MISIR’DA DEMOKRASİNİN SONU MU?
Çok fazla geri gitmeye gerek yok. Şu geçtiğimiz 30-35 yıllık döneme baktığımızda İslam coğrafyası adeta kan ağladı. Önce İran-Irak savaşıyla iki Müslüman ülke birbirini kırdı. Ardından Rusya Afganistan’ı işgal etti. Binlerce müslümanın kanına girildi. Sonra Batı’nın orta yerinde Bosna Hersek’te Müslüman Boşnaklar soykırıma tabi tutuldu. Onbinlerce Müslüman canice katledildi. Namuslarına, ırzlarına geçildi. Şu an halihazırda yine Müslümanlar katledilmekte ve zulme maruz kalmaktadırlar. Bugün Myanmar’da-Arakan’da Müslümanlar Budistler tarafından yakılıyor, insanlık dışı muamelelere maruz bırakılıyorlar.
Diğer taraftan bugün dünyanın bir çok yerinde yine Müslümanlar Batının sömürmesi sonucu susuzluktan, açlıktan ölüyorlar. İlaç bulamıyor, tedavi edilemiyor ve hastalıktan yine ölüyorlar.
Tablo, fotoğraf, resim bu. İnsan olanın içini karartıyor.
Bu manzaranın arkasını iyi görmemiz lazım. Kimler yapıyor, niye yapıyor iyi idrak etmemiz lazım.
Suriye neredeyse üç yıldır birbirini kırıyor. Yüzbinlerce mülteci acı ve ızdırap çekiyor. Vatanlarından, yurtlarından uzakta çile dolduruyor. Yine ölen Müslüman, yine yıkılan Müslüman yurdu. Peki niye?
Mısır’da millet iradesini ortaya koydu, yöneticilerini kendileri seçti. Sonuçta bir yıl devam edebildi. Çağdaş firavunlar ve destekçileri Mısır’a halk iradesini çok gördüler. Seçilmiş meşru Cumhurbaşkanını darbeyle devirdiler.
Mısır halkının; iradelerine, tercihlerine saygı gösterilmesi taleplerine kan bulaştı. Gözü dönmüş firavun bozuntuları, Kıptiler ve Hıristiyan azınlık masum halkın üzerine ateş açarak yüzlerce müslümanı katletti. Peki niye?
Başta Suudi Krallığı olmak üzere Körfez Krallıkları Mısır’daki kanı parayla temizlemeye çalıştılar. Çağdaş firavunlara destek oldular. Peki niye?
Topyekün batı bu olup biten karşısında kılını kıpırdatmadı, kıpırdatmıyor ve kıpırdatmayacak. Çünkü küfür tek millet.
Müslüman insan yerine konmadığından onun hayatı muteber değildir batı için. Korunmaya değer değildir. Onun anlayışında en iyi Müslüman ölü müslümandır.
Batı’nın değer diye sunduğu her şey anlamını yitirmiştir bugün.
Müslüman coğrafyasında bu zulümlere, katliamlara, millet iradesini yok sayan anlayışlara karşı tek ses Türkiye’den çıkmaktadır. Bu ses doğru bir sestir, yerinde bir sestir ve daha bir gür çıkmalıdır.
Müslüman coğrafyasında mazlumun, düşkünün, kimsesizin yanında yine Türkiye yer almaktadır. Bu duruş doğru bir duruştur, yerinde bir duruştur ve devam etmesi gereken bir duruştur.
Darbelerle Türkiye’nin bu duruşunu engellemeye çalıştılar olmadı. Ekonomiyle vurmaya çalıştılar olmadı. Gezi Parkı olaylarıyla fitili ateşlemeye çalıştılar olmadı. Bunlar hep bir hesabın sonucuydu ancak tutmadı.
Unutulmasın ki herkesin bir hesabı varsa Allah’ında bir hesabı var ve bu hesap Türkiye’deki Müslümanlar eliyle görülecektir.
İşbirlikçi krallıklar Batı’nın kanlı elini Mısır’da ne kadar da yıkasalar bu kan gelip kendilerini bulacak ve boğacaktır. Batıdan dost olmayacağını, çanak yalamanın onlar için menfaatlerine dokunulmadığı sürece kayda değer olduğunu bir gün anlayacaklar ancak bu anlama onlara fayda vermeyecektir.
Batının değer olarak ikiyüz yıldır bize postaladığı zarflar pörsümüş, yıpranmış ve lime lime olmuştur. Bu zarfların adam olmasının imkanı kalmamıştır. Batı’nın mazrufunu koyduğu zarflar çifte standardın, ikiyüzlülüğün simgesi olmuştur.
Bu zarflar Gezi Parkından, Mısır’dan, Suriye’den Myanmar’dan, Arakan’dan, Somali’den geri iade edilmelidir. Artık bu zarflar tedavülden kalkmalıdır.
Mısır’da demokrasi sona ermiştir. Ölmüştür. Cenazesi mısır sokaklarında sürüklenmektedir. Bu kelimeden nefret ediyorum. Batsın sizin demokrasiniz.
M. Abdulkadir YUSUFOĞLU