Restoranda düzenlenen toplantıda konuşan Şube Başkanı Hamza Şanlıtürk, memur maaş zammı, öğretmenlikte unvan sisteminin yarattığı eşitsizlikler ve taşımalı eğitimin olumsuz etkileri gibi kritik başlıklara değindi.
Şanlıtürk, gazetecilere yaptığı açıklamalarda şu ifadelere yer verdi:
“2025 yılı ilk altı ayı için memurların maaşlarına yapılan zam oranları son altı ay için açıklanan enflasyon oranlarına bağlı olarak düşük kalmıştır. Sadece memurlar değil tüm emekçiler Tüik ve hükümet iş birliği sayesinde düşük zam oranlarına maruz bırakılarak mağdur edilmiştir. Asgari ücret 22.104 tl belirlenmek suretiyle çalışanlar adeta açlığa mahkum edilmiştir. Memur ve memur emeklisinin maaşı ise altı ay için açıklanan % 15.45 enflasyon oranına bağlı olarak % 11.54 ‘te kalmıştır. Yani memura verilen zam, enflasyon oranından bile aşağıda kalmıştır. Kısaca, memuru temsil etmek için Toplu Sözleşme masasına oturan yetkili fakat etkisiz sendika yine müthiş bir başarıya imza tarak enflasyon oranı altında zam almış memuru temsil değil teslim etmiştir. Bu durum Yetkili sendikanın öngörüden ne kadar uzak, ne kadar vizyonsuz olduğunu ya da hükümetin isteklerine karşı hiçbir direnç gösteremediğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
ÖMK VE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ KARİYER BASAMAKLARI YÖNETMELİĞİ
Eğitim İş olarak uzun süredir itiraz ettiğimiz ÖMK’nin sorunlu yapısı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Başöğretmenlik ve uzman öğretmenlik için aranan şartların ne kadar özensiz hazırlandığı bir kez daha meydana çıkmıştır. Uzman ve başöğretmenlik ödemelerinin emekliliğe yansımayacak olması ekonomik koşulları geçici olarak iyileştirmekte emekliler yine açlığa mahkum edilmektedir. Bu yönetmelikle öğretmenler gereksiz ve son derece tehlikeli bir rekabet ortamına sokulmakta , bu durum öğretmenlik mesleğinin itibarını zedelemektedir. Uzman ve başöğretmenlik unvanı alabilmek için kademe ilerleme cezasının olmaması şeklinde ifade edilen kriter öğretmen üzerindeki disiplin baskısını artıracaktır. Ayrıca bu cezayı alan bir öğretmenin 10 yıl bu unvanlar için başvuru yapamayacak olması da hakkaniyet ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Uzman ve başöğretmenlik için gerekli olan sürelerin hesabında ücretli öğretmenlikte sadece ödenen prim gün süresinin dikkate alınması bu öğretmenlerin emeğinin görmezden gelinmesi demektir. Yine bu sürelerin hesabında bazı izinlerin süre hesabında dikkate alınması bazı izinlerin dikkate alınmaması kabul edilebilir bir durum değildir. Doğum izni ve askerlik izninin bu sürelerin hesabında dikkate alınması gerekmektedir.
Biz tüm öğretmenlere kıdem yılına göre eşit haklar verilmesi gerektiğini savunuyor ve öğretmenlerin ücretli öğretmen , sözleşmeli öğretmen , uzman öğretmen , başöğretmen ismi verilerek ayrıştırılmasına şiddetle karşı olduğumuz bir kez daha belirtiyoruz.
Bu konuyu manipüle ederek sendikamıza iftira atmak suretiyle kendilerine üye toplamaya çalışan bazı sendikalara da buradan sesleniyorum. Biz en başından beri bu unvanlara karşı olduğumuzu söyledik ve aynı yerde duruyoruz, fakat sizin nerde durduğunuzu ve neye karşı olup - olmadığınızı hala anlayamadık. Önce ÖMK çıkmalı diye yaygara kopardınız, ÖMK çıkıp öğretmenlerin sert tepkisini görünce biz ÖMK’ karşıyız dediniz, söz konusu ÖMK iptal edilip yeni ÖMK çıkınca konu ile ilgili olarak hiçbir dahliniz olmamasına rağmen uzman ve başöğretmenlik unvanlarını biz kazandırdık , ama Eğitim İş dava açarak iptal ettirmek istiyor diyerek yalanlar manzumenize yeni dizeler eklediniz. ÖMK bir kanundur ve kanunlar ile ilgili açılacak davalar için Anayasa Mahkemesine başvurulur, sendikaların ise Anayasa Mahkemesi’ne dava açma hakkı yoktur, bunu gerçekten bilmiyor olamazsınız , eğer bilmiyorsanız bu bilgi fakirliği ile sendikal bir görev yapmamanızı tavsiye edebiliriz; çünkü böyle bir şey hem toplum için hem sizin için zararlıdır. Kısaca uzman ve başöğretmenlik unvanlarının iptali için sendikamız tarafından açılmış herhangi bir dava yoktur. Şunu bir kez daha belirtiyoruz: Eğitim İş öğretmenlere verilecek mali hakların hiçbir unvan gözetilmeksizin, kıdem yılı esas alınarak verilmesini ve bunun da emekliliğe yansıtılmasını istemektedir. Bununla birlikte bu süreçte üyelerimizin herhangi bir hak kaybına uğramaması için uzman ve başöğretmenlik unvanları için başvuruda bulunmaların üyelerimizden istedik ve konu ile ilgili her türlü desteği de kendilerine sunduk.
