Değerli okuyucularım, bu hafta sizlere “Bireyci Miyiz Yoksa Toplulukçu Mu?” başlığıyla, bireyci veya toplulukçu kişilerin özellikleri ve ülkemizin hangisine daha yakın olduğunu ele almak istiyorum. Bildiğimiz gibi bireyci demek “ferdiyetçi” yani birey olarak kendi yararını toplumsal yarardan daha önde görmek demektir. Toplumu düşünmek yerine ilk olarak kendini ön plana alan da diyebiliriz. Toplulukçuluk ise tam tersi toplum yararını daha çok önemseyen ve bireysel çıkarlarını daha geri plana iten de diyebiliriz.

Bu konu bildiğimiz gibi psikoloji alanının tartışma konularından birisi olmakla birlikte aslında normal yaşamımızda da bizi ilgilendiren önemli konuların da başında gelmektedir. Çünkü bizler bir toplumun ferdi olup o toplumdan etkilenmemizle birlikte aynı zamanda bir birey olarak da benzersiz kişiliklere sahip olarak dünyaya gelmekteyiz. Bunun için de bu tartışma aslında bir birey olarak kendimizi tanımlamamız açısından büyük önem arz eder. Çünkü bizler bu ikisinin harmanlanmasından veya bir tarafın biraz daha baskın, diğer tarafın daha pasif kalmasıyla yaşamımızı şekillendirmekteyiz. Peki bireyci kişi ile toplulukçu kişinin özelliklerine bakalım?

BİREYCİ KİŞİNİN ÖZELLİKLERİ

Bildiğimiz gibi bireyci gruba dahil olanlar tahmin ettiğiniz gibi çoğu konuda bireysel davranan taraftır. Benim tabirimce “benci kişi”de diyebiliriz. Bireyci kişiliği benimseyen kişilerin olumlu tarafları olabileceği gibi olumsuz tarafları da mevcuttur. Örneğin bireyci olan kişiler bireysel başarıyı çok önemserler. Genel anlamda başarılı da olurlar ancak bu durumun olumsuz tarafı ise çok rekabetçi olmalarıdır. Rekabetçi davranışlar ise toplum tarafından çok olumlu algılanmadığı için çalışma arkadaşları tarafından dışlanabilir. Ama rekabet ve hırs doğru yönetildiğinde de bu kişiler bireysel olarak çok güzel işler ortaya koyabilmektedir. Bireyci kişilerde kararını tek başına almak , özgür olmak gibi davranışlara sıkça rastlarız. Bu kavramlar bireyin özgüvenini ve özsaygısını yükseltmek ve başarıya katkı yapan etmenler olmakla birlikte zararı ise şudur: Bu kavramlar bizleri toplumsal hareket etmekten uzaklaştırarak ve bunun sonucunda yalnızlaştırır. Bizleri "En iyi benim, en doğruyu ben bilirim ve istediğimi yaparım vb." düşüncelerine  iter. O yüzden bu kavramları yine doğru şekilde yönetmek çok önemlidir.

Bireycilik anlayışını destekleyen kişiler iş birliği içerisinde hareket etmek istemez bireysel çalışmayı daha uygun görürler . Çünkü grupla yapılan  çalışmalarda çıkan işler yerine kendisi yaptığı zaman daha iyi işler ortaya koyacağını düşünür. Bireyci kişiler toplu hareket etmek istemedikleri için toplumun huzurunu da bozabilirler. Bu sebeple bireysel davranışlar sergilerken toplu bir şekilde yaşadığımızı unutmayıp ,başkalarının haklarına riayet ederek bireysel davranışlarda bulunabileceğimizi unutmamalıyız.

TOPLULUKÇU KİŞİNİN ÖZELLİKLERİ

Toplulukçu bireyler toplumu önemsediği için toplumsal faaliyetlerde tahmin ettiğimiz gibi iyidirler. Bu sebeple de sosyal ilişkileri gelişmiştir. Toplulukçu kişilerde bireysel başarıdan ziyade iş birliği yaparak başarı elde etmeyi önemserler. Ben başarılı olayım yerine hepimiz birlikte başarılı olalım düşüncesi hakimdir.

Özgüven kavramı toplumsalcı kişiler için de en az bireyci kişiler kadar önemlidir. Ancak bireyci kişilerden farklı olarak ele alınır. Örnek vermek gerekirse toplulukçu kişilerde özgüven sosyal ilişkilerinin gelişmesi için kullanılır. Diğer bir olumlu tarafı ise toplulukçu kişiler toplum tarafından hiç dışlanmaz çünkü topluma karşı hatalı bir davranış göstermez. Çünkü bu kişiler grup aidiyetine önem verdikleri için aile ilişkileri , örf ve adetlere yaklaşımları bakımından hemen hemen herkesçe beğenilmektedir. Aynı zamanda sorumluluk bilinçleri de yüksektir. Çünkü toplum ve çevre önemsendiği için aynı oranda sorumluluk sayısı da artış gösterir. Ancak bu olumlu özelliğin dışında birtakım güçlükleri de mevcuttur. Toplum ve çevre bireylere kaldıramayacağı sorumlulukları da yükleyebilir. Bu da bireyde strese , başarısızlık ve özgüven eksikliğine neden olabilir. Diğer bir olumsuz tarafı ise şudur. Bireyler hep bir topluluğa ait olmak istemesinden kaynaklı hep bir unvanla anılır. ( Selim Beyin Yeğeni , Milli Takım Sporcusu  vb.) Bu unvanlar kişilerde maalesef ki kendi benliklerini ortaya koymak yerine bu unvanlara göre hareket ederek kendi benliklerinden uzaklaşmış olurlar. Bu da bireyleri biriciklikten uzaklaştırır. Unutmamalıyız ki en güzel unvan şudur: “ Ben kendimim ve biriciğim. "

Kısacası bireyci ve toplulukçu kişilerin özelliklerinin olumlu ve olumsuz taraflarının bulunabileceğini aynı zamanda da bir tanesine yönelmek yerine ikisi arasındaki dengenin doğru şekilde sağlanmasıyla birey olan bizlerin hayatı daha anlamlı olacaktır.

Carl Gustav Jung ‘unda dediği gibi “ Yaşamın amacı karşıtlıklar arasında denge kurmaktır. “ Karşıtlıklar arasında olaya göre doğru denge kurulduğu zaman yaşamımız tam anlamıyla denge konumuna ulaşacaktır.

Haftaya “Bireyci Miyiz Yoksa Toplulukçu Mu? “  , “Ülkemiz Bunun Neresinde “ ile devam edeceğim. Sağlıcakla kalın...