YİĞİDİN HARMAN OLDUĞU TOPRAKLAR: YOZGAT
Bu seyahatimizde sizlere, eşsiz doğal güzellikleriyle, insanıyla ve misafirperverlikleri ile ülkemizde İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan, kışlarının aşırı derecede soğuk geçtiği ama insanlarındaki sıcacık gülümseme ve karşılamaları ile bir o kadar da sıcak geçtiği, mutlaka gidilmesi, gezilmesi ve görülmesi gereken birçok güzelliği içerisinde barındıran şirin mi şirin ilimiz Yozgat’ı bir proje sayesinde gezme ve görme fırsatı buldum. Bu seyahatimizde sizleri bir nebze olsun gezdirmeye çalışacağım.
Hüzni Baba Konağı, Hayri İnal Konağı, Tarihi Yozgat Lisesi, Çapanoğlu Büyük Camii, Sarıkaya Roma Hamamı, Çamlık Milli Parkı ve Aydıncık Kazankaya Kanyonu, Ağıllı Köyü Haces Müze Evi ve saymakla bitiremeyeceğim lezzetli mi lezzetli yemekleri.
Yozgat’a girdiğiniz ilk andan itibaren, şehrin buram buram tertemiz tarih kokan havası sizi karşılıyor.
ŞEHRİN ÖNEMLİ SİMGESİ: SAAT KULESİ
Hemen hemen aslında her şehrin medyanında görmeye alışkın olduğumuz Saat Kulesi Yozgat’da da var. Tabi Yozgat Saat Kulesi’ni ayrıcalıklı kılan ise, 1908 yılından bu yana 1 asırdan fazla Yozgat’a ev sahipliği yapmış, dimdik ayakta kalmış ve halen şehrin gözde noktasındadır. Yozgat Saat Kulesi, kare prizma gövdesi ve ihtişamlı duruşunu dönemin belediye başkanı Tevfikizade Ahmet Bey’in görevlendirdiği Mimar Şakir Usta’ya borçludur.
HAYRİ İNAL KONAĞI
Şehir merkezinin tam içerisinde yerleşim alanında yer alan Hayri İnal Konağı, yapılan restorasyondan sonra halkımızın ziyaretine kazandırılmış ve ziyaretçilerini ağırlamaya başlamıştır. Osmanlı’nın geleneksel motifleri ile süslenmiş, ziyaretçilerine adeta konakta yaşama isteği veren Hayri İnal Konağı, hoş bir dizayna sahiptir. İçeriye girdiğiniz andan itibaren konağın ziyaretçilerini ağırlayan çalışanlarının hoş tebessümleri ve çeşitli ikramları, misafirperverlikleri ile karşılanmaktasınız. Sanki kendi evinizdeymişsiniz gibi.
HÜZNİ BABA KONAĞI
Yozgat’ın yetiştirdiği şairlerinden Hüzni Baba’nın ismini taşıyan konak, 2015 yılında restore edilerek ülkemiz turizmine kazandırılmıştır. Şair Hüzni Baba, şiirlerinde genellikle koşma, destan, taşlama gibi teknikleri kullanmıştır.
TARİHİ YOZGAT LİSESİ
Tarihi Yozgat Lisesi, halen resimde görülen bu binada eğitim öğretim faaliyetlerine devam etmektedir. Yozgat’ın önemli simge mekanlarından biri olan Tarihi Yozgat Lisesi, günümüzde aynı zamanda İl Eğitim Müzesi olarak da faaliyet göstermektedir. Müzede geçmişten günümüze daktilo, tepegöz gibi farklı jenerasyonlarıyla gördüğümüz birçok eğitim öğretim araç ve gereçlerini tarihi silsile içerisinde görebilmek mümkün.
