BU UMRE İŞİ DE NEREDEN ÇIKTI ŞİMDİ


Diyanet İşleri Başkanlığı, ilk kez ilköğretim ve ortaöğretimde yarı yıl tatilinin umre takvimine denk gelmesi sebebiyle isteyen öğrencilerin öğretmenleriyle ya da ebeveynleriyle 5 günü Medine ve 5 günü Mekke olmak üzere 10 gün kutsal topraklara gönderebileceğini beyan eden bir genelge göndermiş. Dikkatinizi çekerim genelgeyi gönderen Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği değil, Diyanet İşleri Başkanlığı. Hoş Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği böyle bir genelge (yazı) gönderse ne olur. Kıyamet mi kopar yani. 
 
Ülkemizde ne yazık ki Allah, peygamber, kitap, Mekke, Medine, hac, kurban, ramazan, namaz, dua, zekat, ibadet, itikat kısaca İslami olan ne varsa duyduklarında çılgına dönen bir zihniyet var. İnanmayabilirsin, hazzetmeyebilirsin, rahatsız olabilirsin bunlara kimsenin bir diyeceği yok. Olamazda ve hatta olmamalıda. Mesela ben inanmayan biri için sadece inanmadığından dolayı üzülürüm.  O kadar. Kimsenin tercihleri, yaşama biçimi, hayata bakışı, neyi nasıl düşündüğü, nereye ne zaman, kiminle gideceği hiç kimseyi ırgalamaz, ırgalamamalı.
 
Ama bizdeki bir zihinsel yapı böyle değil. İlla karışacak, karıştıracak ve istemezük diyecek. Milletin değerleriyle didişen bu zihniyetin milletten ne kadar uzak olduğunu anlamak çokta zor değil.
 
Bu mesele ile ilgili söylenenlere bir bakalım. ‘‘Bütün bunlar eğitimi, devlet eliyle ‘dinselleştirme’ politikalarının açık uzantısıdır. ‘Umre ziyareti’ konulu son uygulamayla, okulları Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve müftülüklerin hizmetinde olan ya da olması gereken kurumlar olarak değerlendiren zihniyetin somut yansımasıdır. Temel ilkesi laiklik olan eğitim sisteminde, dini açısından önemli olan etkinliğin, tüm okullara duyurulması, ilköğretim ve ortaöğretimde öğretmen, öğrenci ve velilere umreye katılım çağrısı yapıp, katılacakları acele ve günlü olarak bildirmesinin istenmesi, laik eğitim ilkesinin bizzat devlet kurumları tarafından açıkça ihlal edilmesinden başka anlam taşımamaktadır.”
 
Devlet eliyle dinselleştirme diyor, okulları Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve müftülüklerin hizmetinde olan ya da olması gereken kurumlar olarak gösteriyor, bu çağrının laik eğitim ilkesinin bizzat devlet kurumları tarafından açıkça ihlal edildiğini belirtiyor.
 
Sizin, çocukların umre yapabilmelerinden anladığınız bu mu? 
Söylenenlere devam edelim. “Çocukların özellikle ilköğretimde okuyan çocukların henüz soyut kavramları anlama, onları anlamlandırma yetilerinin yeterince gelişmediği düşünüldüğünde, bu tür etkinliklerin ileri yaşlarda çocukların psikolojisi ve davranışları üzerinde olumsuz etkiler yaratması mümkündür. Zorunlu din dersinin kaldırılması yönünde yargı kararlarının alındığı, bu konudaki taleplerin yükseldiği dönemde eğitim hizmetini Diyanet İşleri Başkanlığı faaliyetlerine açmayı planlamak, Diyanet ve müftülüklerin okulları hedef kurumlar gibi görmesi, gerekçesi ne olursa olsun, kabul edilemez bir durumdur.”
 
Bak hele bak. Çocukların henüz soyut kavramları anlama, onları anlamlandırma yetileri yeterince gelişmediğinden bu tür etkinlikler onların ileri yaşlarda psikoloji ve davranışlarını etkilermiş. Etkiler doğru ama olumsuz değil olumlu yönde etkiler. Ah bunu bir bileydiniz.
 
Şu diyanete de bak. Okulları hedef kurumlar olarak görüyormuş. Ya hu neyin hedefi olarak görüyor acaba. Arsızlığın, yolsuzluğun olmasın sakın.
 
İncilere devam edelim. “Diyanet resmen kâr amacı güden iktisadi teşebbüs haline gelmiştir ve her şeyin özelleştiği süreçte hac ve umreyi tekelinde tutmaktadır. Diyanet, hac organizasyonundan ve umre turları düzenlemekten vazgeçmelidir. Umre ibadeti, ilköğretim öğrencilerinin kavrayabileceği bir ibadet değildir. Ömründe bir defa olsun bu ibadeti yapmak isteyip de imkânı olmayan milyonlarca yaşlı kimseye Diyanet’in imkân sunması daha uygun.”
 
Bu incilerden ilk kısımda yapılan tespit doğru. E doğru söyleyince kimsenin bir diyeceği yok elbette. Bence de hac ve umre organizasyonu diyanetin tekelinden çıkartılmalı. Bunun üzerinde ciddi bir şekilde durmak lazım. Ancak ikinci kısımda zikrettiğiniz inci, birinci kısımda zikrettiğiniz inci tarafından kapatılamamış. Yoksa kapatılmasını istememiş miydiniz. Efendim ne imiş. Çok isteyip de ömründe bir defa olsun bu ibadeti yapamamış olan yaşlılara sunulsun bu ibadet. Mesela kaç yaşında olanlar gitsin. Bu belirtilmemiş. 40 yaşı ve üzeri uygun mu? Yoksa 60 ve üzeri mi? Hani yanlış bir şey yapmayalım diye soruyorum. Yoksa ne haddime.
 
Beyler bizim için nelerin uygun ya da nelerin uygun olmadığını şöyle bir maddeler halinde sıralayın da hafazanallah yanlış yapmayalım. Lütfen bizi garip ve mahzun bırakmayın. Yoksa zatıalileriniz gibi bizleri tedip ediciler olmasa halimiz nice olur.  

Yusuf SALİH