Yunanistan tarihini en zor günlerini yaşıyor. Savaştan yenik çıkan, uzun yılların kuraklığını yaşamış ülkelerin etkisi görülüyor.
Normal şartlar altında bir ülkenin içine düştüğü bu durum üzücü olmalıdır. Ancak durum farklı. Yunanistan yıllardır yediği içtiği giyinip gezdiği, sabahlara kadar kuduruk eğlenceler düzenleyen halkının faturasını ödüyor. Ayrıca 9 Eylül den kalan bir de faturamız var aramızda. Henüz ödenmedi. Yaptıklarının faturası ortada olunca bu hallerine sevinmesek de üzülemiyoruz.
Global Dünya kavramı içinde özgürlükler adına öyle saçmalıklarla ve iftiralarla karşılaşıyoruz ki… Hocalıda hunharca kan döken, canlı çocukların derilerini yüzmekle övünen şerefsizlerin mensup olduğu devletler bir de üste çıkıp bedel istemekteler. Kitle katili Fransa da bu işe çanak tutmakta, kadim dostumuz ve müttefikimiz ABD de her fırsatta bu konuyu dile getirip uluslararası şerefinin notunu tescil etmektedir. Evlerinde yataklarında öldürülen soydaşlarımız için yaptığımız barış harekâtı sonrası ambargo adına yaptıkları daha dündü…
Hitler Almanya’sının o gün yaptıklarını yarım asırdır tüm dünyaya ödetmeye kalkan bir Yahudi toplumu ve İsrail devleti var ortada.
Ama zayıf düşmüş bir İmparatorluğu didiklemeye kalkan batıdan güç alıp ana karnında bebelere varıncaya kadar katleden Yunanın yaptığını unutup yıllarca komşuluk methiyeleri düzdük. Şiirler yazdık. Yaptıklarının faturası ortada olunca bu hallerine sevinmesek de üzülemiyoruz.
Uluslararası İlişkiler duygusallıklardan uzak değerlendirilmelidir. Daha dün Mehmetçiğin kanı pahasına, dökülen kanı durdurmak için çizdiğimiz Kıbrıs sınır hattı aslında hiç olmamalı ve ada tamamen kontrol altına alınmalıydı. Bu gün Kıbrıs sorunundaki çözümsüzlüğün başında belki de bu sebep yatıyor. Pazarlık için elimiz çok daha güçlü olabilirdi.
Bu gün bu pazarlık için yine Türkiye müthiş güçlü bir konumdadır.
Tüm dünya ekonomik krizlerle boğuşurken istikrarlı yapısı ile dimdik ayaktadır. Kapitalist Küresel Dünya’da sözü geçer bir durumdadır.
İşte bu noktada Kıbrıs sorun olmaktan çıkmalı ve çözülmelidir. Türkiye’ye katılan bir Kıbrıs en güzel çözümlerdendir.
Hayal gücümüzü zorlayıp daha da iler gidebiliriz aslında. O günün şartlarında burnumuzun dibindeki Meis adasına kadar terk ettiğimiz ve Bir Yunan Gölü yaptığımız Ege’de bir takım girişimlerimiz olabilir.
Uluslar arası anlaşmalarla pekiştirilmek ve garantör ülkelerin kefaletinde bölgede ekonomik gücümüzle çok şey yapabiliriz.
Dış politikada çok güçlü olduğumuzu ileri sürdüğümüz bir dönemde bu çizgileri zorlamak hayal olmasa gerek.
Hayal ötesi de bir şeyler söylemek gerekirse: Yunanlılar yıllarca insani yaşam haklarına dahi saygı göstermedikleri Batı Trakya Türklerine hükümeti teslim etsinler, biz de soydaşlarımıza destek verelim ve 5 yılda ekonomilerini kurtarıverelim… Ağabeyi ABD ve hamisi AB kefil olursa bol miktarda kredi de açalım. Tabi ipotek karşılığında. Bu kredi için bütçe yetmezse kampanya ustası bir toplum olduk. 3 günlük kampanyada Yunanistan’ın 5 yıllık bütçesini bu halk verir.
Barışsever bir Millet olarak silah kullanmadan kan dökmeden masum sivil, kadın çocuk değil, silahlı asker bile öldürmeden savaş ve zaferler de kazanılabilir.
Üstelik yıllardır rafta duran bir faturayı da Yunan bu şekilde öder.
Hayaller gerçek oluyorsa bu da bir hayal…
Üstelik tahsil edemediğimiz bir faturanın tahsilinin en güzel hayali…