TAŞIMALI EĞİTİM
Köy okullarının büyük oranda kapatılması ile artan taşımalı eğitim sistemi sonucunda pek çok olumsuz durum yaşanmaktadır.1990 – 1991 eğitim öğretim yılında MEB tarafından fiilen uygulamaya konan taşımalı eğitim zaman içerisinde artarak devam etmiştir. Bu aslında toplumsal bir dönüşümün de yansımasıdır. Tarımsal üretime verilen desteklerin azalması köylülerin temel geçim kaynağı olan tarımsal üretimin azalmasına , köyden kente göçün artmasına neden olmuştur.
Taşımalı eğitim çocukların her sabah uzun mesafelere katlanması, gittikleri okullarda uyum sorunu yaşamaları, sağlıksız beslenmeleri, taşıma için kullanılan araçların niteliksizliği, trafik kazaları, taşımacıların eğitimsizliği gibi sorunları karşımıza çıkarmaktadır.
Okul , öğrencinin hayatının bir parçasıdır, öğrencilerin ailesinin yanında 12 yıl boyunca devam edeceği eğitim imkanına kavuşması ve okulla bütünleşmesi sağlanmalıdır.
BANKA PROMOSYON ANLAŞMASI
2025 Şubat ayı itibarıyla Karaman Mili Eğitim Müdürlüğü ile istekli bankalardan biri arasında Merkez ilçeye bağlı okulları kapsayan bir banka promosyon anlaşması yapılacağı hepimiz tarafından bilinmektedir. İlgili yönetmelik gereği en çok üyeye sahip sendika da bu anlaşmada sürece dahil olacaktır. Bundan önceki promosyon anlaşmasına en çok üyeye sahip olduğu için yine aynı sendika katılmış, oldukça komik bir rakama imza atarak eğitim çalışanlarını mağdur etmiş, artan enflasyon oranları karşısında kabul edilemez bir hal alan promosyon anlaşmasının güncellenmesi ile ilgili olarak diğer tüm sendikaların konu ile ilgili eylemlerine katılmamış, eylemleri anlaşılmaz bir şekilde sabote etmiştir. Ayrıca imzalamış oldukları sözleşmedeki bazı maddeler yüzünden sözleşmeyi feshetmek de mümkün olmamıştır. Kendilerine yapılan çağrılara karşı sürekli bir oyalama , ipe un serme taktiği uygulamışlar, adeta eğitim çalışanlarının hakkını değil bankanın kazancını öncelemişlerdir.
Karaman Eğitim İş olarak yapılacak promosyon anlaşmasının şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi, eğitim çalışanlarının beklentilerini karşılayacak bir düzeyde sonuçlanması adına bir rapor hazırlayarak İl Milli Eğitim Müdürlüğüne başvuruda bulunduk, promosyon anlaşmasından önce tüm sendikaların temsilcilerinin katıldığı bir toplantı yapılmasını talep ettik. Mili Eğitim Müdürlüğüne sunduğumuz raporda promosyon anlaşmasının 2 + 1 yıl için yapılmasını, kişi başına minimum 100.000 tl hedeflenmesini, 2 yılın sonunda rakamın enflasyon oranında güncellenmesini, ihale başlangıç rakamının 70.000 tl olmasını önerdik. Milli Eğitim Müdürlüğü bu önerilerimizin dikkate alınacağını bize bildirdi, ancak tüm sendikaların katılımıyla yapılmasını istediğimiz toplantıya sıcak bakmadı. Halbuki promosyon anlaşmasının şeffaflığı için bu toplantının mutlaka yapılması gerekiyordu. Böyle bir rapor sunmaktaki amacımız hem konu ile ilgili olarak düşüncelerimizi paylaşmak hem de eğitim çalışanlarının beklentisine paralel olarak tatmin edici bir rakamın kazanılmasına katkıda bulunmaktı, ancak bu rapor bazılarını rahatsız etmiş olacak ki yine bazı şeyleri manipüle etmeye başladılar; Benim Kazımkarabekir ilçesinde görev yapıyor olmamı dile getirerek, Kazımkarabekir ilçesinde bir süre önce yapılan ve yetkili sendika olarak katıldıkları promosyon anlaşmasının 11.000 tl gibi komik bir rakamla sonuçlanmasından kendilerini sorumlu tutmaları gerekirken akıllara durgunluk veren bir mantık hatası ile “ madem o kadar etkili idi Kazımkarabekir ilçesinde niçin böyle bir anlaşmayı kabul etti “ diyerek tepkimi ortaya koymak için izlemeye bile katılmadığım bir promosyon anlaşmasından şahsımı sorumlu tutma pişkinliğini gösterdiler. Takdiri kamuoyuna bırakıyorum.
ATAMA VE GÖREVLENDİRMELER
Atamaları nasıl yapılacağı ve koşullarının neler olduğu yasa ve yönetmelikler ile açıkça ortaya konmuşken atama ve görevlendirmelerde yaşanan haksız ve hukuksuz uygulamalar eğitim çalışanlarını rahatsız etmektedir. Görevi çalışanların hakkını korumak olan bir sendika Milli eğitim Müdürlüğü üzerindeki etkisini kendisine üye toplamak için kullanmakta ve bunda da başarılı olmaktadır, oluşturduğu korku iklimi sayesinde hükümranlık sürmek istemekte, yöneticileri eğitim çalışanlarına;” resen atanmak istemiyorsanız, atansanız bile bunun telafisini istiyorsanız, uygun gördüğünüz bir görevlendirme istiyorsanız, bize üye olun, bizim yapamayacağımız hiçbir iş yok diyebilmekte, hatta daha ileri giderek otopark mafyası ağzı ile “sendika sizin kaskonuzdur” deme cüretini gösterebilmektedir. Bu sendika bunları söyleme cesaretini kim ya da kimlerden almaktadır.”