Türk edebiyatındaki en güzel tezkirelerden biri, asıl adı Pir Mehmet olan Âşık Çelebi’ye aittir. 1520-1572 yılları arasında yaşayan sanatçının yazdığı bu eserin adı Meşâirü’ş-Şuarâ’dır. Kendisine büyük bir ün kazandıran kitapta Âşık Çelebi, I. Murat’tan eserin bitirildiği 1568-69 yılına kadar yaşayan 426 şairin biyografisine yer verir. Zengin muhtevasının yanı sıra dil ve üslubuyla da dikkatleri çeken eser, bilim ve kültür tarihimizin temel kaynaklarından biridir.

Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta çıktığı günlerin hemen arifesinde Prizren’de doğan şair, meşhur tezkiresinde memleketi ve civarı hakkında şu satırları yazar: “Rivayet olunur ki Prizren’de oğlan doğsa adından mukaddem (önce) mahlas korlar. Yenice’de doğan oğlan papa (baba) diyecek vakit Fârisî söyler. Piriştine’de oğlan doğsa dividi belinde doğar derler. Binaen alâ-zâlik  (bundan dolayı) Prizren şair membaı ve Yenice Fârisî ocağı ve Priştine kâtip yatağıdır.

Çelebi’nin bu tespiti biraz mübalağalı, biraz hissî görünse de hakikatte doğrudur. Kendisinden maada bu beldede pek çok şair ve muharrir yetişmiştir. Bahâri, Nehâri, Şem’î, Sûzî, Sücûdî gibi çok sayıda şahsiyet, bu Balkan coğrafyasının kültür ve medeniyetimize armağan ettiği isimler arasında yer alır.

Türkiye’de şairler ve yazarlar membaı olarak adlandırılacak bir yer varsa o da, hiç kuşkusuz, kahraman şehir Maraş’tır. Sümbülzade Vehbi, Necip Fazıl Kısakürek, Bahaettin Karakoç, Âşık Mahzuni Şerif, Nuri Pakdil, Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu, Mehmet Narlı, Tahsin Yücel, Rasim Özdenören bu bapta akıllara gelen ilk isimlerdir. Kahramanmaraş’ın Türk edebiyatına armağan ettiği şahsiyetler için edebiyat tarihlerini karıştıran yahut şu bağlantıya tıklayanlar (https://www.marastaedebiyat.com/sair-ler-ve-yazarlar), adı edebiyat ve sanatla anılan pek çok beldeyi kıskandıracak zengin ve görkemli bir listeyle karşılaşır.

Maraş; Anadolu’nun hassas, mümbit, bereketli ve bir o kadar da mütevazı şehirlerindendir. Toprağı verimli, havası latiftir. İnsanı yiğit ve cömerttir. Duyarlıdır. Aynı zamanda içlidir. Son yıllarda, sair şehirlerimiz gibi büyüyüp gelişmesine rağmen Maraş, merkezini ve öz kimliğini muhafaza etmeyi başarmıştır. Bunda hüviyetli bir şehir olmasının payı büyüktür. Ona bu vasfı kazandıran unsurların başında asil ve sağlam karakterini muhafaza eden insanı vardır. Maraş’ı Maraş yapan tarihi, coğrafyası ve özellikle insanıdır. Ancak bütün bunların süzülüp ruh hâline geldiği irfan da unutulmamalıdır.

Maraş geçmişten bugüne bir edebiyat şehridir. Verimli olan yalnızca onun kara toprağı değildir. Şehrin sanat ve edebiyat iklimi de hayli bitektir. Edebiyat toprağını bereketlendirip müsmir hâle getiren çok sayıda edibe sahiptir şehir. Tefekkürün temaşaya, düşünerek okumanın hızla bakmaya döndüğü günümüz haz ve hız çağında ne yazık ki şiir, roman, öykü, sanat geri plana itilmiştir. İşte böyle bir ortamda pek çok şehir edebiyattan, sanattan kopmuştur. Buna mukabil Maraş, geçmişten tevarüs ettiği bu mirası hem korumuş hem de geliştirmiştir.