ÇAPANOĞLU CAMİİ
Çapanoğlu (Büyük) Camii, Osmanlı İmparatorluğu’nda Avrupa etkisinde ortaya çıkan Türk mimari yapısının Anadolu’daki örneklerindendir. Yozgat’ın İstanbulluoğlu mahallesinde bulunan Çapanoğlu Camisi, iki ayrı tarihte inşa edilen iç ve dış bölümlerden oluşmaktadır. İç cami, Çapanoğlu Ahmet Paşa’nın büyük oğlu Mustafa Bey tarafından 1779 yılında; dış cami ise Ahmet Paşanın küçük oğlu, Mustafa Bey’in kardeşi Süleyman bey tarafından 1795 yılında inşa edilmiştir. Şehrin her yerinden görülebilen cami, ince minaresi, yüksek kasnaklı kubbesi ve köşe kuleleri ile Yozgat’ın ziyaretçi akınına uğrayan sembolik yapılarından biridir.
Beyaz kesme taşlardan inşa edilen iç cami, dıştan kırık saçaklarla dört kata bölünerek kademeler oluşturulmuştur. İç caminin kubbe kasnağındaki konsollar da dikkat çekmektedir. İki yapının birleştiği batı cephede ise ince zarif minare görülmektedir. Dış cami, açık kahverengi bordo kesme taştan inşa edilmiştir. Birçok özelliği farklı olsa da bu iki yapı birbiriyle oldukça uyumludur. İç cami, 1779 yılında, tek kubbeli, üç bölmeli ve iki katlı mahfil, dışarıda da üç bölmeli revak biçiminde yapılmıştır. 1794 yılında bu kısmın önüne, yine üç bölmeli, geniş bir mekân olan “dış cami” eklenmiştir. Fakat eklenen bu mekânın büyüklüğü, burasının ikinci bir harem gibi görünmesini sağlamıştır. Dış caminin de önüne daha sonra küçük bir giriş kısmı ilave edilmiş, caminin dört tarafı avlu duvarıyla çevrilmiştir. Muhteşem mimarisiyle göz dolduran Çapanoğlu Camisi günümüzde halihazırda ibadete açık kullanılmaktadır. Ben de ziyaretimde hem bu eşsi,z eseri gezmiş, hem de avlusunda bulunan Yozgat’ın yerli halkı ile de sohbet etme fırsatı bulmuştum.
İLK MİLLİ PARKIMIZ: ÇAMLIK MİLLİ PARKI
Çamlık Milli Parkı, kadim Şehir Yozgat’ta kültür gezimize devam ederken, beni en çok büyüleyen, harika dokusu ile huzur barındıran mekanlardan biri olmuştu. Aynı zamanda ilk milli park olma özelliğini de üzerinde taşıyan Çamlık Milli Parkı, 264 hektarlık alana sahiptir. Çamlık Milli Parkı, özellikle hafta sonu, Yozgat halkının yoğun ilgi gösterdiği alanlar arasında olup içerisinde piknik yapmak için uygun güzel bir mesire alanı da bulunmaktadır. Çamlık Milli Parkı, özellikle yaz akşamları, gitar, saz gibi farklı enstrümanları keyifle çalabilen arkadaş takımlarının uğradığı semaverde çay eşliğinde hoş sohbet ve muhabbet ortamının sağlandığı, başka bir mekana ihtiyaç duyulmayacak, muhteşem bir ambiyansı da beraberinde sunmaktadır.
SARIKAYA ROMA HAMAMI
Yozgat’ta gezmeye devam ederken, güzel bir ilçesini de rotamıza aldık ve ziyaret etme fırsatı bulduk. Nerede mi elbette Sarıkaya. Ne mutlu ki bizlere ve ülkemize Sarıkaya ilçesinde bulunan Roma Hamamı, 2018 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesine de alınmıştır. Diğer bir ismiyle Kral Kızı Hamamı, Sarıkaya ilçesinin Kaplıcalar Mahallesi’nde yer almaktadır. Antik dönemden günümüze kadar ulaşan Sarıkaya Hamamı o dönemde önemli bir kaplıca merkeziydi. Roma dönemine ait bu ihtişamlı eserin günümüze sadece arkat dizileri ile boğa başlı motifli estetik süslemeleri ulaşabilmiştir.
