Değerli okuyucularım,
Bu hafta sizlere toplumsal kurallardan hiç taviz vermeyen; o, bu ne demiş bunun üzerinde çok duran anne- babalardan ve kalıp yargı tehdidi bizleri yani (çocukları) nasıl etkiler konularından konuşacağız . Kalıp yargılar; bildiğimiz gibi toplumun belli kesiminde kabul edilip ,değiştirilmesi veya üzerine farklı bir düşünce söylenmesi veya yeni bir bakış açısı sunmanın hemen hemen imkansız olduğu bir düşünce sistemidir. Bu düşünce sistemi; cinsiyet, statü vb. gibi birçok konudan etkilenmektedir. Kalıp yargılar psikososyal bir varlık olan bizleri sosyal , çevresel ve psikolojik olarak etkilediği gibi hayatımıza da hiç tanımadığımız kişiler üzerinden söz söyleme ve kendilerince eleştiri hakları olduğunu düşündürten bir sistemdir. Kalıp yargıların toplumumuzun her alanında olmasıyla birlikte olumlu , olumsuz tarafları da mevcuttur. Şimdi “ El alem ne der!” diye düşünen ebeveynlere bakalım:
El alem ne der düşüncesine sahip ebeveynler çocuklarının hayatına bir nevi çevre baskısıyla müdahale eden ebeveyn olabilir. Ya da çocuğunun yapmasını istemediği bir davranışı "çevreden soyutlanırsın" fikri üzerinden korku kültürünü aşılayıp çocuğuna dayatmalar sunan bir aile modeli oluşturmaya çalışılır. Toplulukçu kültürde yaşayan bizler bu kalıp yargılardan kaynaklı toplumsal önyargılar geliştiririz. Toplumsal ön yargılar bizi bir topluluğa karşı veya bir fikre yabancılaştıran ve geri durmamızı sağlar. Bu da bizlerin yeni öğrenmeler sağlamamızı engeller. İşte ebeveynlerin çocuklarına verecekleri en büyük zarar maalesef ki budur. Ebevenyler çocuklarını ne kadar çok kalıp yargılar çerçevesinde değerlendirirse çocuklarının yeni deneyim elde etmelerine karşı bir set koyarlar. Bu da sonraki hayatlarında çoğunlukla aynı bakış açısını devam ettirilerek nesiller boyunca bu yanlış aktarılır. Sonunda ise olan yeniliklere kapalı ,araştırmayan ve sorgulamayan yani “düşünce yapısı sabit kalmış bireyler” meydana gelir. Ebeveynler çocuklarına her anlamda cinsiyet , meslek ,giyim v.b. anne , baba eleştirmez veya yanlışı anlatmaz; evladıyla kendisi konuşmayı denemez. “ Sen bunu yaparsan el alem konu- komşu ne der?” bakış açısıyla yaklaşan ülkemizde milyonlar var!
Şimdi sizlerle bir kalıp yargı örneği paylaşmak istiyorum. Toplumsal alanlarda cinsiyet açısında kadınlar daha çok kalıp yargılara maruz kalıyorlar. Bu demek değil ki erkekler de maruz kalmıyor! Genel anlamda kadınların gülen yüzlü neşeli olmasını toplum tarafından beklenir , erkeklerin ise sinirli vb. olması…Ancak neşeli , yumuşak huylu erkek olamaz mı ? Tabiki olur ama kalıp yargılar işte burada devreye giriyor. Çevre baskısı erkeğe ev işi yapma , daha statülü işlerde çalış gibi dayatmalarda bulunurken kadına da öğretmen ol ya da hemşire , ev işleri ve çocuk bakımı sadece sana ait gibi dayatmalar yapıyor. İşte ebeveynlere burada çok rol düşüyor. Cinsiyet kalıplarına göre evlatlarını yetiştirme değil de ikisi de yapabilir , bu sadece senin sorumluluğun dayatmasını kaldırmanın öncelikli yeri aile çatısı .
Sonuç olarak kalıp yargıları yıkalım saygıdeğer okuyucularım .ilk olarak ise kendi ailemizde buna başlayalım. Bir ailenin bile değişmesi toplumumuz için atılmış ufak bir adım olsa bile ileriye dönük adımların başlangıcıdır. Andrew Jackson der ki “ Cesaretli bir adım , tek başına çoğunluktur.” İşte biz o cesaretli adımı atalım , doğru bir adım ilerisi için çoğunluğun ayak sesleri olabilir. Bu cesaretli adımları ne kadar çabuk atarsak evlatlarımızın geleceğine( yeni bakış açılarına sahip , el alem ne der diye düşünmeyen ve en önemlisi kendisi inandığı için bir davranışı gerçekleştiren birey olabilmeleri …) yapılacak en büyük yatırımdır. Şüphesiz ki bugün yaptığımız her yatırım gelecekteki yaşamımızın habercisidir.