KARAMAN’IN TEK KADIN MUHTARI Foto Galeri: KARAMAN’IN TEK KADIN MUHTARI

Karamanın en eski mahallelerinden biri olan Sekiçeşme Mallesi’ne muhtarlık yapan Raziye Ünlü, aslen Mersin Mut’lu. Yaşadıkları köyde sadece ilkokul olduğu için ilkokul sonrasını okuluna devam edememiş. Raziye Hanım özellikle babasının teşvik ve desteğiyle kendisini her alanda çok geliştirmiş. Abisinin iş bulmasıyla iki kardeş Karaman’a gelerek yerleşmiş. Uzun süren çalışma hayatına mahallede açtığı bakkal dükkanıyla devam eden Raziye Hanım, burada mahalle haklının her zaman yardımına koşmuş. Mahalle halkının ısrarı ve tam desteğiyle muhtarlığa aday olan Raziye Hanım, rakiplerini büyük bir oy farkıyla geçerek muhtar olmuş. Mahalleliye ev konforunda muhtarlık ofisi kuran Raziye Hanım, mahalleli tarafından çok seviliyor. Raziye Hanım bir sonraki dönem seçimlere katılmak konusunda da şöyle diyor: “‘Mahallemin nabzına göre karar vereceğim.”

“GÖREV BAŞINDAYKEN BABAM GÖRSÜN İSTERDİM”

Köylerinde okul olmadığı için ilkokul sonrası okula devam edemediğini ama babasının desteğiyle her alanda kendini geliştirdiğini söyleyen Raziye Hanım, şunları ifade etti:

“Ben 1974 Mersin’in Mut İlçesi’ne bağlı Kravga Köyü doğumluyum. 92 yılından bu yana Karamanda ikamet ediyorum… Ben ilkokula kadar okuyabildim maalesef. Rahmetli babam benim okumamı çok isterdi. Ama imkânlarımı el vermedi. Köyde okula devam etmek için şehirde muhakkak yakınınz olması lazım. Çünkü yatılı yurtlar o zaman bu kadar yoktu. Okuya bilenlerin şehirde mutlaka bir akrabası vardır. O akrabası ona sahip çıkar. Annelik babalık yapardı. Orada okuluna ve eğitimle devam ederdi… Benim şu an böyle güçlü bir kadın olarak ayakta durmamın mimarı babam. Bana hiçbir zaman sen kadınsın, sen kız çocuğusun, sen gidemezsin, yapamazsın demedi. Beni hiç kısıtlamadı. Hep bana güvendi. Mesela çocukken babam bana pantolon gibi bir şey almıştı. Köye gittiğimde annem kızardı. Kız çocuğu bu derdi… Avrupa'ya da gitmiş, gelmiş orada da bir çalışma hayatı olmuş. O yüzden hiç dar görüşlü bir biri değildiBeni dikiş kursuna gönderdi. O dönem kardeşlerim vardı onlarla ilgileniyorum diye annem karşı çıktı. Babam ‘gidecek’ dedi. Eskiden hazır kumaş elbiseler yoktu. Herkes her şeyi kendi dikiyordu. Bilmeyen ya da makinası olmayan komşuya giderdi. Babam, ‘Benim çocuğum dikiş dikeceğinde başkalarının kapısına gitmesin’ dedi. Kendisi yapacak, becerecek, öğrenecek dedi. . Bizi kendine yeten bireyler olarak yetişti. Babamı 2012 yılında kaybettim. Babamın şu an benim bu görevi yaptığımı görmesini çok isterdim.”

“AYAKLALARIMIN ÜZERİNDE DİMDİK DURDUM”

Köyden Karaman’a çalışmak için abisiyle gelen Raziye Hanım, o süreci şu şekilde anlatıyr:

