Çok değil bundan üç yıl öncesiydi. Karaman’da ulusal manada bir televizyon kanalı olmadığı için bana göre şehrin Acun Ilıcalısı sayılan, en sosyal hem en organizatör adamı Abdullah Akkuş kardeşimle bir ilke imza atalım istedik. Onun önderliğinde, kurmuş olduğu ismi Tv 70 olan yerel hüviyetteki dijital televizyon platformu üzerinden, You Tube ve diğer sosyal ağlar vesilesi ile tam zamanlı yayınlar yaparak bir televizyon kanalının ilk adımlarını atalım istemiştik. Böylelikle Blue TV ve Puhu TV gibi yeni nesil dijital kanalların bir benzeri, belki de zaman içerisinde Karaman özelinde tüm dünyaya kesintisiz yayın yapıyor hale gelecekti.
Yaptık mı yaptık. Yaklaşık sekiz on kadar farklı konu ve konukları olan programlarla yaklaşık bir yıl kadar neredeyse her hafta aksatmaksızın yayın gerçekleştirdik. Tabi bu arada işin erbabı olan kumanda masasındaki Arif Karaduman kardeşimizi de unutmamak gerekir. Açıkçası bizim gözümüz soğanı yerken yaşarmışsa onunkisi kıyarken yaşardı. Bu işin virtüözü oydu. Cuma akşamları canlı olarak yayınlanan “Ben Olsam” adlı programın hazırlayıcısı ve sunucusu olarak programa telefon yoluyla kimleri konuk almadım ki... Şair-Yazar Nurullah Genç, Gazeteci-Yazar Abdurrrahman Dilipak, Yazar Sait Çamlıca, Yazar Sadık Yalsızuçanlar, Sanatçı Mustafa Özcan Güneşdoğdu, Şair-Yazar Yavuz Bülent Bakiler, Yazar Ufuk Çoşkun, TRT Programcısı Ayla Ağabegüm, Valiler, İl Müdürleri, Daire Başkanları, Uzmanlar, Sosyologlar, Dekanlar, Profesörler...
Kelllim Kellim La Yenfa
Peki ya sonra ne mi oldu? Biz adeta devrim niteliğinde programlar yapıp bütün dünyaya, deyim yerindeyse herkesin evine mobil cihazlar vasıtası ile konuk olurken Karaman bildiğini yaptı ve neredeyse kimse arkamızda durmadı. Valisinden iş adamlarına, sanayici ve iş adamlarından belediye başkanlarına; vekilinden bakanına; siyasi partiler yanında oda ve diğer sivil toplum kuruluşu temsilcilerine varana kadar çalmadığımız kapı kalmadı. Üç yıl evvelinden bahsediyorum tabi ki de. Sonuç olarak bizim heyecanımız ve maharetimiz vardı ama paramız yoktu. Sadece bu şehir aşkına daha rahat ve profesyonel bir yayın gerçekleştirebilmek niyetiyle, adresi ve duvarda küçük de olsa bir tabelası olan kullanışlı bir televizyon binamız olsundu amacımız. Tabi bunun yanında kanal giderleri için gereken maliyeti karşılasın istediğimiz sponsorlarımız olsun istemiştik o kadar. Ama olmadı ve öylece bıraktık.
Anlamadığım şey, milenyum çağında kadın erkek genç yaşlı neredeyse herkesin sosyal ağlar üzerinden haber aldığı dijital istila devrinde binlerce yıllık bir geçmişi olan güzelim şehirde hâlâ ulusal -belki de uluslararası- özellikte bir televizyon kanalının bulunmayışı. Türk Dili'nin Başkenti olan bir şehirden yeryüzünde Türklük ve Türkçe’den nasiplenmiş kim ya da hangi milletler varsa Karaman'dan haberdar olması gerekmez miydi? Hâlâ Konya Karaman sarmalından çıkamayıp bu yakıştırmadan yana nefret söylemi geliştirmek yerine oyunu kuralına göre oynasak daha yerinde olmaz mı? Yirmi yıldır "Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu" diyerek sonrasını bekliyorum ama henüz sürpriz bir oyun görebilmiş değilim.
