Yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“İlimiz Akçaşehir Kasabası’nda müdür yardımcısı olarak görev yapmakta olan arkadaşımız okulunda öğrenci velileri tarafından darp edilmiş, küfür ve hakarete uğramış ve tehdit edilmiştir.
Eğitim toplumların gelişimi ve bireylerin geleceğe hazırlanması açısından en kritik unsurlardan biridir. Öğretmenlerimiz, bilgi ve birikimlerini öğrencilerine aktararak onların hem akademik hem de kişisel gelişimlerine katkıda bulunurlar. Ancak son zamanlarda artan şiddet olayları, bu kutsal görevi yerine getiren öğretmenlerimizi hedef almaktadır. Şiddet, eğitim–öğretim süreçlerini olumsuz etkileyerek, öğrencilerin ve öğretmenlerin güvenliğini tehlikeye atmaktadır.Bu durum eğitim kalitesin düşürmekle kalmayıp toplumsal huzuru da bozmaktadır.
Toplum olarak hayatımızın her aşamasında evde, sokakta, iş yerlerinde her gün karşı karşıya kaldığımız şiddet olgusunun uzun süredir okullarımızı da sarmalamış olması çok sayıda meslektaşımızın şiddetin hedefi haline gelmesine neden olmaktadır. Öncelikle kabul etmek gerekir ki okullarımızın sık sık şiddet haberleriyle gündeme gelmesinde başta Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) olmak üzere tüm yetkililerin, hatta toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğu vardır. Toplum olarak hayatımızın her aşamasında yer alan şiddet olgusu, eğitim kurumlarını, okullarımızı ve öğretmenlerimizi de hedef almış durumdadır.
Bugün bir öğretmen arkadaşımızın saldırıya uğramasına sebep olan ne basit bir öfke krizi, ne failin öğrenci ya da veli oluşu, ne de başka bir özel sebep ile ilgilidir. Öğretmenlerin itibarsızlaştırılması, CİMER uygulamasının velilerin elinde bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur.
Okullarda yaşanan şiddetin ve eğitim emekçilerine yönelik saldırıların önlenebilmesi, öncelikle her fırsatta eğitim emekçilerini hedef haline getiren CİMER uygulamasına son verilmesi ,asılsız iddialara karşı cezaların verilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin her yerinde eğitim kurumlarında birbirine benzer şekillerde eğitim emekçilerini hedef alan şiddet olaylarının yaşanması, şiddetin arkasındaki nedenlerin ortaya çıkarılmasını, eğitim kurumlarında eğitim emekçilerinin can güvenliğinin sağlanmasını gerektirmektedir. Okulda şiddet olaylarının son bulması için MEB’i acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağırıyoruz.
Öğretmenlerimiz toplumumuzun en değerli varlıklarıdır ve onlara yönelik her türlü şiddet eylemi, hepimizi derinden yaralamaktadır. Eğitim camiası olarak öğretmenlerimize sahip çıkmalı ve onların huzur içinde çalışmalarını sağlamak için elimizden geleni yapmalıyız. Unutmayalım ki, öğretmenlerimiz ne kadar güvende ve mutlu olursa, eğitim sistemimizde o kadar güçlü ve başarılı olacaktır.
Eğitim emekçilerinin, başta MEB olmak üzere eğitim sendikalarının ve tüm toplum kesimlerinin desteğini hissetmeye ihtiyaçları vardır. Eğitim kurumlarının tümünde, şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı olmalıdır.
Eğitim emekçilerine yönelik şiddet konusunda başta bakanlık ve eğitim sendikaları olmak üzere, tüm demokratik kamuoyunu duyarlı olmaya ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Saldırıya maruz kalan öğretmenimizin başta olmak üzere tüm meslektaşlarımıza ve eğitim camiasına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, okullarda yaşanan şiddetin sona ermesini ve can güvenliğimizin sağlanmasını talep ediyoruz.”