Herkese merhabalar. Bugünkü köşe yazımda Türk Ceza Kanunu’nun sekizinci bölümünde yer alan aile düzenine karşı suçlardan madde 230’de yer alan “Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören” başlığına birlikte bakalım istiyorum. Bu suçlar farklı suç olarak nitelense de hepsi bir maddede toplanmıştır. Öncelikle maddeyi incelersek:
(1) Evli olmasına rağmen, başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kendisi evli olmamakla birlikte, evli olduğunu bildiği bir kimse ile evlilik işlemi yaptıran kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Gerçek kimliğini saklamak suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı zamanaşımı, evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Bu madde hükmüne göre;
Birden çok evlilik ve hileli evlenme suçunun oluşması için, evli olan kimsenin kanuna ve usulüne uygun olarak ikinci bir nikâh işlemi yaptırmış bulunması gerekir. Birinci evlilik ölüm, boşanma veya iptal suretiyle ortadan kalkmadığı sürece ikinci evlilik suç teşkil edecektir. Suçun oluşabilmesi için, kişinin kasten hareket etmesi gerekir. TCK m. 230 ile korunan hukuki değerler aile düzeninin öneminden dolayı tek eşliliktir. Bu maddenin 5. Ve 6. Fıkraları Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmiştir. Dolayısıyla artık “imam nikahı” olarak bilinen dinsel törenle yapılan evlilikler, TCK’nın 230. maddesi kapsamında bir suç teşkil etmez. Ancak, resmi nikah yapılmadan sadece dinsel törenle yapılan evlilikler Türk Medeni Kanunu’na göre geçersizdir ve hukuki sonuçları yoktur. Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile 6. fıkra hükmü de iptal edilmiştir. Bu hüküm, evlenme belgesi ibraz edilmeden dini nikah kıyan imama para cezası öngörüyordu. Ancak o fıkra da iptal edilmiştir.
Bu incelediğimiz 3 suç teşkil eden karma suçta görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Re’ sen kovuşturulan bir suçtur yani şikâyet edilebilen bir suç değildir. Bu hileli evlenme ya da geçersiz evlenme şeklinde gerçekleşen suçun tespiti ve evlenmenin iptali ile dava zamanaşımı süresi başlamaktadır. Dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suç, bu zamanaşımı süresi içerisinde her zaman soruşturulabilir, bu zamanaşımı süresi geçtikten sonra soruşturma yapılamaz. Aynı zamanda birden çok evlilik ve hileli evlenme ve dinsel tören suçu uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.
Bu konu ile ilgili örnek bir Yargıtay Kararını sunuyorum:
Suça sürüklenen çocuk H.’la temyize gelmeyen diğer sanık T.’ın savunmalarında medeni nikah yapmak istediklerini belirtmeleri, suça sürüklenen çocuk H. Hakkında Sinop Atatürk Devlet Hastanesinden alınan 02.04.2010 tarihli raporda yaşının 03.04.2009 tarihi itibarıyla 17 yaş ile uyumlu olduğunun belirtilmesi ve 5237 sayılı TCK.nın 230/5 inci maddesindeki medeni nikah yapılması halinde kamu davası ve hükmedilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar hükmü karşısında, suça sürüklenen çocuk H.’nın velileri tarafından açılan ve Boyabat Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.10.2010 gün ve 2010/1511 Esas, 2010/741 Karar sayılı görevsizlik kararıyla Boyabat Sulh Ceza Mahkemesine gönderilen yaş düzeltme davasının sonucu araştırılıp suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun buna göre tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,…Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1 inci maddesi gözetilerek CMUK.nın 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/8151 Karar: 2012/6034 Tarih: 28.05.2012
Av. Beril SAKALLI AKYÜZ