İnsan kaç kez deprem yaşar hayatında…
Ya da deprem sadece sabit duran ne varsa yerinden oynaması mıdır aslında?
…
Gitmez dediğiniz, gitmesini aklınızın ucundan bile geçiremediğiniz insanın, habersizce çekip gitmesi,
En sevdiğiniz insanın bir gün size olan sevgisinin bitmesi de birer deprem değimlidir aslında…
Umutlarınız tükenirken, heyecanla baktığınız son kapının da yüzünüze kapanması da bir sarsıntı yaratmıyor mu bedeninizde…
Ya yüreğiniz,
Her şeyden çok düşünürken, sakınırken her şeyden çok acıyan yanınız…
O ne durumda?
İnsan basit bir alışverişte bile gıda ürünlerini ve temizlik ürünlerini ayrı poşetlere koyuyor, oysa yürekte her şey bir arada sevgide nefrette hüzün de…
İçindeki kinle nasıl yaşayabiliyor doyasıya sevgisini,
Sevebiliyor mu ya da gurur denen duvarı ezip geçercesine…
Gönül, yürek seferi dönüşünde kaç depremi de yanında getiriyor, kaçını bırakırken göçüğün altında, kaçına enkaz gözüyle bakabiliyor…
İnsan yalnız severken göze alabiliyor sevilmeme riskini, sizinde var mı sevdiğini sandığınız, sevip de söyleyemediğiniz, söylediğiniz halde kavuşamadığınız…
Sevgisinin şiddetinden sarsıntılar yaşadığınız…
Hala hayatta mı en sevdikleriniz?
Sizi öperek uyandıran bir anneniz, İşe giderken hayırlı işler diyebileceğiniz ardından elle sallayabileceğiniz bir babanız var mı?
Ya da varlığına şükredebiliyor musunuz kıymetlim deyip kıymetini bilemediklerinizin onlar henüz depremden nasibini almamışken…
Adını duyduğunuzda bile heyecanlandığınız, yanındayken özlediğinizin özlemini hala içinizde mi saklıyorsunuz göçüğün en üstünde ‘’gel’’ dercesine bakarken size…
Yanınızda mı şuan size bu güne kadar bildiğiniz ne varsa en baştan öğreten insan; dostunuz…
Sarsıntılar değerini öğretiyor insana bir şeylerin, depremlerse derin bir sızı bırakıyor içte gidenin geri gelmeyeceğini bile bile…
Her doğan büyüyor ölüyor… Kendimizi ne kadar büyük görsek de âciz küçük insanlarız, sessiz sedasız gelip geçiyoruz hayat tünelinden… Fay hatlarında deprem korkusu içinde yaşıyoruz, ölümden korkup ona koşar adım yaklaşıyoruz…
Tutsak hayaller kuruyoruz yıkılır korkusuyla, başka enkazlarda arıyoruz kendi yüreğimizi…
İnsan ki bir mezar taşı,
İnsan ki sadece bir nefes…
Ömür bu bugünü var yarını yok sonrası yok…
Yüreğini enkaz altından kurtarıp, depremlere hazır yaşayanlardan olmak ümidi ile…
EMİNE GÖÇER