Davanın tarafları dışında, dava ile ilgili bir olay hakkında beş duyu organıyla edinmiş olduğu bilgiyi mahkemede anlatan kimse tanıktır ve tanık beyanı delil niteliğinde sayılacaktır.
Tanık; herhangi bir olayı gören, bilen ya da bilgisi bulunan kimse demektir. Tanıklık ise; Bir kişinin tanık olduğu olayla ilgili sahip olduğu bilgileri adli makamlar önünde anlatmasıdır.
Hukuk yargılamasında taraflarca en çok başvurulan delillerin başında tanık delili yer almaktadır. Tanıklık ceza hukukunda takdiri delil olarak kabul edilmektedir. Tanık delili, takdiri bir delil olmasına rağmen hukuk yargılaması açısından vazgeçilemeyecek bir delildir. Tanık, kural olarak, davanın tarafı değildir. Tanık, sadece gördükleri ve duyduklarını aktarır; yoksa görüşü sorulmaz.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 240/2 ‘ye göre :“Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez.” hükmünü içermektedir.
CMK 45. maddesinde düzenlendiği üzere a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar tanıklıktan çekinebilirler.
CMK 46/1. Maddeye göre ise: "Meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecekler ile çekinme konu ve koşulları şunlardır:
a) Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler b) Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler c) Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler. (2) Yukarıdaki fıkranın (a) bendinde belirtilenler dışında kalan kişiler, ilgilinin rızasının varlığı halinde, tanıklıktan çekinemez." şeklindedir.
CMK 52/1. Maddeye göre: " Her tanık, ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenir.(2) Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya kimliğin belirlenmesine ilişkin hâllerde birbirleri ile ve şüpheli ile yüzleştirilebilirler.(3) Tanıkların dinlenmesi sırasındaki görüntü veya sesler kayda alınabilir.
Ancak; a) Mağdur çocukların b) Duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin, Tanıklığında bu kayıt zorunludur.(4) Üçüncü fıkra hükmünün uygulanması suretiyle elde edilen ses ve görüntü kayıtları, sadece ceza muhakemesinde kullanılır." şeklindedir.
HMK md. 200 düzenlemesi ile kural olarak bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 14.800,00 TL’yi geçtiği takdirde senetle, yani yazılı delille ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle 14.800,00 TL’den aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Yani bu düzenleme uyarınca, 14.800,00 TL’nin üzerindeki alacak borç ilişkilerinde tanık dinlenmesi, tanık ile ispatı mümkün değildir. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.
Senetle İspat Zorunluluğu Sınırı yıllara göre değişmiştir.2017 yılında 2590 TL, 2018 yılında 2960 TL, 2019 yılında 3660 TL, 2020 yılında 4480 TL, 2021 yılında 4880 TL, 2022 de 6640 TL ve 2023 yılında güncel olarak 14800 TL olmuştur.