Yazılarımı oku be azizim! İnan ben bu yazıları dokunmatik bir telefonda parmağımla tek tek harfleri bula bula yazıyorum! Olurda ibretler çıkarır haline şükredersin diye. Hep derim ya azizim, ben trenleri çok severim. Yolcuların telaşı, lokomotifin hüzün yüklü homurtusu apayrı bir dünyadır benim için! Hele birde tren yolda bozulursa değmen benim keyfime. İlk göz ağrım; ciğerparem ile doğu ekspresine binmeyi kafaya koydum. Nihayet bir gün kuşetli bir vagonu kapatacak imkanı buldum. Halimizi; şefkatine kurban olduğum; baba insan TCDD Malatya Bölge Müdürü Sayın Abdülkadir Taş Bey’lere arz ettim. Sayın Abdülkadir Taş Beylerde bizi TCDD Kars Yolcu İşleri Müdürü Sayın Muharrem Toraman beylere havale ettiler ve kaçınılmaz bir Doğu Ekspresi heyecanı bizim için başlamış oldu.
Gün gün saydık ve 31 Ağustos sabahına nihayet kavuştuk. Ciğer parem oğlum ile erkenden uyandık ve bir elimde baston bir elimde ciğer parem düştük yollara. 4. Toki’nin 2. durağından bindik 8 numaralı otobüse. İstikametimiz Karaman Tren İstasyonuydu. Yüreğimizde korkunç bir cesaret ve sonsuz bir heyecan vardı. Öyle ya; gözleri görmez bir adam ve 7 yaşında bir çocukcağız önce Ankara’ya ordan da hiç bilmediği memleketlere yelken açacaktı.
Milletin bakkaldan ekmek almaya cesareti yokken bu ne cesaretti yani. Otobüs bayağı doluydu. Bir duraktan yaşlı bir teyze zorla bindi otobüse. Birisi yardım etti ona. Teyze: Allah razı olsun yavrum! Hayallerin gerçek olsun inşallah! Diye dua etti o yardım eden bayana. Teyzenin duasındaki: hayallerin gerçek olsun inşallah! Cümlesi beni müthiş etkiledi. Teyze o bayana pek alışılmadık bir dua etmişti. Otobüs istasyona yaklaşınca; teyzeye: a! Teyze! Bize de dua ette bizimde hayallerimiz gerçek olsun! Dedim. Teyzenin duasını alıp indik otobüsten. Tren istasyonundan bindik Ankara Yüksek Hızlı Trenine. Çumra’ya doğru ciğer parem; Baba! Hadi tost yiyelim” dedi. Vagonumuz kafeterya vagonuna hayli uzakmış. Ciğer parem önde ben arkada valizleri vagonları aşa aşa vardık kafeterya vagonuna. Görevli bayan gayet suratsız ve gudubet bir sesle; Tostun olmadığını sandviç olduğunu söyledi. Tren yolculuğunun en keyifli yanlarından biriside; yürüyen restoranda bir şeyler yeyip içmektir inanın.
Tren Ankara’ya vardı. Saat 13.30’du henüz. Dedim ki: oğlum! Daha 4 saatlik vaktimiz var! Gel tren garında bir emanet dolabı bulalım da elimizdeki çantayı bırakalım! Taksiye binelim de ANKAMOL AVM’ye gidelim! Dedim. Nasıl bulduysa o kadife kafasıyla buldu emanet dolabını guzum. Birileri kullanmaya çalışıyordu dolapları. Bana da dediler ki: abi! Biz bir koyalım eşyamızı! Sonrada sana yardım edelim! Her attığımız adımda; Rabbim kullarını bize yardıma gönderiyordu. Emanet dolabına kredi kartını okuttuktan sonra belirli bir kesintiden sonra kapağı açılıyor ve fiş veriyor. Eşyayı bırakıp kapağı kapatıyorsun. Emaneti geri alacağında ise fiş üzerinde yer alan barkodu okutup dolabın kapağının açılmasını sağlıyorsun. Dolayısıyla yolcu için çok kıymetli bir kolaylık. Garın önünden taksiye bindik ve ANKAMOL’e gittik. Kapıdan girerken güvenlik görevlisi bayan: refakatçi ister misiniz? Diye sordu. Dedim ki kendi kendime: hemşerim! Ankara engelleri aşmış! Yahu! Biz insanlara belediye otobüslerindeki ön koltuklar engelliye ayrılmış! Bırakında oralara engelli yolcular otursun anlatmaya çalışırken Ankara’daki avmde bizim rahat gezmemiz için refakat edilmek isteniyor ha! Hey babam! Hey. Bizim keratayı avmde biraz eğlendirdikten sonra tekrar Ankara garına döndük. Emanet dolabından çantamızı alıp eski gara geçtik. Doğu Ekspresin perona girmesini beklemeye başladık. Nihayet günleri saya saya, yolları aşa aşa doğu ekspresine yaklaştık. Çeyrek saat sonra; Doğu Ekspresi perona yanaştı. Ciğer parem: Aaa! Baba! Tireni gözlüklü bir adam sürüyooor! Diye müthiş bir heyecanla bağırdı. Kuşetli vagonumuza yerleştik. Muhtemel bir 26 saat geçirecektik o vagonda. Bizim evimiz, baba oğul hayallerimizi besleyeceğimiz odamız olacaktı o kompartıman.
