Her yazı, mensur ya da manzum bir bebek gibidir, bir ebeyle doğar. Bir vefat üzerine müteveffa dost için kaleme alınmış bir yazı etkiler insanı değil mi? Kim öle kim kala: Allah CC bereketli bir ömür versin, kimin kimden önce öleceği bilinmez ama hayattaki vefakâr bir dost için kaleme alındı bu yazı. Kaderin cilvesi, 1989’da İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi dördüncü sınıfta nasip olan ilk umremizde Kâbe’de tanıştırdı Rahman, lise son sınıfta üçüncü umresine gelmiş bu Hafız Dost ile bizi. Hacı hacıyı Mekke’de bulur derler ya, işte aynen öyle. Buluş o buluş muhabbet ettik birbirimize; sevdi, sevdirdi, sevindirdi Rabbim bizi.
Vefakâr dosta bir vefa olur mu acep, ben de imkân varken duygularımı takdim edeyim istedim. Dost 1990’da İstanbul’a, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Edebiyat Öğretmenliği Bölümüne geldi. Kendisini ortaokuldaki bir öğretmeni keşfetmiş, zaten temelden şairdi. Fakülteden mezun oldu, Edebiyat Bölümünde asistan oldu, yüksek lisans yaptı, doktoraya başladı, asistanlığı boşladı, öğretmen oldu, olmadı en sonunda sınıf da kesmeyince Bütün Bir Yurdu sınıf bilip 2005 yılında Yüzakı Mecmuasını kurdu ve halen Yüzakı Dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yürütüyor. Bu Dergi toplumun şiir, edebiyat, sanat ve tarih açlığını doyurur. Damarlarımdaki bu açlığı yıllardır giderir Yüzakı. Dostun emeği çok olunca üzerimde ben de yazmaktan kendimi alamadım işte.
Evet, Hafız, Şair ve Yazar Muhammed Ali Eşmeli dostum bu yazının bebeği.
Kıymetli Yeni Şafak Yazarı İbrahim Karagül’ün, beni de hüzne boğan Yeni Şafak Gazetesi Kurucu ve Yazarı Rahmetli Akif Emre’nin vefatı üzerine kaleme aldığı 24 Mayıs 2017 tarihli yazısı da bu yazının ebesi.
İyi insanlar iyi atlara binip gidiyorlar… Allah Rahmet Eylesin.
İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciun.