Bir önceki yazımda “KİBİR” den bahsetmiştik. Büyük harfler ile yazıyorum ki, biz ne kadar tevazu sahibi olursak o da o kadar küçük kalacaktır. Hayatımızın her anında yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız bize her daim yol gösterecektir. Her yeni bir başlangıçta ona göre hareket etmeyi öğretecektir.
Bu yazımda da tevazunun ne kadar önemli bir erdem olduğunu, hayatımıza nasıl değer kattığını ve tevazu sahibi olmanın yollarını anlatmaya çalışacağım. Yaşanılanlardan bir hisse de bize düşmektedir.
Bir örnek ile başlayacak olursak; Mevlana’ya sormuşlar; “O kadar okur, o kadar yazarsın. Peki, ne bilirsin? O da cevap vermiş. Haddimi bilirim!” Demiş.
Haddimiz kadar anlatalım, güzelliklere vesile olalım, sevginin, iyiliğin kalplerde yer bulmasında küçükte olsa katkımız olsun diyerek yazıyorum. Unutmayalım, her ne olursak olalım, nasıl yaşarsak yaşayalım, yüzlerde bir tebessüm, bir gülümseme bırakabiliyorsak kıymetli olan budur.
Tevazu sahibi olmanın ne kadar önemli bir erdem olduğunu anlatan bir kıssadan hisse ile devam edelim o zaman;
“Bir gün, ünlü İslam âlimi İmam-ı Azam Ebu Hanife, öğrencileriyle birlikte ders yapar. O sırada bir adam gelir ve İmam'ın yanına oturur.
Adam, İmam’a birçok soru sorar ve İmam hepsine sabırla cevap verir. Ancak adamın amacı, öğrenmekten ziyade İmam’ı küçük düşürmektir.
Sürekli soru soran bu adamın soruları gittikçe anlamsız ve alaycı hale gelir. Tabi bu durum karşısında İmam, sakinliğini korur ve her soruyu ciddiyetle yanıtlamaya devam eder.
Ders bittikten sonra öğrenciler İmam’a: “Efendim, o adamın niyetinin kötü olduğunu biliyorduk. Neden ona bu kadar sabır gösterdiniz?" diye sorarlar.
İmam-ı Azam, gülümseyerek cevap verir: "Tevazu, bilgiyle birleşince güzelleşir. O adamın niyeti kötüydü, ama biz onun seviyesine inmemeliyiz. Eğer ona kızsaydım, onu anlamaya çalışmasaydım, benim bilgi ve sabrımdan şüphe duyulabilirdi. Ama tevazu göstererek, doğru olanı yaptım." Der.
Yine buradan kendimize düşen hissemizi almalıyız.
Bilmeliyiz ki; Tevazu, insan olmanın en değerli erdemlerinden biridir. Kendini bilmek, başkalarına saygı duymak, hoşgörülü olmak ve sürekli olarak öğrenmeye açık olmak, tevazu sahibi olmanın temel özellikleridir. Tevazu, insanın kendi değerini küçümsemesi değil, başkalarını da en az kendisi kadar değerli görmesi anlamına gelir.
Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük faydalar sağlar. Daha sağlıklı ilişkiler, kişisel gelişim, toplumsal barış ve ruhsal huzur, tevazunun getirdiği en önemli kazanımlardır. Bu nedenle, tevazu sahibi olmayı hedeflemek ve bu erdemi hayatımızın her alanında uygulamak, daha mutlu ve anlamlı bir yaşam sürmemizi sağlayacaktır.
Kalbinizde sevgiyi ve iyiliği korumanız dileğimle, sevgi ile kalın.