TÜRKİYE KENDİ EVİNİN YOLUNU BULUYOR
Vatan uğruna, din uğruna, hilal uğruna yedi düvele karşı verilen istiklal mücadelesinin ertesinde tarihimize, dinimize, kültürümüze ve değerlerimize karşı bir mücadele verilmeye başlandı. CHP zihniyeti diye adlandırdığımız bu yeni mücadeleci zihniyet seçkinci ve ötekileştirici bir zihniyetti. Bu zihniyet milleti mazisinden, kökünden, kendisinden ve kendi değerlerinden ayıran bir zihniyetti. 25 yıl süren bu tekelci, buyurgan zihniyet yapılan ilk demokratik seçimlerde bir daha iktidar olamayacak şekilde sandığa gömüldü ve bir daha oradan çıkamadı. Millet, bu CHP’ye, kendi evinin yolunu kaybettirmeye çalışmasının bedelini sandıkta ödetti. Ve bugünde ödetmeye devam etmektedir.
Sandıktan çıkamayacağını anlayan bu zihniyet yeniden iktidara gelebilmek için bu sefer demokrasi dışı yolları denemeye başladı. Menderes’in bileğini bükemeyenler 27 Mayıs 1960’ta yaptıkları darbeyle onu dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen hukuksuz sözde bir yargılama ile astılar.
Bu milletin evinin/yuvasının önünü kesmeye çalışan bu zihniyet bugünde değişmeyen bir zihniyettir. Sahnedekilerle, sahne gerisindekilerle bu zihniyet dün ne ise bugünde o. Serdengeçti’nin ifadesiyle batırdıkları kadar kurtardık, yıktıkları kadar yaptık dediler. Batırdıkları ve yıktıkları milletti, milletin değerleriydi halbuki. Yaptık dedikleri, kurtardık dedikleri ise batının, batılın kokuşmuş, çürümüş değersizleriydi.
27 Mayıs’ta Menderes’e yaptıklarını bugün Tayyip Erdoğan’a yapmak istiyorlar. Sandıkta elde edemediklerini yargı darbeleriyle, sokak hareketleriyle, yakmakla, yıkmakla elde etmeye çalışıyorlar. En ufak şeyler dahi bahane edilerek yüzleri maskeli, elleri molotoflu çocukları, gençleri sokaklara sürüyorlar. Yeter ki karışıklık çıksın, ülke yönetilemiyor görüntüsü verilsin. Böylece sandıkta bileğini bükemedikleri başbakan diktatörlükle suçlanacak yurt içi ve yurt dışında itibarsızlaştırmaya çalışılacak.
Demokrasi yolunda sağlam adımlarla ilerlemeye çalışan, milli birlik ve kardeşlik projesiyle kanayan bir yara olan adeta kangrenleşen terör meselesini çözme iradesi gösteren bu başbakan nasıl diktatör oluyor? Alevi çalıştaylarıyla Alevilerin sorunlarına çözüm arayışını sürdüren bir anlayış nasıl da diktatör oluyor? Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın kuruluş yıl dönümlerinde azarlanan bir başbakan nasıl da diktatör oluyor? 15 dakika konuşma süresi verilen bir baro başkanı 60 dakika konuşuyor ve konuşmasında ağzına gelen olur olmaz her şeyi söylüyor. Bir diktatörün karşısında hangi babayiğit bunu yapabilir? Bu nasıl bir diktatörlük şeklidir? Bu dünya hiç diktatör görmedi mi sanıyorsunuz? Aklınız bu kadar mı tutuldu?
Bu CHP zihniyeti yetmezmiş gibi ona paralel bir başka yeni yetme zihniyet zuhur etti. Hani şu namı diğer paralel zihniyet. Türkiye iyiye gitmiyormuş. Tek adam ve tek parti’nin hükümran olduğu bir keyfiliğe doğru evriliyormuş Türkiye. Gidişat kötüymüş, demokrasiden uzaklaşılıyormuş, özgür dünyadan koparılıyormuş Türkiye. Evet bu dumanlı kafaya göre durum feciymiş. Bu dumanlı kafa soruyor. Türkiye daha özgür, daha barışçı, daha huzurlu, daha güzel günlere mi; yoksa daha yasakçı, daha kavgalı, daha güvensiz, daha kötü günlere mi? gidiyor.
Yahu toplumda gerginliği kim artırıyor? Sokakları ateş çemberine kim sokuyor? Birkaç ağaç bahane edilerek hükümete darbeye kim teşebbüs ediyor? Büyük yolsuzluk operasyonu diyerek yargı darbesiyle bu milletin önünü kim kesmeye çalışıyor? Demokrasi dediğin şeyin altını 17 ve 25 Aralık darbe girişimleriyle kim oyuyor? Daha dün bu ülkenin bütün stadyumları, bütün salonları sizin emrinize amade değil miydi? Bu ülkenin başbakanı, bakanları, bürokratları hizmet dediğiniz yolun açıcıları olmadı mı? Ey dumanlı kafa şimdi niye Kutlu Doğum kutlamaları için salon bulmakta zorlandığından yakınıyorsun? Aynalar yalan söylemez. Bir dön aynaya bak. Orada bütün gerçekleri göreceksin. Bak orada göreceksin ki Türkiye demokrasi yolunda ilerliyor, özgürlükleri geliştiriyor, kendini buluyor. Haksızlıkları, hukuksuzlukları kim yaparsa yapsın dile getiriyor. Darbelere ve darbecilere nerede ve kim yapmış olursa olsun karşı çıkıyor.
Allah’a binlerce şükürler olsun ki her türlü engellenmeye ve her türlü paralel çelme takmaya karşı Türkiye kendi evinin yolunu bulmaya çalışıyor ve buluyor da.
M. Abdulkadir YUSUFOĞLU