza yansıtmamaya çaba harcasak bile istemeden mimiklerimizle belli edebiliriz. Yahut ,sevdiğimiz bir konudan saatlerce bahsederken sevmediğimiz konuyu kısa keserek sonlandırma çabası da olumsuz tepkilerimize bir örnektir.
İletişim kadar doğru kullanımı da çok önemlidir. Asıl amaç olan kendini ifade etme iletişimi doğru kullanma sayesinde bizi beklentimizin üstüne bile taşıyabilir. Biriyle tanışmamızı ele alalım. İlk intiba insanlar için çok önemlidir. Güler yüzlü, sempatik, yapıcı cümleler kullanan insanlar karşısında ki kişide iyi bir etki bırakır ve ilgiyi tamamen kendine çeker .Bu günlük ilişkilerimizde de böyledir. Sıkça karşılaştığımız bir durum olan bir isteğimizi dile getirmeyi ele alalım. Karşı taraftan bir şey talep edeceğimizde nezaketle ve güzel bir dille istersek karşılık olumlu olur ve isteğimizin karşılanma oranı yükselir. Agresif ve sert bir dille iletişime geçtiğimiz de ise kısa süren ve dışa kapalı bir iletişimle karşı karşıya kalırız ve talebimiz olumsuz sonuçlanma oranı yüksektir. İşte burada ki anahtar kelime sevgi dilidir. Sevgi dili , anlayış ,yumuşaklık ve tevazuyu içinde barındıran ve bütün toplumlarda geçerliliği olan bir dildir. Dinimiz de sevgi ve hoşgörü temeline dayanmaktadır. Allah Hüteâla yaratılan her canlıya sevgi ile iyi muameleyi emretmiştir. Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz insanlara güzel muamelede en büyük örneğimizdir. Kendine zulmedenlere dahi güzellik ve hoşgörü ile yaklaşmıştır. Toplum olarak da sevgiyi hayat felsefemize yansıtmamızı öğütleyen büyüklerimiz vardır. Hz.Mevlâna’nın hoşgörüsü Yunus Emre’nin sevgiyi her şeyin temeline koymuş olması bizler için önemli ipuçlarıdır. Unutmamalıyız ki sevginin açamayacağı kapı, çözemeyeceği problem yoktur .Yeter ki sevmeyi bilelim.
Sevgi dilinin bir özelliği de evrensel olmasıdır. Sevgi dolu bir yaklaşım aynı dili konuşmayan insanları bile birleştirir. Çaresiz birini gördüğümüzde dilini anlamasak da yardım etmeye çalışırız veya acı çeken birine rastladığımızda bizim de yüzümüze bir hüzün ifadesi yansır farkında olmadan. İşte bunlar duyguların iletişime yansımasıdır. Ufak bir tebessüm karşımızda ki insana iyi niyetimizin ifadesi gibi görünür. Ortak bir olayı paylaşırken de bu dil kendini belli edebilir. Toplumu ilgilendiren üzücü bir hadise karşısında , doğal afetler savaş madurlarının durumları fakirlikle mücadele eden ülkelerin çektiği sıkıntılar gibi olaylarda, umursamaz bir tavırlarla kendini belli eden insanlar , hangi toplumdan olursa olsunlar hemen duygusuz, anlayışsız ve bencil damgası yiyebilirler. Çünkü toplumla iletişim kurmayı becerememişler ve o an paylaşılan duyguların dışında kalmışlardır.
Sonuç olarak, iletişim ne kadar insani duyguları taşırsa bize yansıması da o kadar iyi olacaktır. Tüm davranışlarımızda olduğu gibi iletişimde de sevgiyi, saygıyı, iyi örnek olmayı başarırsak hem kendi gelişimimiz hem toplumdaki bireylerin gelişimi daha yüksek seviyelere gelecektir. Bu felsefe bizi ,daha kolay anlaşan ,insan haklarına özen gösteren duyarlı insanların oluşturduğu mutlu ve huzurlu bir topluma kavuşturacaktır Bize düşeni yapalım ve tüm âlemi, insanları hayvanları doğayı sevelim ve en önemlisi Allah için sevelim. Kim ki Allah için severse aynı sevgiyi Rabbimiz de ona göstereceğini buyurmuştur. Bu güzel fırsatı yakalamak ve mutlu yarınlar için birbirimizi sevelim…