Tren tam vakti olan 17.55te hareket etti. Kadife kafalıma dedim ki: haydi oğlum! Gitdt treni bir keşfet gel bakalım! Dedim. Doğu ekspresi seyruseferine devam ediyor ve ilk uğrak yeri olan Kayaş İstasyonuna yaklaşıyordu. Trenin restoranına gittik. Bizi orada gülen yüzüyle Sait abi ve gayet makul fiyatlar karşıladı. Ekmek arası bir şeyler sipariş ettik. Dedim ki: oğlum! Bir ekmek arası daha yiyecek misin! Dedim. Ciğer parem: evet baba! Deyince bir ses: sene gurban! Birini bir yede doymazsan öbürünü söyle gözüne gurban! Dedi. Tanıştık ağabeyle: nereli sen sene gurban! Dedi. Ben: Karamanlıyım hacı ağabey! Ya sen nerelisin? Dedim. Hele sene gurban! Ben Tercanlıyım! Gendimde tez canlıyım! Dedi. Doğu ekspresi Elmadağ Kırıkkale ilerliyordu. Yerköye varınca hafif içim geçmiş. Uyandığımda Kayseri İstasyonuna yaklaşıyorduk. Kadife kafalım hiç yerini yadırgamaksızın mışıl mışıl uyuyordu. Kayseri’den sonra uyumuşum. Uyandığımda Sivası geçmiş Divriği sınırına girmiştik. Manzaraları göremiyordum ama ciğer parem görüyordu ya! Bana bu mutluluk yetiyordu. Erzincan’da tren bir on dakika felan durdu. Şöyle bir Erzincan havası aldık. Erzincan’dan sonra Erzurum’a doğru dağları yara yara yol aldık. Erzurum istasyonunda meşhur cağ kebabı sipariş ettik. İkram edilen kadayıf dolmasının tadını ömrüm boyu unutmayacağım. Erzurum’dan sonra artık yolun sonuna Kars’a varacaktık. Horasan istasyonundan çıktık. Az gittik ama uz gidemedik. Birden tren kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde bozuldu ve yolda kaldı. Kaldığımız yerde telefon bile çekmiyordu. Kars’a üç saatlik bir mesafemiz vardı. Kars’tan lokomotif gelecek ve bizi çekecekti. Ciğer paremle gayet mutluyduk ve yeni yeni maceralar bize müthiş moral veriyordu. Doğu Ekspresi öyle kolay kolay bozulupta yollarda kalmazmış. Bizim şansımızdanmış bu bozukluk.
Nihayet iki buçuk üç saat sonra Kars’tan makina geldi ve bizi çekip karsa götürdü. 26 saat sürmesi beklenen muhtemel Doğu Ekspresi yolculuğu tam 32 saat sürmüştü. Gece bir sularında Kars garında bizi TCDD Kars yolcu İşleri Müdürü Sayın Muharrem Toraman beyler bizi baba şefkatiyle karşıladılar. Kalacağımız otele götürdüler. Odamıza yerleştik ve huzurlu bir Kars gecesinin koynuna kendimizi bıraktık.
Sabah uyandığımızda Sayın Muharrem beyler bizi aldırdılar. Kars tren teşkil deposuna götürdüler. Lokomotiflerin bakım ve tamirlerinin yapıldığı yeri gezdirdiler. Makinist abileri Veyis Talha’yla candan ilgilendiler. Lokomotife bindirdiler ve şöyle bir tur attırdılar. Benim merak ettiğim her hayal oğlumun eline veriliyordu. Bizi getirirken yolda kalan makinaya da bindirdiler ciğer paremi. Ardından Muharrem beylerin makamlarında Kur’an-ı Kerim tilavet ettim. Sonra Kars’ı gezdik. Ebuhasen Harekani Türbesi, Kars Kalesi ve peynir müzesi. Kars Akyaka bölgesel treninde sürdüğümüz iki buçuk saatlik saltanat. Oğlumun makinist abileri. Muharrem amcası ciğer paremin minicik yüreğine ömürlük hatıralar sığdırmıştı. Bizi önemseyen ve her türlü şefkati bize sonsuz veren TCDD Malatya Bölge Müdürü Sayın Abdülkadir Taş beylere, bizi baba şefkatiyle ağırlayan ve ömürlük anılar bırakan TCDD Kars Yolcu İşleri Müdürü Sayın Muharrem Toraman beylere ve oğlumun makinist abilerine sonsuz şükranlarımı arz ederim.