“Benim sürekli hayatım çalışmakla geçti. Yani çalışmayı çok seviyorum. Ben abimle 1992 yılında bir gelecek sağlamak için Karaman’a geldim. Aynı yıl burada bir fabrikaya işçi olarak girdim. Bir ev kiraladık. O dönemlerde bekerlara ev verilmiyordu. Tedirginlik yaşayan bir karamandı. Ama o dönemlerde fabrikaya girdiğimde gençtim, cahildim. O dönemlerde televizyon yok, internet yok. Herhangi bir bilgi alabileceğimiz bir şey yok. Sigorta ne demek bilmiyorum. O dönemlerde bir ekonomik kriz vardı. Bir ay boyunca çalıştık. Bana çavuş  dedi ki hadi git maaşını al. Nereden alacağım onu bile bilmiyorum. Şu gidenlerin arkasından git dediler bana. Sırada bekliyoruz. O zaman Asgari ücret 500 tl. Bir deste para koydular önüme. 1 milyon 700 TL verdiler.  Düşünsenize. Ceplerime koydum. Zor sığdırdım. 12 saat çalışmışım. 4 pazarımda çalışmışım. Mesai artı mesai. Eve geldim. O ana hiç unutmuyorum. Kuzenimle çarşıya gittik. 500 bin lira harcadım. Benim ailemin bir ayda köyde kazandığı 500 TL yani. Kıyafet aldım, çanta aldım. Kardeşlerime, anneme, babama hediyeler aldım. O kadar çok alışveriş yaptım ki… Köye gittik. Arkadaşlarıma anlattım olanları. Köyde bir duyuluyor bu. İşte bir ayda şu kadar maaş almış falan diye. Biz de gönderelim çocuklarımızı demişler. Bziden sonra bir göç başladı. Düşünsenize ne kadar kişiye faydalı olabildik. Köyde bir öncülük yaptık. O zamanalr bir kadının çalışmasının, birilerine öncülük yapmanın ne demek olduğunu anladım. Birilerine liderlik yapmayı keşfettim. O andan sonra, etrafımda yardıma ihtiyaç duyan insanlara yardımcı olmayı görev edindim. Fabrikaya yeni gelenlere ablalık yaptım.”

EN YAKIN ARKADAŞINI DEVİRDİ!

Muhtarlık seçimleri için mahallelinin tam desteğini alan Raziye Hanım, rica üzerine seçimlere katılmayarak arkadaşını destekledi… Arkadaşının verdiği sözleri tutmaması üzerine 2 dönem sonra desteğini çekerek aday olan Raziye Hanım, en yakın arkadaşını büyük oy farkıyla devirmiş:

 “2004 yılına kadar fabrikada çalıştım. O dönem evlendim ve çocuğum oldu. Ben çalışırkan çocuğuma bakacak kimse olmadığı için işten çıkmak zorunda kaldım. Sonra mahallede esnaflık yapmaya başladın. Bir market açtım. Mahalle ile iç içeydim. Gelenler güler yüzle ilgilenir, sohbet sırasında dertlerini anlatırlardı. Elimden geldiğince onları çözmek için çabalardım. Mesela mahallede yaşlı kişiler bir yere gideceğinde, bir işi olduğunda yardımcı olurdum. Devlet işlerinde götürür işinin çözülmesi için çabalardım. Resmi dairelerde yardımcı olurken memur bana ‘Sen neyi oluyorsun?’, ‘Sen niye uğraşıyorsun?’ soruları sorardı. Ben de mahalleden komşusuyum deyince güvenilir gelmiyordu. O dönem mahalleli seçim yaklaştığında muhtarımız sen olsana dedi. Ben de kimlik sahibi olsam işlerim daha iyi ilerler diye olumlu baktım… O dönem çocuğum küçüktü. Bir önceki dönem muhtar olan hanım ‘Sen beni destekle bu dönem ben olayım’ dedi. Bende kadın dayanışması yapmak adına destek olum. Asla rakip olmadım. Sonra arkadaşı muhtar seçtik. Görev süresince onun adına yardımcı oldum herkese. İkinci dönem geldi. ‘Ben bir dönem daha yapmak istiyorum’ dedi. Sen bir sonraki dönem aday ol dedi. Bir dönem daha onu destekledim. Bu arada mahalleden çok baskı geliyordu bana. Sen muhtar ol diye. Ama koltuk rahat geliyor herhalde.. Mahalleli diğer seçimlerde dedi ki, sen aday olmuyorsan biz senin adayını desteklemeyeceğiz. Başka bir aday seçeceğiz. Öyle olunca arkadaş da sözünü tutmadı ve yeniden aday oldu. Bende mahalleliye söz verdiğim gibi aday oldum. Çok büyük bir oy farkıyla kazandım. İki dönem sırt sırta çalıştığım arkadaşım bana küstü. Ve şu an hala da küs.”

