İNSANİ YARDIM VAKFI (İHH) VE BAŞBAKAN NEDEN HEDEFTE

İNSANİ YARDIM VAKFI (İHH) VE BAŞBAKAN NEDEN HEDEFTE
‘İHH İnsani Yardım Vakfı; bölge, din, dil, ırk ve mezhep ayrımı yapmaksızın dünyanın herhangi bir yerinde sıkıntıya düşmüş, felakete uğramış, zulüm görmüş, aç ve açıkta kalmış; savaş, tabii afet gibi sebeplerle mağdur olmuş, yaralanmış, sakat kalmış; evsiz, yurtsuz, tüm insanlara insani yardım ulaştırmak ve bu insanların temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemek üzere 1992 yılından bu yana çalışmaktadır.
Gönüllü faaliyetlerle başlayan ve 1995 yılında kurumsallaşan bu çalışmalar kısa sürede 5 kıtada 120 ülke ve bölgeye yayılmış ve Türkiye’den tüm dünyaya ulaşan bir hayır köprüsü olmuştur.

İHH İnsani Yardım Vakfı misyonunu gerçekleştirirken tüm dünyada öncelik sırasına göre;

Savaş ve savaşın etkisinin sürdüğü bölgelerde

Afet bölgelerinde
Yoksulluk olan ülke ve bölgelerde, faaliyet yürütmektedir.’

Yukarıdaki ifadeler İHH’nın resmi web sayfasında yer almaktadır. Evet 5 kıta ve 120 ülkede 1992 yılından buyana bir iyilik hareketi olarak faaliyetlerini sürdürmektedir İHH. Mazlumiyet, felakete uğrama, aç ve açıkta kalma, evsiz yurtsuz kalma durumları bu yardımların ana amacını oluşturmaktadır. Bu yardımlar yapılırken mazlumun, aç ve sefilin, felakete uğrayanın, sıkıntıya düşenin dinine, diline, rengine, ırkına göre hareket edilmiyor. Bendensin demiyor. Benim gibi düşünmüyorsun demiyor. İnsani olanı, İslami olanı yapıyor.


Anadolu’dan, Türkiye’den doğan bu güneş 5 kıta ve 120 ülkeye ışığını ve ısısını ulaştırıyor, kimsesizlerin kimsesi oluyor. Peki böyle bir hareket neden hedef tahtasına oturtuluyor?

Kötülüğü, sömürüyü, aşağılamayı, ahlaksızlığı, düşmanlığı, yok etmeği küreselleştiren batı medeniyeti, küresel güç odakları ve tabi işbirlikçi odaklar bu iyilik hareketini boş bırakırlar mı? Elbette üzerine yürüyecek, elbette yok etmeğe çalışacaktır. Çünkü bu hareket gönülleri birleştiriyor. Kardeşliği pekiştiriyor. Paylaşmayı küreselleştiriyor. Sömürü düzeninin çarkına çomak sokuyor.

Mavi Marmara hedefine ulaşabilseydi şayet abluka altındaki Gazze özgürlüğüne kavuşacak, terör devleti İsrail’in yaptığı insanlık dışı muameleler bir bir dünyanın gözü önüne serilecekti. İsrail’in dünyanın gözlerine çektiği perde düşecekti. Haddini ve hududunu aşan İHH’nın hedef tahtasına oturtulmasının asıl sebebi budur. İsrail ve batı medeniyetinin insani ve İslami olan her şeyi yok etme anlayışıdır aslında İHH’yı hedefe koyan saik.

Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN Haziran 2013 tarihinde Gazze’ye bir gezi planlamıştı. Hatırlayın bu gezi yapılabildi mi? Yapılamadı elbette ki. Peki niçin yapılamadı. Şimdi düşünelim. Haziran ayında Türkiye’de ağaç kesilmesi bahane edilerek Başbakan’ı devirme girişimi olmadı mı? Gezi olaylarının asıl hedefi Başbakan değil miydi? Ve bu olaylar Başbakan’ın Gazze’ye gidişine mani olmadı mı? Gezi olaylarının bence en önemli sonuçlarından birisi Başbakan’ın Gazze’ye gidişinin engellenmiş olmasıdır.

Mavi Marmara ve Başbakan’ın Gazze’ye yapmak istediği ziyaret İsrail’in canını sıkan en önemli olayların başında gelmektedir.

17 Aralık darbe girişimini Gazze’ye ziyaret düşüncesi ve Mavi Marmara’dan bağımsız düşünmek gafletin ötesinde bir şeydir.

Bu yapılanlar mazluma, mağdura, ötekileştirilene, sömürülene uzanan eli kırma girişimleridir.

30 Mart, Cumhurbaşkanlığı ve 2015 genel seçimlerini bunlardan bağımsız düşünmek ise gafletin zirve durumudur.
Ne diyeyim Allah gafletten uyandırsın.   
M. Abdulkadir YUSUFOĞLU