Her zaman halkın içerisinde yer alan, bizlerle kimi zaman mutlulukları, kimi zaman hüzünleri paylaşarak gönüllerde taht kurmuş, ekranların başarılı muhabiri, EMRE TİMUR ile sizler için oldukça keyif dolu bir röportaj gerçekleştirdik.
1-) Öncelikle çok teşekkür ediyorum röportajımız da yer aldığınız için, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ben teşekkür ederim. İstanbul’da doğdum büyüdüm. 3 çocuklu bir ailenin en küçüğüyüm. Haydarpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde Elektrik-Elektronik bölümü okumama rağmen medyada hep olmak istedim. İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde televizyon haberciliği ve programcılığı bölümünü tam burslu kazandıktan sonra üniversitenin ilk senesinde sektörde çalışmaya başladım. Stajımı Doğuş yayın grubu bünyesinde Star Haber Merkezi’nde yaptım. Ardından yine STAR TV’nin öğlen kuşağı programı olan Gerçeğin Peşinde programında bir yıl çalıştım. Sonrasında NTV İstanbul haber merkezinde 10 ay sözleşmeli olarak çalıştım. Haberciliği asıl öğrendiğim yer NTV oldu. Harika bir ekipten yüzlerce şey öğrendim güncel dosya ve gündeme dair birçok dosya ve haber hazırladım. Alanım polis adliye muhabirliği. Şu an SHOW TV de yayınlanan Didem Arslan Yılmaz ile Vazgeçme adlı programda istihbarat muhabirliği yapıyorum
2-) Nasıl bir ailede yetiştiniz?
Türk kültür ve geleneklerine oldukça bağlı bir ailede büyüdüm. Babamın disiplinli, annemin hoşgörülü biri olması benim hayata ve insanlara olan bakış açımı önemli ölçüde etkiledi. Dedem ve babaannem sürekli Almanya ya gidip gelse de onların sayesinde aile sıcaklığını hep fazlasıyla hissettim. Ağabeyim ise bana daha çok küçük yaşta ticareti öğretti insanları tanıma ve ikna etme yöntemlerini ondan aldım ablamın ise benden sadece iki yaş büyük olması oldukça uyumlu olmamızı sağladı.
3-) Peki muhabirlik mesleğine nasıl karar verdiniz?
Hiçbir çocuk haber izlemek istemez ama benim ilgim küçük yaşlardan başladı. Belki de babamın sürekli haber ve siyaset programları izlemesi beni etkiledi. Lise öğrenimim bitince üniversite sınavına çok iyi hazırlandığımı düşünüyorum aldığım puan beni tatmin etmişti ama hala tam olarak hangi yoldan gideceğimi bilmiyordum. Üniversite için iletişim fakültesi tercihi yaptım ancak yine de başka mesleklere de yöneldim. Aynı yıl yani 2017 de Milli Savunma Üniversitesi mülakatına girmek üzere Ankara Kara Harp Okulu Komutanlığına gittim 5 gün süren mülakat sonucu 1 ay sonra sonuçlar açıklandı Hava Astsubay ve Deniz Astsubay Meslek yüksek okullarını dereceyle kazandım. Aynı sene polis meslek yüksek okulu imtihanlarını başarı ile geçtim ve İstanbul da polis akademisini de kazandım. Üniversite sonucumda açıklanmış televizyon haberciliği ve programcılığı bölümünü tam burslu kazanmıştım. Yani masada 4 seçenek vardı ailem asker olmamı istese de ben yüreğimin sesini dinlendim.
4-) Haberlerin aktarılmasında en büyük görevi üstlendiğinizi düşünüyorum, kimi zaman insanların kaçtığı ortamlara siz haberciler giriyorsunuz, sahada olmayı bize biraz anlatabilir misiniz?
Elinize mikrofonu alıp haber sahasına çıktığınız an artık çok dikkatli olmak zorundasınız. Canlı yayınlar kritik, ortamı iyi analiz etmek dışarıdan gelebilecek tepkilere hazır olmak zorundasınız. Yaptığınız her hareket söylediğiniz her söz çok önemli, her insanın frekansı ayrı bu nedenle iletişim şekliniz kişiden kişiye değişiyor. Alanından uzman birileriyle konuştuğunuzda gösterdiğiniz nezaketi suç dosyası kabarık bir şüpheliye gösterdiğinizde iyi niyetiniz su istimal edilir...
Evet çoğu kez tehlikeli yerlere giriyoruz ya da istihbarat toplamak için güven vermeyen kişilerle bir şekilde iletişime geçiyoruz ama risk almadığınız zaman yaptığınız işin bazen bir anlamı kalmıyor.
5-) Ülkenin dört bir yanını dolaşıyorsunuz, gerek sevindirici haberler ile gerek üzüntülerimizi paylaştığımız haberler ile sizi takip etmekte zorlanıyoruz bu tempoya nasıl ayak uyduruyorsunuz?
