[/gallery] ‘’Karaman, toplamda 880 bin civarında küçükbaş hayvan potansiyeline sahip bir şehir. Ayrıca ilimizde 61 bin civarında da büyükbaş hayvan mevcudu bulunuyor. Dolayısıyla şehrimiz için başlı başına bir ekonomi olan hayvancılığın hem doğru ırklar üzerinden yapılmasını hem de doğru desteklenmesini sağlamak durumundayız. Özellikle küçükbaş hayvancılığa katkı sağlamak adına farklı hayvan ırklarını, ilimiz sınırlarındaki farklı bölgelerde besiye almak ve yaymak suretiyle denemeler yapıyoruz. Yaptığımız çalışmalar çerçevesinde aynı hayvanın farklı bölgelerde yapılan denemelerinde; rakım ve coğrafya farkından kaynaklı olarak aynı verimi sağlamadığını tespit ettik. Bu verim değişikliği sütte olduğu gibi et konusunda da farklılık gösteriyor. Hal böyle olunca Karaman’ın her bölgesi için en doğru et ve süt ırklarını belirlemek için ar-ge çalışmalarımızı genişlettik. Çalışmalar tamamlandığında ilgili STK’ların yanı sıra hemşehrilerimizle de paylaşacağımız verilerin, ilimizde hayvancılıkla uğraşan kişilere büyük katkıları olacağını öngörüyorum’’ ifadelerine yer verdi. Hayvancılığın yem, destekleme, çoban, veterinerlik ve mera konularında sıkıntıları olduğuna dikkat çeken Ünüvar açıklamasının devamında ise şu ifadelere yer verdi; ‘’Son yıllarda ülkemizin birçok bölgesinde kendini hissettiren kuraklık nedeniyle, arpa ve buğday yetersizliğinden kaynaklı yem fiyatlarında anormal artışlar oldu. Son iki yılda yüzde 300’ü bulan bu artış nedeniyle hayvan sayısında azalma tehdidi yaşanırken, 1 besi kuzusunun aylık maliyeti de 400 liraya yaklaştı. Bu durumda kazancı 300 lirada kalan yetiştiriciler için; TMO tarafından yapılan yapılan destekli arpa satışlarının yıl içinde daha uzun süre verilmesi, kamu ve özel sektörün birlikte hareket etmesi çözüm olacaktır. Yetiştiricilerimiz; 5 senelik aranın ardından yapılan destekleme fiyatlarındaki artışın, Dünya ve ülkemiz genelinde her ürüne dair fiyat artışı yaşandığından anlamını kaybettiğini belirtmekte. Anaç koyun-keçi ve sürü büyütme desteklerinde gerekli düzenlemelerin yapılması, hayvan başına yem desteği ilavesi ile desteklerin açıklanan enflasyon oranında artırılması ilimizdeki hayvancılığın devamı için çok önemli. Yaptığımız köy ziyaretlerinde kente göçün en büyük sebebi olarak; sigorta ve sağlık güvencesi ile sosyal yaşam alanı eksikliği olarak önümüze çıkmaktadır. Sürü yöneticisi desteğinin çoban istihdamını tam anlamıyla karşılayamadığını belirten yetiştiricilerimiz, bu desteklemenin hayvancılıkla uğraşan ailelerin en azından bir üyesinin sosyal sigortasının karşılanması yönünde yapılması görüşü bildirmekte. Bir diğer konu ise; küçükbaş hayvan sektöründe kamu personelleri tarafından yapılan 2 farklı aşı uygulaması. Ülkemizde görülmeye başlanan hayvan hastalıkları daha kapsamlı aşı uygulaması yapılması gerektiğini işaret ediyor. Özellikle kuzu ve buzağı ölümlerinin önüne geçmek ve hayvan sayısında istenilen artışı sağlamak adına; aşı uygulamasının hastalık bulunan bölgeye tekrar edilmesi ve uygulanan aşı programlarındaki hastalık sayısını bölgesel olarak artırılması gerekmektedir. Öte yandan coğrafyamızda yağışların beklenenden az gerçekleşmesi nedeniyle tarımsal kuraklık yaşanmaktadır. Bu durumdan ilk etkilenenler de girdi stoku bulunmayan küçükbaş yetiştiricileri oluyor. Yetiştiriciler, ot verimi düştüğü anda elindeki sürüde küçülmeye gidip yem arayışına yönelmektedir. Dolayısıyla meraların kullanımını teşvik etmek, mera kullanım kapsamını genişletmek ve buralara hayvancılık tarım ürünlerinin ekilmesini sağlamak durumundayız. Geçimini hayvancılıkla sağlayan hemşehrilerimiz emin olsunlar, sorunları ve nasıl çözüleceğini biliyoruz. Hep birlikte yaşanan sıkıntıların üstesinden geleceğimize inanıyor, sektörün daha fazla kazanç sağlaması adına gece gündüz demeden çalışıyoruz.