Polis Olmak
Kendini vatana adamış bir beden üzerinde rengini geceden alan üniforma. İte temenna duruyor Anadolu’nun karşısında. Alp Arslan’ın sancaktarlığını yapıp kapıyı açtığı bu yurtta, devletin bekası halkın refahı için duruyor feth-i müşerref kılan bu milletin karşısında. Başında kasketi ayağında parlayan ayakkabısı jilet gibi kolalı pantolonuyla işte vefanın en güzel örneği işte Türk Polisi.
Polis olmak bir sevda olmaktır sokaklarda. Ecdada borç diye uykusuz kalmak , bazen gülüp bazen ağlamak. Çocukların ellerindeki taşları alıp onlara oyuncak ve kitap dağıtmaktır. Şahadeti beklemek devriye devriye dolaşmak sokaklarda, Anıt Kabir’de Ata’nın defterine yazmaktır.“İstiklal savaşını kazandığınız bu milletin torunlarını evlatlarını koruyacağım” diyerek ant içmektir. Bu milletin aziz evlatlarını her türlü şerden musibetten korumaktır.
Medeni olduğunu iddia eden devletlerdeki gibi kişisel sorunları yüzünden suçlulara zulmetmesi değildir. Onların ne kadar arsız olursa olsun pişman olsun olmasın şefkatle kucaklamaktır. Bir baba gibi… Gereğini adalete bırakmaktır, işte insan sevgisi işte polislik budur. Sokaktaki gençlere, çocuklara: “Hadi kalk evlat, seni evine götüreyim” deyip elinden tutabilmektir. Gördüğü bir ihtiyara dede diyerek sahip çıkmaktır. Ağlayan gözlere minik bir tebessüm fakat büyük bir mana ile mutluluk saçmaktır. Yetimlerin, öksüzlerin başını okşamaktır. Aynı zamanda toplumun herhangi bir anda huzurunu bozacak herhangi bir şeye karşı tetikte olmaktır. Bayrağını çiğnetmemektir. Toplumun her ferdini anan, baban, evladın bilmektir.Aşık olmaktır mesleğine, öyle bir aşkla yapmaktır ki uğrunda ölümü bile göze almaktır. Nice yüz atmış yedi yılda vatanı korumaktır.