Tempoya ayak uydurmak tabi ki zor çünkü bu tempo dediğimiz durum kontrol edilebilir bir şey değil 81 il var her birinde her an ayrı bir haber doğabiliyor ekibiniz ne kadar büyük olsa da yetişebilmek kolay değil. Mesleği sevmeye işte en çok burada ihtiyaç duyuyorsunuz. Biz gezi programı yapmıyoruz genel olarak gittiğimiz haberlerin hepsi üzücü. Motivasyonu yüksek tutmak yine işi sevmekle başlıyor.
6-) Mesleğinizin zamanla size kazandırdıkları ya da sizden götürdüğünü düşündüğünüz şeyler var mı?
Kazandırdığı da kaybettirdiği de çok konu var. Örneğin her alanda çevreniz olabiliyor farklı gruplarda insanlar tanıyorsunuz bu da sizi her ortamda rahatlatıyor. İkna kabiliyetiniz gelişiyor sorunları daha çabuk çözebiliyorsunuz toplumda saygı görüyorsunuz.
Götürdüklerine gelince, bazen uzun vadeli plan yapamayabiliyorsunuz.
7-) Yaşadığınız ilginç deneyimleriniz mevcut mu? Bizimle kısada olsa paylaşabilir misiniz?
Kurban bayramının ikinci günüydü İstanbul‘da İBB bünyesindeki kurban satış ve kesim tesisinde kasapların yetersiz kaldığı ve çıkan kavgalar sonucu işi bırakıp kaçtıkları yüzlerce kişinin mağdur olduğu ihbarı geldi. Tesisin bahçesine girdiğimiz an bizi gören yüzlerce kişi ben ve kameraman arkadaşımın üzerine doğru hareket etti. İnsanlar bir anda çevremizi sardı biri bir kolumdan diğeri diğer kolumdan tutarak sağa sola çekiştirmeye başladı “şurayı da çekin, burayı da çekin, ben de konuşmak istiyorum gibi sözlerle” topluluğu sakinleştirmeye çalışarak bahçe kısmından tesise doğru yönelmeye çalıştığımız sırada bazı kişiler siyasi slogan atmaya başladı. O sırada onlarca kişi telefonlarını çıkartıp bizi rahatsız edici şekilde çekmeye başladı. Ağzımızdan çıkacak her söz hem bizi hem kurumumuzu zor durumda bırakabilirdi. Yine de hiç konuşmadan kalabalığı yararak olay yerine gitmeye çalıştık. Röportaj yapmak çok zordu herkes çok agresifti ağızlarından çıkan bazı kelimeler uygunsuzdu ama yine de dinledim ve durumu kontrol altına almaya çalıştım. O gün toplumsal kriz anında nasıl davranılması gerektiğini yaşayarak öğrendim.
8-) İleride kendinize nasıl bir yol planlıyorsunuz? Neler yapıp nerede olmak istiyorsunuz?
Doğayen gazetecilerin yaptığı başarılı televizyon programlarını tekrar tekrar izliyorum, notlar çıkartıyorum. 32 gün, Arena, A takımı benzerinde bir program yapmayı özellikle en kritik konularda moderatörlüğünü yaptığım programda tarafları yüzleştirerek sır perdesini ortadan kaldıracak işler yapmayı planlıyorum.
9-) Gelişen teknoloji ile beraberinde gelen dijital platformlarda fazlasıyla içerikler üretilerek aynı hızda da tüketilmeye başlamıştır. Sektöre karşı bakış açınız nedir? İleride nasıl bir sektör görebiliyorsunuz?
Çoğu kişi tarafından televizyonun vadesini doldurduğu düşünülüyor. Bana kalırsa da öyle artık cep telefonları sayesinde özellikle Z kuşağı televizyonu oldukça az izliyor. Televizyon teknolojisi bana kalırsa tabi ki etkisini kaybedecek ama bu o kadar da yakın bir zamanda olmayacak. Sektöre bakış açım ise ben pek şahit olmasam da eskiden haber merkezlerinde şimdiye nazaran 3 katı insan çalışıyordu. Artık gelişen teknoloji ile kişi sayısı daha da azalacak. Bir kişinin bir işi değil 3 işi yapması istenecek. Bu yüzden muhabir ya da gazeteci olmak isteyen öğrencilerin iş bulmak konusunda zorlanabileceklerini söyleyebilirim.
10-) Çok teşekkür ediyorum, konuğumuz olduğunuz için, son olarak buradan okuyucularımıza iletmek istediğiniz mesajınız var mıdır?
Ben teşekkür ederim. Türkiye’de her yıl iletişim alanında binlerce mezun veriliyor. Bu öğrenci kitlesinin büyük bir kısmı ekran önünde olmak istiyor. Bu günümüzde pek kolay değil artık sektör oldukça daraldı. Bırakın iş bulmayı staj yapabilecek kurum bulmak bile çok zor üniversite okurken sektörde çalışmak çok önemli en az 2 farklı kurumda staj yapmalılar. Çok araştırıp genel kültür tarih siyaset konularında bilgili olmalılar.
Ve en önemlisi bu işi gerçekten istemeliler.
Zaman ayırdığınız ve röportajımı kabul ettiğiniz için şükranlarımı sunuyorum.