Roma Kral Kızı Hamamı diye bilinen Sarıkaya Hamamı halk arasında dolaşan bir rivayete göre, Kayseri’de oturan Roma krallarından birinin kızı, amansız bir hastalığa yakalanır. Ne yapıldıysa, nerelere gidildiyse bir çözüm bulunamaz. Kız sonunda yürüyemez bir duruma gelir. Kralın kızı günümüzdeki ismi ile romatizmaya yakalanmıştır. O zamanlarda Sarıkaya ismi ile günümüzde tanınan bölge sadece sıcak suyu olan çamurdan bir arazi konumundadır. Kral, son çare olarak kızını sıcak suların fokur fokur kaynadığı bu bölgeye getirir. Kız, Sarıkaya’nın şifalı sımsıcak sularında yıkanır ve nihayet şifasını bulur ve eski sağlığına yeniden kavuşur. Elbette kralda kızının sağlığına kavuşması şerefine Sarıkaya’ya mermerden muhteşem ve bir o kadar da görkemli bir havuz yaptırır. Tarihi çağlarda daha önce hiçbir yerleşimin bulunmadığı Sarıkaya’da bu havuzun inşası ile yerleşimin başladığı rivayet edilmektedir. Estetik ve sanatsal açıdan güzel bir görünüme sahip olan Sarıkaya Roma Hamamı’nı mutlaka gezip görmeli ve güzel bir fotoğraf karesi ile bu anı ölümsüzleştirmelisiniz.
AYDINCIK KAZANKAYA KANYONU
Eşine az rastlanır sayısız güzelliğe ev sahipliği yapan Yozgat’ın Aydıncık ilçesinin 5 kilometre kadar yakınından geçen Çekerek Suyu, Kazankaya kayalıklarının içindeki kanyonda ilerleyerek daha kuzey bulunan Amasya yakınlarındaki Yeşilırmakla birleşiyor. Kazankaya Kanyonu; özellikle tırmanıcılar, doğaseverler ve benim gibi fotoğraf tutkunlarına çok güzel malzemeler sunuyor. Kazankaya Kanyonu, genellikle hafta sonları, şehir yaşantısından biraz uzaklaşıp doğaya karışıp kanyonun, doğanın, tabiatın tertemiz oksijen dolu havasını ciğerlerine doldurmayı arzu eden ziyaretçiler ile adeta dolup taşıyor.
AĞILLI KÖYÜ HACES MÜZE EVİ
Aslen Yozgat Aydıncık ilçesine bağlı Ağıllı Köyü’nden olan, emekli polis memuru Erdal Ertuğrul, yaklaşık 7-8 yıldır hobi olarak biriktirdiği binden fazla eski eşyayı babasından kalma evinde güzel bir dizayn ile sergiliyor. Bu ev, kısa bir zaman sonra ün salmış, ziyaretçilerin ilgi odağı haline gelmiştir. Ziyaretçilerini bizzat evinde ağırlayan Erdal Ertuğrul’da bu durumdan oldukça hoşnut. Erdal Ertuğrul, ziyaretçilerin sorulanı yanıtlıyor, ürünlerini anlatıyor, bizlere güzel bir anı bırakıyor.
DIŞI KAVUN İÇİ MUZ: BAĞRIBÜTÜN KAVUNU
Yozgat’ta gezi turumuza devam ederken, Aydıncık ilçesinde dış kabuğundan bakınca sıradan bir kavunu andıran, tadına baktığımızda farklı bir aroması ile muzu andıran orijinal bir meyve Bağrıbütün kavunu ile tanıştım. İlk etapta bende farklı bir damak tadı bırakan Bağrıbütün kavununun sadece Aydıncık bölgesinde yetiştiğini, çekirdeklerinin başka bölgelere ekildiğinde ise aynı mahsulü vermediğini öğrendiğim zaman çok şaşırmış ve hayretler içerisinde kalmıştım. Eşi benzeri bulunmayan bu meyvenin oldukça çok hayranı varken ilçede yaşayan halkında zamanla geçiminde önemli bir yer edinen ürün olmuş.
