Olağanüstü bir süreçten geçiyoruz…

   7 Haziran seçimlerinden beri  Ankara’nın havası puslu, Ülkemizin üzerine kara basan gibi bir sis perdesi çöktü. Batılın Müslüman coğrafya üzerine kurmuş olduğu planlar bir bir işlemeye devam ediyor. Milli birliğimiz ve bütünlüğümüz büyük tehlike altında. 

   Hristiyan ve Yahudi ittifakının ülkemiz üzerindeki oyunları artarak devam ediyor.

   Hedefte AK Parti, Erdoğan ve Türkiye var.
   Batılın Müslümanlar üzerine oynadığı planlar hiç durmadı, duraklamadı ve görünen o ki kıyamete kadar da devam edecek. 

    Her seçim bu ülkenin geleceği için çok büyük öneme sahiptir. Lakin 1 Kasım seçimleri bu güne kadar yapılmış seçimlerin belki de en önemlisi. Bu seçimlerde sandığa gidecek olan seçmen, Ülkemin kaderini belirleyecek. 2023 hedefinde AK Partinin tek başına iktidara gelip gelmemesi, batılın planlarında başarılı olup olamayacağının da bir göstergesi olacak.

   1909 yılında Sultan 2. Abdulhamid Han’ı deviren, 1961 de Adnan Menderes’i idam eden, 1993’te Turgut Özal’ı zehirleyen, 28 Şubat 1997’de yaptıkları postmodern darbe ile Necmettin Erbakan’ın siyasi hayatını bitirip ev hapsine zorlayan zihniyet, bu gün de Tayyip Erdoğan’ı bitirme planları içerisinde.

Yaşanan bütün bu olaylara dar çerçeveden bakarsanız yanılırsınız. Resmi biraz büyüterek bakınca, bütün bu liderlerin tek bir isteği, tek bir özelliği var. Tek vücut, güçlü ve lider bir Türkiye.

   
Hatırlarsanız 1 yıldan fazla süredir bizi bekleyen tehlikeyi her ortamda gücümün yettiği, dilimizin döndüğü kadar anlatmaya çalıştık. Samimi duygularla uyarmamıza rağmen 7 Haziran seçimlerinde Halk, AK Partiye bir mesaj verdi. Lider Türkiye’yi kurmak için kurulan kadrolarda yaşanan rehavet ve fazla özgüven AK Partiyi iktidardan etti.
 

Büyük Türkiye’nin inşasında yepyeni bir döneme girilmesi gerekirken, AK Partinin tek başına iktidara gelememesi 4 ayda çok şeyi değiştirdi. Süregelen istikrar sekteye uğradı, ekonomide çok ciddi yaralar açıldı. Ülkemin birlik ve beraberliğini bozarak, terörü destekleyen dış güçlerin tek amacı, ülkemde son 13 yılda yapılan atılımları durdurarak, kardeşi kardeşe kırdırarak, 2023 te yeniden kapitülasyonlara, yeni Lozan anlaşmalarına mahkum etmeye çalışmaktan başka bir şey değildi.  

