Daha önceki Taşeli Bölgemizin tanıtım yazısında da kısaca değindiğim, Karamanoğulları Devleti döneminden günümüze kadar gelen esrarengiz bir hikaye, belki de bir gerçek. Tarihin bilinmeyen sayfalarında kalmış, 70 bin erenimizle birlikte Karaman’ın tanıtımına katkıda olacak belki de Karaman’ı şahlandıracak olan gizemli sancak!
Karamanoğulları Hazar havzasında yetişmiş, Oğuz Türklerinin Salur Boylarından gelmektedir. Bulundukları bölgelerde üstün başarılar elde etmişler. Büyük Selçuklu Devleti’nin Anadolu’ya Türklere kapıyı açmasından sonra, Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı 1. Alaaddin Keykubad tarafından vazifelendirilerek o günkü adıyla Kilikya Bölgesi olan Karaman’a Ermenek Merkezli olarak Kerimüddin Karaman Beyi bu bölgeye bey ilan etmiştir. Karaman Beyleri kısa sürede bölgede büyük üstünlük sağlamışlar, bölgeye hakim olmuşlardır. Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmasından sonra Anadolu’da en büyük beylik ve devlet olmuştur. Sınırlarını Bursa ve Akdeniz’e kadar götürmüş 250 yıl bölgede hüküm sürmüştür. Karamanoğulları farklı sitilleriyle mimari yapılara estetik kazandırmış, bütün alanlarda farklı bir bakış açısı geliştirmişler. Dilimize hakim olan Arapça ve Farsçanın Türkçeyi boğmasına izin vermemişlerdir. Bunu da Karamanoğlu Mehmet Bey, sadece beylik içinde değil, bütün Türk Beyliklerine ferman çıkararak 13 Mayıs 1277 yılında;
“Bu Günden Sonra Hiç Kimse Sarayda, Divanda, Mecliste, Dergahta ve Meydanda Türkçeden Başka Dil Kullanmayacaktır.”
Diyerek son noktayı koymuş, fermanın uygulanması konusunda da sert tavır takınmıştır. Karamanoğlu Mehmet Bey’in fermanına Şeyh İsmail Hacı’nın torunu Karamanlı Yunus Emre, Kaşgarlı Mahmut, Kaygusuz Abdal, Yusuf Has Hacip ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk sahip çıkmış ve bu sayede Türkçemiz kurtulmuştur. Karamanoğlu Mehmet Bey uzun boylu, yakışıklı, akıllı ve cesur bir askerdi. sakalsız olan ve dudaklarından aşağıya incecik süzülen pala bıyıkları ile karşısındaki insanı korkutan ve aynı zaman da güven veren bir yüze sahipti.
Osmanlı Devleti’yle sık sık kapışan Karamanoğulları zamanla bilinmeyen nedenlerle gücünü kaybetmiş ve Osmanlı Devleti’nde kısa sürede ilerleyerek komutan olan Hristiyan asıllı Gedik Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu Ermenek’e gelerek Karaman bölgesinde büyük bir yıkım yapmıştır. Bu olay Karamanoğulları devletinin sonu olmuştur. Bu olaydan sonra Gedik Ahmet Paşa içindeki Hristiyanlık ruhunu taşıdığını ortaya koymuş ve “Karaman’da Müslüman Türkleri öldürerek Hristiyanlığın intikamını aldım” ifadesini kullanmıştır. Bu ifadeyi o kıyımdan kurtulan askerlerin torunları kuşaktan kuşağa aktarmışlardır.
250 yıl hüküm sürmüş Karamanoğulları Devleti’nin sırlarla dolu sancağına gelelim. Devlet sancağında Hz. Süleyman’ın Mühründen tutunda, Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v.) efendimizin bu sancağa yüz sürdüğü rivayetlerde geçmektedir. Hz. Süleyman’dan, Hz. Muhammet (s.a.v.) efendimizden Karamanoğulları Devletine emanet edilen bu sancağın sırları ve önemi neydi acaba. Karamanoğulları Gedik Ahmet Paşa tarafından bozguna uğradıktan sonra bir gurup fedai asker tarafından kaçırılan sancağın günümüze kadar güçlü bir aile tarafından korunduğu ve ilelebet korunacağı Türk Devleti’nin yaşadığı sürece sancağa zeval gelmeyeceği, sancak var olduğu sürece de Türk Devleti’nin yıkılamayacağı söylenmektedir.
Her ne kadar kısa bir süre önce haber kaynaklarında sancağın bulunduğu söylense de, kanaatimce böyle kutsal bir sancağın Nevşehir İlimizde bir sandığın içinde yıpranmış bir şekilde olacağına inanmıyorum. Üniversitelerimiz detaylı bir araştırma yaparlarsa sonuca ulaşacaklarını ümit ederim. Çünkü bu kutsal sancak gerçekse koruma altına alınmalı, gerçek değilse de gerçeğine kötü niyetli insanların eline geçmemesi için araştırmalar yapılmalı. 70 bin evliyamızdan gelen mesajlar; Bu sancağın hala fedailer tarafından korunduğunu söylüyorsa zannederim hiçbir kötü emelde bunu başaramayacaktır.
Kamu Spotumuz; Allah’ım, Türk Milletini Bütün Şer Odaklarından İlelebet Korusun…