MUHTARLIK MÜHRÜNÜ İPİN UCUNA BAĞLANARAK AŞAĞI SARKITILAN BİR KOVADAN ALMIŞ

Raziye Hanım, seçim sonrası muhtarlık mührünü kovanın içinde almış:

 “Seçildikten sonra arkadaşımdan şunu beklerdim; helalleşerek ayrılalım. Sonuçta yıllarca sırt sırta çalıştık. Beni tebrik bile etmedi. O konuda kırgınım…  Seçim sonrası mührü teslim etmesi lazım. Normali nedir? Gelir tebrik eder mührü verir. Mühür ortada yok. Konuşmuyoruz ya hani. Mesaj attım mührü teslim almam lazım diye. Evinin önüne gittim. Bana mührü inip vermeye tenezzül etmedi. Kovaya koymuş iple aşağı sarkıttı… Hiç yakıştıramadım. O benim büyüğüm. Birlikte çalıştık. Birlikte güzel vakitler geçirdik. O bana lider olmalıydı. Birlik olmalıydık hala. Ondan büyüklük yapmasını beklerdim… İşte siyaset böyle bir şey. Koltuk böyle bir şey…”

“Mührü aldıktan sonra hemen işe koyuldum. Zaten yabancı olduğum bir çalışma değildi. Mahallede ilk iş güvenlik için metruk binaları yıktırmak oldu. Belediye başkanımız çok büyük harcamalar yaptı. Bu binaları yıktırırken bağımlı kişilerden tehditler aldım. Ama hiç boyun eğmedim. Güvenlik için yaptırmak zorundaydım. Sonrasında 65 yaş üzeri vatandaşların evlerinin devletimiz tarafından temizlenmesi. Neden devletimiz tarafından temizlenmesi? Çünkü yaşlımızın maaşı olsa bile evine gelen kişinin güvenli olup olmadığını bilemiyoruz. Böyle bir uygulamayı geçirdik hayata. Mahallede 5 ev temizleniyordu böyle. Şu an tasarruf tedbirleri kapsamında bu hizmet sekteye uğradı…

AİLE SICAKLIĞINDA MAHALLE

Mahallemizdeki her bir oturanı tanırım. Kimin neye ihtiyacı var hepsini bilirim. Çok çalışmalar yaptım hala daha projelerim var hayata geçirecek. Tüm muhtarların böyle olması gerekir. Yaptığımız işler konuşulunca diğer muhtarlar ‘Muhtarım kendini frenle’ diyor. Kadın olarak her işte titiz yaklaşıyoruz. Kadın hassasiyetiyle. Mesela biri bana ‘muhtarım kızım evlenecek ama durumum yok’ dediğinde evlenecek bir kız için nelerin ihtiyaç olduğunu biliyorum. Erkek muhtar arkadaşlarıma da bunu söylüyorum. Yardım götürürken onun çocuklarını incitmeden, o annelerin onurunu incitmeden yardım edelim. Kadın hassasiyeti burada devreye giriyor… Mahalleliyle aile gibiyiz. Çay oturması yaptıklarında çağırıyorlar. Kahvehanenin önünden geçerken buyur ediyorlar. Oturup onların dertlerini dinleyip çözüm arayışına giriyorum. Aynı şekilde yaşlı teyzeler geliyor. Sandalyeye oturamıyor. Onlar için bir kanepe getirttim. Gelen oturuyor. Ayağını uzatıyor. Hanımlar muhtarlığa el işleriyle geliyor. Burada örgülerini örüyorlar. Ben de örgü örüyorum. Ördüklerimi satıp, parasını ayrı biriktirip çocuk okutuyorum o parayla.. Mahallemizdeki insanları tanımak dayanışma içinde olmak çok önemli… Komşumuzun kim olduğunu bilemezsek, mahallemizde kişilerin kim olduğunu bilemezsek, bizim aramıza terörist de girer, uyuşturucu baronları da girer, çetesi de girer, herkes girer. Biz bu yüzden komşumuza, büyüklerimize,  yaşlarımıza sahip çıkıp ele verip mahallemiz için ülkemiz için, geleceğimiz için çabalamalıyız.

‘MAHALLENİN NABZINA GÖRE HAREKET EDECEĞİM’

Raziye Hanım yeniden aday olmak konusunda şunları söylüyor:

“Mahalleli, biz seni bırakmayız, tekrar aday ol’ diye baskı yapıyor. ‘Bizi bırakmayacaksınız değil mi’ diyorlar.  Ben de diyorum ki; ‘Mahallemin nabzına göre karar vereceğim.’ Hani beni tekrar yine görmek isterlerse yine aday olabilirim. Ama muhtarım biz dönem ‘Biz senden memnun kalmadık’ derse çoğunluk gönüllü bir şekilde çekilebilirim. Muhtarlığı bıraksam büyüklerime, ihtiyaç sahiplerine yardım etmekten asla elimi çekmeyeceğim. Çükü benim buralara gelmemdeki sebep hayır yapmaktı. Dönüp baktığımda o kadar çok hayır duaları aldım ki. Zaten yalnızca çalışarak ve hayır duasıyla desteklenerek bir yerlere gelebilirsin.”