Bahar aylarının en nazlı ağacının çiçeğidir, Erguvan. Kısa bir zaman komşu olur bahçelere ve kısa bir misafirliği olur bizlerle. Mor çiçekleri baharın gelmesiyle salınır dallarda. Yeşil yapraklar arasında tüm albenisiyle süsler Nisan bahçelerini.
Erguvani renklerin bahçelerden nazlı nazlı salındığı, baharın iyiden iyiye kendini hissettirdiği günlerdeyiz. Erguvan çiçeğinin, bahar rüzgârının ılık esintisine karışan o hoş kokusunu tarif etmek için kelimeler yetersiz kalır. Geçen gün telaşlı bir şekilde eve geçerken, bizim bahçede ki Erguvan ağacının çiçeğinin açmış olduğunun farkettim. İşte o zaman içimde tarifsiz bir mutluluk belirdi. Şöyle yanına sokulup kokladım salkım çiçeğini. Aman Allah’ım! Bu ne kadar hoş bir koku! Say ki miski amber, say ki cennet kokusu. Kendisi de eşsiz olduğunun farkındalığını bilircesine nazlandı önceleri. Sonra ona gülümseyerek merhaba dedim; merhaba nazlı çiçek, merhaba bahçelerin süsü. Hoş geldin bahçemize, sefalar getirdin. Biraz kalır mısın bahçemizde, biraz misafir olur musun bizlerle?
Erguvan; önce sevindi sonraları mahzunlaştı, başını önüne eğdi ve şunları söyledi: “ Benim ömrüm kısadır, vaktimi tamamlayınca solar güzelliğim, tıpkı siz insanlar gibi bende kaybolurum dünya bahçelerinden”, dedi ve sustu, sonra derin bir sessizlik kapladı bahçeyi. Tabi onun mahzunluğu ve bu denli sessizliği beni de etkilemişti. Bu dünya telaşı arasında şu an bana öyle bir ders vermişti ki Erguvan, kelimelerle anlatılamaz.
Önce durgunlaştım sonra düşüncelere daldım ve sorgulamaya başladım kendi kendimi. Dedim ki; Erguvan çiçeği; ne kadar çok haklısın, nasılda gerçekleri haykırdın yüzüme. Bana: “Şu kısa ömürde her şeyin fani olduğunu hatırlattın. Dünyada güzelliklerin kıymetini bilmeden hoyratça harcadığım ömrü hatırlattın. Daha ellerini bile öpmeye doyamadığım küçük çocuklarımızın ne çabuk büyüdüklerini hatırlattın. Daha yanaklarına bir öpücük konduramadığım çocuğumla, kartopu oynamadan geçirdiğim kışları hatırlattın. İşlerimiz ve telaşlarımız arasında güzel olan her şeyin nasıl da kaybolduğunu hatırlattın.”
İşte dostlar; Erguvani bir ömürdür hayat. Zaman ve ben! Tıpkı şu Erguvan misali ömür bahçesinde kısa bir an yaşadık, benimdir diyebileceğim.
O kıymetini bildi verilenlerin, süsledi bahçeleri ve gönüllerde tatlı bir an bıraktı. Benimse gönül bahçemde, telaşlarda kaybettiğim en güzel yıllar kaldı.
Teşekkür ederim sana Erguvan! Unuttuğum nice güzel değerlerin kıymetini hatırlatman adına. Bir teşekkür de, kısa da olsa Nisan ayında bahçelerimize komşu olman adına.
ERDAL DEMİR