Medya demek bir numara güç demek
İnsanoğlunun hizmetine yönelik üretilen ne varsa ekranlara taşındığı, merchandising çalışmalarıyla hız kazanan, alım satımdan tanıtıma kadar her şeyin görsellik penceresiyle birlikte mobil ekranlar eliyle tüketiciye arz edildiği bir devirde dünyanın en zenginlerinin medya patronu olmaya çalışması boşuna olmasa gerek. Rupert Murdoch’un global medya pazarında bu denli söz sahibi olması niye sanıyorsunuz. Facebook, Baidu, Yahoo ve Microsoft’u saymıyorum bile... Yahut da Türkiye’nin son kırk yılında sosyo kültürel ve siyasi hayatı kadar, sanat, spor ve ticaret alanında ciddi manada etkileri olan Doğan, Doğuş, Demirören, Ciner, Albayrak, Turkuvaz ve İhlas grubu gibi şirketlerin hatta ve hatta Acun Ilıcalı’nın bu ülkede neye hâkim olduğunu herkes bilmekte.
Bu saikle şehri temsil eden bir kanaldan yana şimdilik ümidim yok ama bir spor kanalı artık elzemdir bu şehre. Bir zamanlar sadece gazete sayfalarını süsleyen spor haberleri şimdilerde bütün dijital platformlarda hızla yeşermeye başladı. Bu şovdan ve reklam gerisinden uzak kalmak akıl alır gibi değil. Her ne kadar üç bin kişilik stadyumun maçlar esnasında bir kez bile dolmadığı şehre rağmen spor özelinde bir televizyon olmalı ve olacaktır da. Çünkü artık bu hususta ufuk mühendisi diyebileceğimiz bir isim var bu şehirde. Mehmet Ali Han... Seyirlik sporların yanında görsel sanatların en revaçta eğlence aracı haline geldiği popüler kültür ortamında ticari zekası olan Mehmet Ali Başkan, kesinlikle bu alana yatırım yapar ve yaptığı günden itibaren inanıyorum ki kazanacaktır da. Çok şey kazanacağı gibi en önemlisi de şehrin ve tüm gurbetçilerin kalbini kazanacak olmasıdır asıl mesele.
Peki, ne olsun isterdim ya da neyin olmasını?
Hani maç esansında “Tribün uyuma takımına sahip çık” şeklinde hep bir ağızdan dillendirilenbir tezahürat vardır ya, tam da öyle işte. Diyorum ki “Karaman uyuma başkanına sahip çık!” Evet, bu şehir elbirliği ile partisi, görüşü ne olursa olsun özelde şair, yazar, mimar, âkil adam hem münevver bir entelijansiya örneği olan Kamil Uğurlu gibi bir deha ile uzun süre yol yürüme fırsatını kaçırdı, bari bu fırsatı kaçırmasın. Ezcümle Karaman canıgönülden Mehmet Ali Han Başkan'a kucak açsın. Bağrına basıp el birliği ile şehre ektiği güzellikten yana iyi niyet tohumları için dua etsin.
Diyeceğim o ki Karaman halkı Mehmet Ali Başkan'a destek olsun, şehrin önderi mesabesindeki yönetici ve iş adamları da yanında dursun, Karaman en kısa sürede dünyanın her tarafında ekranlara yansıyan bir birinden güzel içeriklerle tanınır hale gelecektir. Eğer ki yok efendim bizimle aynı dünya görüşüne sahip değilmiş, vay efendim Karaman’da büyümemiş Almanya’da büyümüşmüş gibi sığ ve gelenekçi hem kırsal bakış açısıyla üvey evlat muamelesi yapmaya kalkışılır da beyhude goy goya devam edilirse, daha çok Konya Karaman repliği duymaya devam ederiz benden söylemesi.
Not: Bir sonarki yazımda Zafer Hoca ve yeni kurulan Karaman Futbol Takımının oyun sitemi hakkındaki görüşlerimin yer alacağı yazımla görüşmek dileğiyle.