   
1 Kasım belki de milletimiz için bir milat olacak. Halkımız gereken uyarıyı yaptı. AK Parti kadroları da gerek yeni oluşturulan MYK, gerekse 1 Kasım için yeniden derlenen Milletvekili aday listeleri ile, yapılan uyarıları ne kadar ciddiye aldığını gösterdi. Rehavete kapılan ve halktan uzaklaşan kadrolar yerine, daha önceden kendini ispatlamış samimi kişiler yeniden AK Partinin yönetimine getirildi. Birçok ilde aday isimler değiştirildi. 1 Kasımdan sonra da AK Parti kadroları çok büyük sürprizlere gebe.
   Şahsım düşüncem, 1 Kasım seçimlerini Kurtuluş savaşı olarak görüyorum. Şu an tüm ülkedeki AK kadrolar silkinip kendilerine gelmeli, en kısa sürede birlik ve beraberliği sağlamalıdırlar. Zaman gerçekten çok kısa. Dolayısıyla bu davaya gönül vermiş tüm kardeşlerimin bu süreçte her şeyi bir kenara bırakarak gece gündüz demeden karınca misali çalışması, vatandaşa gerekirse tek tek bu konuları anlatması gerekiyor. Mesele Parti meselesi olmaktan çıkıp çoktan vatan meselesi haline gelmiştir.
   7 Hazirandan sonra gördük ki , AK Partinin içinde olmadığı bir hükümetin kurulması imkansız. Bu ülke son 13 yılda Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş yatırımlara kavuştu. Bunları burada tek tek anlatma ihtiyacı duymuyorum. 
   Şimdi 2. yarı başlıyor…
   İlk yarıda alt yapıya harcanan gelirler, 2. yarıda daha çok vatandaşın cebine yansıyacak. İlk yarıda tamamlanan okullarda, 2. Yarıda daha kaliteli eğitim verilmesi sağlanacak. Ülkemin geleceği olan gençlerin daha bilgili ve daha karakterli yetiştirilmesi için çaba harcanacak. 13 yıl evvel her gün onlarca kaza haberi alırdık. Ülke genelinde yapılan duble yollarla trafik kazaları ve ölümlerde çok ciddi azalma sağlandı. Ve en önemlisi 2023 te sona erecek anlaşmalardan sonra bu ülke şaha kalkacak. Ülkemin gelirleri misli misli artarken, bütün bu gelirler doğrudan bizlere yansıyacak. 
   Bölgede ve dünyada liderliğimize verdiğimiz 100 yıllık ara 2023 te sona eriyor. Bütün bu saydığım ve sayfalarca sayamayacağım güzelliklere kavuşabilmek için 1 Kasım seçimlerinde milli ve manevi değerlerine sahip partinin tek başına iktidara gelmesi gerekiyor. 
   Birçok ilde milletvekili aday listelerinde değişim yaşanmasına rağmen, Karaman’da Recep Konuk ve Recep Şeker ile devam kararı alan AK Parti genel merkezi şehrim için en doğru kararı aldı. Şehrimizin evladı, bu şehrin sorunlarına vakıf ve çözümü için neler gerektiğini çok iyi bilen, ilk günden beri istişareyi hiç bırakmadan çözüm bulmaya çalışan bir Recep Şeker, bu şehir için ilerleyen süreçte çok büyük kazanım olacaktır. 
   İç Anadolu’dan başlayarak ülke genelinde bir çok yatırıma imza atan, toplumsal gelişimde evvela ekonomik gelişimin sağlanması gerektiğinin farkında olan ve bu konularda daha önce atılmamış adımları atarak kendini ispat etmiş Recep Konuk ise Karaman için tam bir büyük ikramiye. 7 Haziran öncesinde Ankara adayı olarak lanse edilmeye çalışılan Konuk, aleyhinde söylenenlerin tam aksine bu kısa süreçte Karaman’ı ve bölgeyi ne kadar yakından tanıdığını, sorunlarını ve çözüm yollarını ne kadar iyi bildiğini ispat etti. Karaman’a geldiği günden itibaren içinde taşıdığı adaletli  lider vasfını net bir şekilde ortaya koyan Konuk, ilerleyen süreçte bu dava için hizmet edenlere hakkını, bu davayı kendi çıkarları için kullanmaya çalışanlara karşı koyacağı tavrı, net bir şekilde belli etti.
   Karaman halkı da 7 Haziranda dedikodu ve aleyhte yapılan propagandalara kulak asmayarak bu 2 güzel insana vekaletini vermişti.
   Görünen o ki, 1 Kasımda AK Parti tek başına yeniden iktidara gelecek ve Karaman yeniden Recep Konuk ve Recep Şeker’i Ankara’ya gönderecek. Burada asıl yapılması gereken bu vekillerimizi bizi temsilen meclise en güçlü şekilde gönderebilmek olmalıdır. 
   Her teşkilat, küskünlerini, dargınlarını, emeği geçip dışarda kalanlarını, diğer partilere savrulan dargınlarını ve diğer partilerin, partilerinden rahatsızlık duyan kesimlerini kucaklayan “Vefa” çizgisine gelirse, 1 Kasım için yüzde 70 bandı hiç de imkansız değil! 
   AK Parti misyonunun getirdiği koşullar içerisinde ülkenin karşı karşıya kaldığı kuşatma, taarruz ve işgal girişiminin AK Parti ana hedefi olduğu bir ortamda, diğer tüm partilerin AK Parti ve Erdoğan karşıtlığının esaretiyle, bu girişimlerin merkeziyle aynı safa savrulması hem 1 Kasım'a tarihi bir misyon yüklüyor hem de AK Partiye tarihi bir fırsat veriyor...
Unutmayalım ki siyaseten doğmuş bir fırsatı değerlendirmek, insanları mecburiyete mahkum etmekle değil; kucaklayıp sahiplenmekle mümkündür!
Şimdi; vakit çok geç olmadan her kesimi kucaklayan, sahiplenen, onları makam ve mevkilerin alternatifi olarak görmeden kabullenen çizgiyi temel politika edinin.
Bakın o zaman yüzde 56 nasıl yüzde 70'e kadar çıkıyor...!!!