Maalesef bizim Türk yazılı kültüründe «seyâhatnâme» gibi, «mahallî-şehir tarihi» gibi yazılı edebiyât türlerine pek râstlanamıyor. Bulunabilen bilgilerin kahir ekseriyeti de «antik» devirlere istinâd eder; bu antik devirlere dair bilgilerin tamamı da batılılar tarafından yazılmış ve türkçeye çevrilmiş birkaç kitaba dayanır. Batılıların Antik kaynakları okumasının da bir tarzı vardır. Bu batılı araştırmaları Türkçe'ye çevirenler de bazı özel kelimelerde bir kısım değişiklikler yapıyorlar. Mesela bizim "Larende"'nin onlarca ismi olduğu söylenir. Halbuki bu "Larende" ismi nereden çıktı ise, Larende'nin diğer isimleri olduğu söylenilen adlar, bu Larende isminin değişik yazılışlarından başka bir şey değildir.
Osmanlı Devleti zamanında tarih ve kültürün ve bu konulara dair yayınların merkezi İstanbul idi; daha sonraları buna Kahire ve Beyrut da eklenmiştir. Cumhuriyet devrinde ise Türk Ocakları gibi, Halk Evleri gibi derneklerin taşra şubeleri ile, pek çok şehirde tarih ve kültür dernekleri kurulmuş ve bunlar o şehrin tarih ve kültürüne dair pek çok kıymetli eserler neşr etmişlerdir. Son zamanlarda ise valilikler, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları yine aynı hizmete dair eserler neşretmektedir.
Bizim Karaman'da ise, başta rahmetli Durmuş Ali Gülcan ve Durular olmak üzere, resmî veya özel kanallar vasıtasıyla bazı eserler neşredilmiştir. Bir de elbette İbrahim Hakkı Konya'lının "Karaman ve Ermenek" kitabı var. İbrahim Hakkı Konyalı'nın başka pek çok şehre dair benzer kitapları da vardır ve üslubu tamamen aynıdır. Kendisi çok iyi bir tarihçi olmakla beraber aslında bir yazılı vesika ve maddi malzeme toplayıcısı ve yayıncısıdır. O'nun Karaman'a dair kitabında, eski tarihlerde tesadüf ettiği ne varsa olduğu gibi kitabına derc etmiştir. Elbette kendisinden topladığı bilgileri "kritik" etmesini bekleyemeyiz, yapmamış diye de kendisine laf edemeyiz.
Bir de eski Karaman Kültür Müdürü Dindar Dilbaz bey, büyük bir özveri ile Karaman'a dair tesbit edebildiği tezleri ve sair yayınları bir araya getirip, tıpkı basım halinde 7 cilt olarak yayınlamıştı.
Bunların haricinde bizzat "Karaman" şehrine dair Milli Eğitim Bakanlığı'nın İslam Ansiklopedisi'nde J. H. Kramers tarafından yazılmış "Karaman" maddesi var; yine Diyanet Vakfı'nın İslam Ansiklopedisi'nde çok zayıf bilgiler ihtivâ etmekle beraber Metin Tuncel tarafından yazılmış yine "Karaman" maddesi var.
Bunların haricinde muhtelif konulara dair bazı üniversitelerde Karaman konulu tezler hazırlanırken, maalesef yeni ve orijinal bilgiler göremiyoruz; aşağı yukarı yukarıda bahsettiğimiz çalışmalardan bir şeyler derleyip, tezlere giriş yapılıyor.
Yine mahallî okur yazarların Karaman ile özdeşleştirdikleri Karamanoğulları'na dair de ilim adamları tarafından yapılmış hakiki ve sağlam ve dahi yeterli çalışmalar var.
Mesela Şahabeddin Tekindağ'ın, Faruk Sümer'in, Ramazan Boyacıoğlu'nun, Uzunçarşılı'nın verdiği bilgiler mahallî okuyucular ve meraklılar için yeterlidir.
İşin bu tarafı böyle.
Bir de son zamanlarda Karaman turizmini canlandırmak için bir araya gelmiş Karamanlılar var. Turizm deyince, Karaman'ı merak edip, buraya gelmek isteyenler, az da olsa şehri, tarihini, kültürünü bilmek ister. Zamanımız internet çağı, bunun için de en kestirme yol, resmî kurumların web sayfalarıdır.
Yıllar önce internet yaygınlaşıp, kurum portalları da faaliyete geçince, bizim Karaman'ın "belediye", "valilik", "üniversite" ve nihâyet "kültür müdürlüğü" sitelerine bakmıştım. Oralarda Karaman tarihine dair verilen bilgilerin tamamı aynı idi veya aynı metin bütün bu kurumların sitelerine konmuş idi. Tabiî ki, yanlışlarla dolu idi. Yine o zamanlar bunların bir kısmını Dindar Dilbaz Bey'e söyleyip, düzelttirmiş idim.
Şimdi valilik ve üniversite sitelerinden bu bilgiler tamamiyle kaldırılmış. Kültür Müdürlüğü sitesinde ise anlaşılan Konyalı'nın kitabındaki bilgiler oradan alınıp, siteye monte edilmiş ama, artık bu eskimiş bilgiler ile Karaman'ın tanıtımı olur mu?
Karaman Belediyesi web sitesinde verilen bilgiler, eksik ve bazı yanlışlıklar olmakla beraber, Kültür Müdürlüğü sitesindeki bilgilere göre mükemmel bile sayılır.
