Bir kişi senin yanında durmak isterse o kişinin doğruluğuna, dürüstlüğüne, itimat etmeli.
Yalanına, iki yüzlülüğüne, itimat etmemeli.
Maalesef günümüzde doğruluk, dürüstlükten önce aranan şartlar; yalan, iki yüzlülük vb. olmuş durumda.
Kişi ne olursa olsun doğru olmalı; birinin yüzüne karşı evet haklısın, seni bilmez miyim güvenilir, doğru - dürüst sevgi ve saygıyla konuşup o kişinin yanından ayrılmasıyla konuşmanın diğer yüzü çıkıyor ortaya. Ya git ben onu biliyorum yalan - dolan her şey var bunda bu haklı falan değildir.
‘’O kim, haklı olmak kim, kesin haksızdır’’ şeklindeki konuşmaya dönüşüyor
Bu o kişi hakkında yalan söylemekten ikiyüzlülükten başka nedir?
Bir insanın yüzüne direk sen yalancısın dolandırıcısın denmez.
Yukarıda bahsettiğim yalan ve iki yüzlülüğün sebepleri küçüklüğümüzün küçük beyaz yalanları.
Küçükken anne, babamız veya bir büyüğümüz kızmasın diye söylediğimiz küçük beyaz yalanları, biz büyüdükçe küçük beyaz yalanlarımızda büyüdü bizimle birlikte.
Küçükken anne o önce bana vurdu kalemimi aldı iken,
Büyüyünce sen aldın orada duran paramı çaldın hırsız oluyor.
Ağaç yaş iken eğilir; çocukların küçük beyaz yalanlarını gülerek karşılamak yerine neden böyle yaptın bu iyi Bir şey değil tam tersine çok kötü bir davranış diyerek uyarmamız lazım.
Başta anne babalar ve bizler birer birey olarak .
Bugün başkasının çocuğu, kardeşi, kuzeni ya da arkadaşı ama yarın belki kendi çocuğun olabilir bunu yapan.
Bunu idrakını anlamalıyız ve dikkat etmeliyiz.
Bakın Hz. Mevlana ne diyor;
‘’Doğru olsam ok gibi yabana atarlar beni ,
Eğri olsam yay gibi elde tutarlar beni.
Siz doğru olun sizden isterlerse ok gibi yabana atsınlar sizi, ama eğri olup yay gibi elde tutulup ve bir süre sonra gerçekler gün yüzüne çıkınca kenara atılmaktan daha iyidir.
Ok gibi uzağa atılmak..