Geçtiğimiz günlerde Manisa ilimizin Soma ilçesinde maden ocağındaki kaza tüm ülkemizi etkisi altına aldı. Milletçe üzüldük. Olayları küçük, büyük her yaştan insan üzüntü ile izledik, takip ettik. Zaman zaman hayrete düştük, donduk kaldık. Gözyaşlarımızı tutamadık bazen. Hayatını kaybeden tüm madenci kardeşlerime Allahtan rahmet, kederli ailelerine baş sağlığı diliyorum. Yaralılara acil şifalar dilerken, bu yaranın iyileşmesinin uzun zaman alacağını düşünüyorum. Düşünüyorum ki maden bir çok aileyi perişan etmiş, sevenleri ayırmış, oğulu babadan ayırmış durumda. Yani Soma’da ilkbaharda çiçekler soldu.
Şunu anladık ki her fırsatta Avrupa yaptırımlarından, ileri ülke, medeni ülke şartlarından bahsedenler nedense bu ocaklardaki iyileştirmeyi Avrupa ülkelerine göre düzenlememişler. 2014 yılında teknolojinin baş döndürdüğü bu zamanda buradaki denetimleri göz ardı etmişler. Ocaklar 1900 lü yılların mevzuatıyla, teknolojileriyle çalıştırılmış. Bu ocaklardaki çalışma şartlarını iyi irdelememişler. Bu konuda en yetkili insan olarak gördüğümüz Çalışma Bakanımız Sayın Faruk Çelik günlerce sessiz kaldı. Meydana gelen kaza öncesi ve sonrası görev, yetki ve sorumluluklarını yerine getirmedi, getiremedi. Yıllardır tüm gücünü gariban insanları nasıl altmış yaşına kadar çalıştırırım olayına vermiş. Avrupadaki insanlar emeklilikten sonra en çok 15-20 yıl maaş alabiliyorlarmış, bizde çalışanlar erken emekli oluyorlarmış, emeklilikten sonra 40 yıl maaş alıyorlarmış bunu nasıl aşağıya çekmek lazım mış. Mış ta … hesaplarına kafa yormuş.
Ortaya çıkan şu ki bu ocaklar kaderine bırakılmış, denetimleri sağlıklı yapılmamış, bir gün buraların yüzlerce insanı yutacağı düşünülmemiş, düşünüldü ise de rant kavgası, pastadan pay alma iştahı bu tedbirlerin önüne geçmiştir. Onlarca, yüzlerce gariban insanımız da ölüm pahasına evlerine bir parça ekmek götürmek uğruna buralarda ister istemez çalışmak zorunda kalmışlar.
Bizim de Avrupa ülkelerinde maden ocaklarında çalışmış ağabeylerimiz, amcalarımız veya tanıdıklarımız var. Onlar böyle anlatmıyorlar oralardaki maden ocaklarını. O ocaklarındaki çalışma şartlarını. Onlar böyle bahsetmiyorlar avrupadaki maden ocaklarından. Sayın bakan keşke bir ekip gönderip Avrupadaki bu ocaklardaki işleyişi, çalışma şart ve teammüllerini araştırsaydın.
2014 yılında buraları teknoloji ile donatsaydın. Yüzlerce insanımız telef olmasaydı. Lafa geldiği zaman teknolojiden bahsederiz. On yılda ne kadar İlerlemiş olduğumuzdan, Avrupa projelerinden, eğitim projelerinden, açılan üniversitelerimizden, sağlık hizmetlerinden bahsederiz. Soma’da yüzlerce çocuğun babasız kaldığının kader olduğunu söyleriz hemen. Ne önemi kaldı sizin verdiğiniz tabletlerin. Ne önemi kaldı sizin ev kadınlarına iş kurma projelerinizin. Yani hiçbir kömür ısıtmayacak babaları madende ölmüş çocukların yüreklerini.
Sayın aileden sorumlu bakanımız. Bu elem kazan sonucunda sizin adınızı da pek duyamadık. Sizi de bu yıkılmış, mahvolmuş, çırpınan ailelerin yanında görmek isterdik. Haydi vakit çok geç olmadan… Bu dakikadan sonra size de çok büyük görevler düşüyor. Gelin azıcık ısıtın yürekleri.