YÖNETİŞİM VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Temel olarak sivil toplumu bir devletin otoritesi altında varlık gösterip kanunla yaşayan, devletten bağımsız, gönüllülük esasına dayanan örgütlü bir topluluk olarak tanımlayabiliriz. Yönetişim ise bir toplumsal politik sistemdeki ilgili bütün aktörlerin ortak çabalarıyla elde edilen sonuçların oluşturduğu yapı ya da düzen olarak tanımlanmaktadır.
Sivil toplum kuruluşları benim düşünceme göre ülkemiz için son derece önemlidir. Özellikle demokrasi bilincinin gelişmesiyle sivil toplum örgütlerinin öneminin daha da arttığını düşünüyorum. Yaptıkları işlerde vicdan ve adalet ile davrananlar özellikle toplum için ciddi fayda sağlamaktadır. Sadece ahlâkına değil, aynı zamanda yetkinliğine ve adaletine güvenilen sivil toplum kuruluşlarına sahip toplumlarda yaşam kalitesinin daha hızlı gelişeceğini düşünüyorum. Yönetişim ile yönettiklerinde ise topluma çok ayrı bir değer kattığını ifade etmek isterim.
Sivil toplum kuruluşlarının yönetimi çok önemlidir. Yönetimlerin de mutlaka yönetişim kavramını tanımalı ve kullanmaları gerekir. Bende üniversitemiz de 3 yıldır Genç Girişimciler Öğrenci Topluluğunun Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yerine getiriyorum. Şunu ifade etmek isterim ki gönüllü kuruluşları ve toplulukları yönetmek diğer kurumları yönetmekten çok daha zor. Çünkü gönüllüler üzerinde olan yaptırımımız son derece sınırlı. Sivil toplum kuruluşu yöneticileri iyi bir yönetişim ile yönetirse, gönüllülerinin güvenini kazanarak hedefleri doğrultusunda daha çok gönüllüyü, daha çok kaynağı elde edebilir ve vizyonlarına daha kolay ulaşabilirler.
Yönetişim bence her STK’nın kültürü haline gelmelidir. Toplumda her STK’larda yönetişim ilkelerinin hayata geçirilmesi hem daha etkin olmalarına hem de demokrasi kültürümüzün daha da artmasına olanak sağlayacaktır. Sivil toplum kuruluşlarında bu kültürün benimsenmesi ve hayata geçirilmesi toplumsal gelişim ve kalkınma hızımızı da olumlu yönde etkileyecektir.
Üyelerin güvenini kazanmak ve ilişkilerde şeffaflık güvenin kazanılması için tek yoldur. Kaynakların verimli ve etkili kullanımı ve STK’lara tahsis edilen imkanların sürekliliği ancak imkanları sağlayan tüm gönüllülere karşı adil ve şeffaf bir yönetimle sağlanabilir. STK’ların davranışları ve iletişimi sadece kendi kaynaklarının nasıl kullanıldığını değil, aynı zamanda gönüllülerin imkanlarının da nasıl kullanıldığını etkiler. Bir başka ifade ile STK’ların politikalarının tutarlılığı ve imkan kullanımı ile ilgili hesap verebilirlik doğru beklentilerin oluşmasını sağlar ve bu durum tüm gönüllüleri ve imkanlardan faydalanan kişileri güçlü kılar.
Kısaca, iyi yönetişim kültürünün STK’lar içinde yaygınlaştırılması sürdürülebilirlik için gereklidir. Elbette bu ilkeleri hayata geçirebilmek için kuralların, süreçlerin anlaşılır bir şekilde yazılması ve onlara uygun davranılması sınırlı da olsa belki bir maliyet belki de kurum içi eğitimi gerektirilebilir. Ancak, bu çalışmaları gerçekleştirmemenin STK’larda ki maliyeti kesinlikle çok daha fazla olur.
Örnek vermek gerekirse Türkiye’de yönetişim ilkelerini benimseyen sivil toplum kuruluşlarından başında bence “Darüşşafaka” gelmektedir. Hem gönüllerine hesap vermesi, şeffaf ve adil yönetmesi, politikaların birbiri ile tutarlılığı ve imkan sağlanan annesi veya babasını kaybetmiş çocukların gerçekten iyi yerlere gelmesi, bu kuruluşun gerçekten toplum için faydalı ve önemli olduğunun en büyük kanıtı niteliğindedir.