Merhaba… Bugün sizlere şu an için gündem dışı olan bir konuyu sunmayı tercih ettim. 25 Mart tarihi benim açımdan önemli ve öyle de kalacak gibi. Her ne kadar tarih olarak 25 Mart’ı yaşamış ve geçmiş olsak da, bu konu hakkında bir şeyler yazmayı vicdanen kendime bir borç sayıyorum. Geçenlerde bir video izledim. Videoda Sayın Abdurrahman Dilipak hocanın bazı açıklamaları vardı. Kayıtın konusu; Merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili. Çok çarpıcı ve iddialı açıklamaları olan o videoda Dilipak ; helikopter kazasından, Yazıcıoğlu’nun 2 rekat namaz kılacak kadar canlı olduğuna, namazdan sonra başka bir helikopterle gelen bir tim tarafından infaz edilmesine, helikopterin esasen bir kaza yapmadığına, gelen o diğer helikopter tarafından karda kırıma uğratıldığına, gazeteci İsmail Güneş’in sadece 45 dakikalık bir konuşması olmayıp farklı yerlerle de irtibatta olduğuna, ayrıca İsmail Güneş’in bulunan cesedinde çenesinin ayrık bulunduğuna kadar bir çok duymadığımız detayları veriyor…Videoyu Youtube sayfasından ; ‘Abdurrahman Dilipak Yazıcıoğlu kazası’ olarak yazan ve biraz araştıran herkes bulup izleyebilir. İzlemek veya izlememek sorun değil. Mesele kendimize şu soruyu sormamızla alakalı; açıklamalarına bakıldığında bu kadar kesin bilgiye sahip olan Sayın Dilipak, konuya o kadar hakimken acaba devlet bu bilgilere sahip değil midir? Cumhurbaşkanımıza başbakanken onlarca suikast yapılacağının istihbaratını alan, kızı Sümeyye Erdoğan hakkında bile suikast planlarını deşifre ettiğini söyleyen teşkilatlar, Muhsin Yazıcıoğlu için bir istihbarati bilgiye vakıf değil miydi?
                      Bu konu hakkında tekrar Dilipak hocanın açıklamalarına dönecek olursak, devlet bu bilgiye sahipti… Sayın Dilipak’ın açıklamalarından yola çıkarak, benim şöyle birkaç sorum olacak ‘Tüm Devlet Kurum, Parti ve Teşkilatlarına’ ; Devlet olarak oylarını aldığınız, sözde dayanağınız olduğunu her fırsatta belirttiğiniz toplumunuza neden açıklayamıyorsunuz bu olayı? Neyden, kimden, hangi mevcut güçten çekiniyorsunuz? Açıklanacak olan güç, devlet içinde olduğu için mi açıklayamıyorsunuz? Yoksa devlet içindeki mevki sahiplerinin, dış güçlerle bazı konularda ortaklığı var da o konuların ortaya çıkmasından mı çekiniyorsunuz? Ortaya çıkarsa o tatlı ve yumuşak koltuğunuzdan olma riski mi taşıyorsunuz? Yoksa Yazıcıoğlu'nu da koltuk için siz mi öldürttünüz? Şu parti veya bu parti demiyorum. Devleti temsil ettiği düşünülen her kurum-oluşum bunu biliyorsa açıklasın topluma bu olayın faillerini. Helikopterde bulunan hiç kimse ölmemiş hepsi infaz edilmiş... Gazeteci İsmail Güneş'in çenesi içten kanamalı kırık, kaburgadan 4 kemik kırığı var, ayak kemiği de kırık ve bu adam 600 metre aşağıya inip kaya altına sığınabilecek öyle mi? Hem de telefonda konuşurken hiç çenesinde kırık olduğunu da söylemiyor gayet açık ve akıcı konuşuyor... Burada resmen infaz var. Hepsini öldürdükten sonra en son İsmail Güneş'i döverek çene-kaburga kemiklerini kırıp sözde sürünme-kayma senaryosu ile kayanın altına yerleştirivermişler... Hepsi oyun, düzmece, senaryo... ‘Bu insanların haince öldürülmesine müsaade eden ve öldürülmesine sebep olanları bilenler var’ diyor Sayın Dilipak... Yakın gelecekte de bir şekilde açıklanacağını söylüyor… 
 Yani Muhsin Yazıcıoğlu iki rekat namaz kılacak kadar canlı ve namazdan sonra infaz ediliyor... Şimdi soruyorum; iş lafa geldi mi İslam'ı ve Müslümanlığı kimselere bırakmayan malum temsilciler, bazı konularda neden susmayı tercih ediyor? Topluma karşı bu tip olayların failleri açıklanmayacak da, sizin bizim dedemizin neden öldüğü mü açıklanacak bu topluma? Bugün bu tip olayları açığa kavuşturmayanların, yarın kendileri de aynı türden bir komploya kurban gittiği zaman ortalığı karıştırmaya hakları yok… Bizler Türk milleti olarak siyasetten anlayacak bir toplumsal alt yapıdan yoksunuz ve milletimizin siyasetten anladığı sadece ''ben icraata bakarım'' mantığıdır... Oysa SİYASET dediğimiz kavram, sadece icraat yapmak değil, uluslar arası arenada kimlerle işbirliği-ortaklık edildiği ile de alakalıdır... Kimin kimle ve kimden olduğu bilinmeden, kimin kim olduğu da asla bilinmez arkadaşlar… Ben bu olayın, üzerine gidilmesi gereken bir mesele olduğuna inanıyorum. Siyasiler bu tip olayın üzerine gitmeye bazı güçlerden çekinip gidemiyorsa, TÜRKİYE RESMEN İŞGAL EDİLMİŞ DURUMDADIR… O zaman bu güçler canlarının istediği zaman gelsinler, Türkiye'de istemediği insanları öldürüp gitsinler... Bunu sindirmek, sindirebilmek mümkün mü? Bu durum hiç vicdanları sorguya çekmiyor mu? Yetkililerin bu elim olaya artık bir ışık tutması dileğiyle…
GÖRÜŞMEK ÜZERE , SAYGILAR…