İnsanlar tarihçi olmayabilir, tarihe merakı da olmayabilir, ancak ülkesinde veya şehrinde gözlemlerine dayanarak tarihi yapıların bakımsızlığını pekala anlayabilir, yapıların eksiklerini gözlemleyebilir.

Bu kişilerden biri de benim, tarihten anlamam ama merakım var .O dönemin şartlarını, tekniklerini, mimarisini inceler, yüzyıllar boyunca savaşlardan ,depremlerden  doğanın zorlu şartlarına  nasıl dayandığını, ayakta kaldığını anlamaya çalışırım.

Günümüzde Karaman’da bu yapıların hepsi mevcut çeşmelere, kümbetlere camilere doğal afetlerin iklim şartlarının yapamadığı tahribatı bizler elimizden geldiğince hızlı onarılması zor tahribatlar yapıyoruz.

KARAMAN’IMIZ HER TÜRLÜ KÜLTÜR HAZİNESİNE SAHİPTİR .

Karaman’ın hazinelerini görmek için çaba harcamanıza gerek yok, hepsi gözümüzün önünde duruyor bize sadece gözümüzü açmak kalıyor...Gözümüzü açıyoruz ancak gördüklerimiz bizi hayal kırıklığına uğratıyor.

Çeşme ve Camiler mesela; bakımsız kesme taşla yapılan bu yapıların taşları sökülmüş ,muslukları kırılmış ,duvarlarında ağaçlar ,otlar yetişmiş, üzerlerine binalar yapılmış, kitabeleri kazınmış, toprak seviyesinin altında kalarak su basmasına maruz kalmış, yapılan restorasyonlar aslına uygun yapılmamış, göz boyamak için yapılan işlemler olarak kalmıştır.

Karaman’ın tarihi, maneviyatı ile övünenler istisnalar hariç bu hazinelere hiç sahip çıkmıyorlar nutuk atmaktan başka bir iş yapmıyorlar.

Karaman’da benim gözümün gördüğü bunlar, görmesi gereken gözler nasıl görmektedir... Bilinmez ama bir tarih yok olmaktadır.