Falana göre Karaman, filana göre Karaman, Yılmaz Öztüna'ya göre Karaman, Kamusu'l-Alem'e göre Karaman diye bir şehir ve tarihinin tanıtımı olur mu?
Kaldi ki, Karaman'da bir üniversite var, onun Edebiyat Fakültesi ve Tarih Bölümü var. Orada Karaman'a dair yazı yazan arkadaşlar var. Bunlar Üniversite'nin web sayfası için Karaman şehrini tanıtacak mükemmel bir tanıtım yazısı yazamıyor mu?
Bu konu nereden aklıma geldi? Geçen gün Karaman'a dair bir araştırma halinde iken, bir konu için mahalli bir araştırma yapmam iktiza etti. Baktım sadece Karaman Belediyesi ve Kültür Müdürlüğü sitesinde bazı bilgiler bulunuyor.
Orada en çok dikkatimi çeken, Yılmaz Öztuna'ya göre Karaman paragrafı. Yılmaz Öztüna yıllar önce, artık nereden buldu ise bir şeyler yazmış.
Orada Karamanoğulları hakkında diyor ki, bunlar Oğuz'un "KAÇAR" boyundan meşhur Nure Sofu için, Ahmed Saadeddin'in oğlu.
Birincisi Oğuzların 24 boyu içinde "KAÇAR" diye bir boy mu var? Karamanoğulları'nın 1256'da Ermenek tarafında görülen ve adı Afşar olan bir kumandanın varlığına istinaden, 24 Oğuz boyunun Afşar boyundan olduğu genel kabul görmüş bir konu ise de, Karamanoğulları aslında içinde pek çok Oğuz boyu ve bunların alt birimleri aşiret ve oymakları da barındıran bir konfederasyondur. Ancak Rahmetli Ramazan Boyacıoğlu'nun, Karamanoğulları'nın aslının geldiği Türkmenistan'da yaptığı tedkiklere ve oradaki Türkmenler ile Karaman çevresini karşılaştırmasından yola çıkarak, bunların yine 24 Oğuz boyundan "SALUR" boyundan olmaları daha mantıklı görünüyor.
İkincisi Karamanoğulları hakkında yazılmış en mübalağalı tarih olan Şikari'de bile Ahmed diye bir Karamanoğlu atası yoktur. Şikari'de Karamanoğulları'na dair geçen giriş bilgileri aşağıdaki gibidir:
"Kâlhânoğulları’ndan Şirvân Hân neslinden Oğuz tâifesi Oğuz beglerinden Sa’âdeddin derler bir beg var idi. Şirvân vilâyetinden gelüb çıkmış idi. Çok kabile idi. Râst on bin oba idi. Konar göçer idi. Yazın Sivas’da Kayseriyye yaylakları idi. Kış diyâr-ı ‘Acem’e giderler idi. Bunlara Oğuz tâifesi derler idi. Ekseriyâ Ermeni kâfir ile ceng ederler idi. Beglerine Sa’âdeddin, karındaşına ‘İmâdeddin derler bir bahâdır yigit idi. Oğlu var idi, Nûreddin derler idi. Türkmân tâifesini bunlar, anlar- bile konar göçer idi. Türkmân tâifesinin be¤ine Hayreddin derler idi. Bir yıl bahârın, eger Türkmân eger Oğuz yaylaka çıkdılar. Sa’adeddin vefât idüb Nûreddin beg eylediler."
Üçüncü konu, Larende ismi ne zaman Karaman oldu?
Bu konu umumiyetle Karaman yazılı edebiyatında, "Larende ismi cumhuriyet ile beraber Karaman olmuştur" diye geçiştiriliyor.
Halbuki ben bu konuyu bizzat Karaman Belediyesi tarafından finanse edilip yayınlanan ve halen Karaman İl Kültür Müdürü olan Burhan Yemiş tarafından idare edilen İmaret Dergisi'nin 1. sayısında belgeleri ile beraber yazmış idim. Larende isminin resmen Karaman'a tebdil edilmesi Osmanlı Devleti'nde yayınlanan 1864 tarihli Vilayetler Nizamnamesi'ne dayanır.
Dördüncü konu, Karaman'ın amblemi.
Uzun zamandır ve bugün Karaman resmi kurumları tarafından kullanılan
bir kuş resmi vardır. Bu kuş resmi güyâ 24 Oğuz boyunun ongun denilen, kutsal kuşlarına istinaden çizdirilmiştir. Oğuz boylarının kutsal kuşları yırtıcı, yani kartal,
şahin, doğan ve benzeri kuşlardır.
Bu kuş resmi Karamanoğulları'nın kutsal kuşu olarak resmedildiğine göre, Karamanoğulları'nın da Avşar da olsa, Salur da olsa kuşu Kartal türü (ve büyük ihtimal «Karakuş») olduğuna göre, Karaman'ı simgeleyen ve elan amblem olarak kullanılan kuş ne kartaldır ne de diğer doğan veya şahin türü yırtıcı kuştur.
Bu Karaman için kullanılan turna benzeri kuşun kullanılması doğru değildir. Ben bu konuyu yine belge ve bilgileri ile yukarıda adı geçen "İmaret"
dergisinde yazmış idim.
Diğer konular ise,
Kaldı ki, Karaman'ın ne son zamanlarına ne de Cumhuriyet devrindeki gelişmelerine dair de zerre bilgi yok.
Karaman'ı hem bir tarih ve kültür çevresi olarak tanıtmaya çalışıp, tarihini ve tanıtımını böyle basitçe geçiştirmek olmuyor.
Hiç mi okuma yazma bilip, eli kalem tutan insan yok orada?