Kadim şehir Maraş, geçtiğimiz günlerde ilklerin eseri Dîvânu Lugâti’t-Türk (DLT), Kâşgarlı Mahmut ve onun misafirlerini ağırladı. Türk Dil Kurumu (TDK), Kahramanmaraş Belediyesi (KB) ve Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinin (KSÜ) ortaklaşa düzenlediği programa farklı ülkelerden elliden fazla araştırmacı katıldı. Üniversite ve Belediyenin kusursuz ev sahipliği yaptığı toplantılarda DLT; dil, botanik, edebiyat, felsefe, tarih, siyaset, kültür yönleri ve farklı bakış açılarıyla ele alındı.

30-31 Ekim tarihlerinde düzenlenen bilgi şöleni, açış konuşmalarından değerlendirme oturumuna kadar yoğun katılıma sahne oldu. Dört farklı salonda gerçekleşen oturumlar; Türk dünyasından gelen bilim insanlarının bir araya geldiği, genç ve deneyimli akademisyenlerin kaynaştığı bir şölene dönüştü. Rektör Prof. Dr. Alptekin Yasım, UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, TDK Başkanı Prof. Dr. Osman Mert ve TDK Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Harun Şahin’in yakından takip ettiği programla şehir, Türkçe ve Türk kültürüyle dolu iki gün geçirdi.

Akademide çalışanlar yahut türlü vesilelerle kongre, sempozyum, çalıştay gibi ilmî toplantılara katılanlar iyi bilirler. Kapsamı, konusu, katılımcı sayısı ne olursa olsun, böyle bir etkinlik tertip etmek zordur. Büyük emek, fedakârlık ister. Düzenleyen kurulun motivasyon ve heyecanının her zaman üst düzeyde olmasını gerektirir. Karşılaşılan onca zorluğu sabırla, güler yüzle aşmayı ilzam eder. Ulaşım, konaklama ve iaşe fasıllarının her biri ayrı bir planlama ve dikkat gerektirir. İşin bütçe kısmı ise başlı başına bir meseledir. Bütün bunlar dikkate alındığında böyle geniş katılımlı, maliyetli bir faaliyetin düzenlenmesinin ne anlama geldiği daha iyi anlaşılacaktır.

İşte TDK, KSÜ ve KB böylesine yoğun bir programı başarıyla tamamladı. Bunun için Belediye Başkanı Fırat Görgel ve ekibine şükranlarımızı arz ederiz. Programın hayat bulmasında ve kusursuz bir şekilde tamamlanmasında büyük payı olan Prof. Dr. Osman Mert, Prof. Dr. Alptekin Yasım, Prof. Dr. Orhan Doğan, Doç. Dr. Harun Şahin, Doç. Dr. Sadi Gedik, Doç. Dr. Burak Telli ve Dr. Öğr. Üyesi Esra Kirik hocalarımıza ayrı ayrı teşekkür ederiz. Burak Bey ile birlikte işin mutfağında çalışan güler yüzlü, gayretli takım arkadaşlarına, program boyunca bizlere mihmandarlık yapan Yasin Koz arkadaşımıza ayrıca teşekkür ederiz.

Bugün edebiyat ve kültür şehri olma vasfını geliştirerek sürdüren Kahramanmaraş, böyle tarihî bir programa ev sahipliği yapmak suretiyle onurla taşıdığı bu unvanını ne kadar hak ettiğini bir kez daha göstermiştir.

Selam olsun Kahramanmaraş’a!

Selam olsun yiğit, cömert ve güzel insanlarına!

(Not: Programın detayları için aşağıdaki bağlantıya bakılabilir: https://tdk.gov.tr/icerik/basindan/yazilisinin-950-yilinda-uluslararasi-divanu-lugatit-turk-sempozyumu-kahramanmarasta-yapildi/)