PARMAK ÇÖREK
Bağrıbütün kavunundan bahsetmişken, Yozgat’ın diğer lezzetlerinden de bahsetmeden duramayacağım. İsmini şeklinden alan parmak çörek, ilk duyduğunuzda kulağınıza yabancı gelebilir. Fakat Yozgatlılar için durum hiç de öyle değildir. Hamur kıvamından, pişme kıvamına kadar ince bir ustalık gerektiren Parmak Çörek, hemen hemen her yemekte, kahvaltıda yerini almaktadır. Öyle ki parmak çörek, Yozgat’a uğrayanların sıklıkla tercih ettiği, eşe dosta alıp götürdüğü değerli bir hediye olarak da Yozgat mutfak kültüründeki nadide yerini almıştır.
Peki parmak çörek nasıl olmalı? Parmak çöreği özel kılan ne? Gelin biraz da bunlardan bahsedelim. Parmak çöreğin hamur yumuşaklığı ne fazla sert, ne de fazla yumuşak olmalıdır. Fırınlanma aşamasından önce parmak şeklinin verildiği parmak çörek için 10 litre sıcak suya 200 gr. un karıştırılarak bir karışım haline getirilir. Bu karışım hamurun üzerine sürülür. Sürülür ki, parmak çöreğin üzeri nemli kalsın ve kabuklaşmasın. Yaklaşık 15-20 dakika kadar pişirildikten sonra leziz mi leziz parmak çörek hazır! Afiyet bal şeker olsun.
MUHTEŞEM BİR LEZZET: ARABAŞI ÇORBASI
Genelde Konyalıların sahiplendiği arabaşı çorbasının patenti aslında Yozgat’a aitmiş. Arabaşı çorbası, kış aylarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri. Yozgat’a yaz aylarında yaptığım ziyaret sebebi ile arabaşı çorbasını içmedim fakat kış ayında davet edilip ikram edileceğinin sözünü aldım. Arabaşı çorbası eskiden yaşadığım şehirde adeta bir apartman yemek geleneği haline gelmişti. Hem zorlu kış şartlarında her derde deva, hem de komşuluk ilişkilerini güçlendiren, güzel bir gelenek olarak benim kültürümde ve ananelerimde yerini almıştı. Tabi ki olmazsa olmaz arabaşı çorbamızın içinde ki hamuru, çorba ile beraberinde içerken hamuru çorbaya yanlışlıkla ilk düşüren, bir sonraki hafta arabaşı çorba ikramını evinde kendisi verirdi. Günümüzde nadirde olsa bu geleneğin devam ettiği bölgeler vardır. Ama şahsen ben bu güzel geleneği unutmadan sürdürebilmeyi isterim.
EFSANE BİR LEZZET: YOZGAT DESTİ KABABI
Desti kebabı, birçok şehrimizde rutin olarak her zaman yapılsa da genellikle en özel misafirler için en az 4-5 saat öncesinden hazırlanıp yine özel testisinin içerisinde güzel bir pişme işlemi gerçekleştirildikten sonra sunuma hazır hale gelmektedir. Yiğidin harman olduğu diyar, Yozgat, ben de farklı anılar bırakan, her bir köşesi ayrı bir cennet parçası olan güzel yurdumuzda mutlaka gezilip görülmesi gereken şehirlerimizin en başında gelmektedir. Yozgat, lezzetli mi lezzetli yemekleri ve güleryüzlü Anadolu insanının sımsıcak misafirperverliği, eşsiz kültürü ve doğal güzellikleri ile sizleri harika bir yolculuğa çıkarmaya hazır bekliyor. Yolunuz Yozgat’a sırf Yozgat’ın muhteşem lezzetteki yöresel yemeklerini tatmak, kadim kültürel tarihini tanımak için bile düşebilir.
Yozgat yazımızın hazırlanmasında fotoğrafları ile emeği geçen kıymetli Fatma YILMAZ’a da çok teşekkür eder, şükranlarımı sunarım.
Ahmet Selim KARTAL
Web Sitemizde: http://www.muratakseyahat.com/yigidin-harman-oldugu-topraklar-yozgat/
Youtube Kanalımız: https://www.youtube.com/channel/UCJ6rBjtwKL1qiuAph_BMU8g
Facebook Sayfamız: https://www.facebook.com/muratak2288/
Facebook Grubumuz: https://www.facebook.com/groups/1379770878706637/
Instagram Sayfamız: https://www.instagram.com/gezgindocent/